Çok sayıda uluslararası araştırma çalışması, mikroplastiklerin balık gibi insan tüketimine yönelik ürünlerin yanı sıra dünyadaki hemen hemen her ekosisteme girdiğini ifade ediyor. Mikroplastikler, öncelikle plastik atıkların okyanuslara ve nehirlerde dağılır, dalgalara, UV ışınlarına, tuza, rüzgâra ve diğer dış etkenlere sebebiyle parçalanarak oluşur. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi tarafından 5 milimetreden daha kısa herhangi bir plastik parça olarak tanımlanır. Mikroplastikler o kadar fazla hale geldiler ki soluduğumuz havaya bile nüfuz edebilirler. Mikroplastik tüketimi ile insanlarda olumsuz sağlık etkileri arasında henüz doğrudan bir bağlantı kurulmamış olmasına rağmen, mikroplastiklerin deniz organizmaları üzerindeki zararlı etkileri yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaya başladı. '10 İLA 200 PARÇACIK ARASINDA...' Şalom'un aktardığına göre, Hayfa Üniversitesi'nde Çevre Bilimleri alanında doktora yapan Dr. Noam Van der Hal, mikroplastik parçacıklar için farklı inek sütü türlerini inceledi. Van der Hal, üç ayrı paket tipinde satılan üç farklı marka sütten on altı numune aldı. Van der Hal beklediği gibi her üç süt markasında numune başına 10 ila 200 parçacık arasında değişen mikroplastik buldu. Van der Hal buna ek olarak bir mandıra çiftliğini ziyaret etti ve sütün depolandığı büyük tanklardan birinden alıcılara dağıtılmadan önce üç numune aldı. SORUN PAKETLEMEDE Van der Hal, ‘‘Bu örneklerde daha az mikroplastik parçacığı buldum. Bu, paketlenmiş sütteki her 10 plastik parçacığı için tanktan alınan numune başına yalnızca bir parçacık bulduğum anlamına geliyor’’ dedi. Kısacası, çiftlikten gelen süt, gerçek paketlenmiş ve satılmaya hazır üründen daha az mikroplastik içeriyor. Van der Hal, bu bulgulara dayanarak şişeleme işleminin süt numunelerine göre mikroplastiğin ana kaynağı olduğunu tahmin ediyor.