Umut Taştan

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘milli çıkarlar’ uğruna sakladığını itiraf ettiği gerçek verileri paylaşmamak adına 7 ay direnmişti. Koca, 25 Kasım’da gerçekleştirilen Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı ardından dikkat çeken bir açıklama yapmış ve “Açık test politikasına geçtik, semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vereceğiz" demişti.

Türk Tabipleri Birliği ve diğer sağlık örgütlerinin, sağlık emekçilerinin aylardır açıklamasını istediği gerçek koronavirüs verileri, aylar sonra açıklanmasıyla Türkiye’deki Covid-19 tablosu gözler önüne serilmiş oldu.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan ve yurttaşların, sağlık örgütlerinin gerçekliğinden hala şüphe duyduğu verileri, sağlık emekçilerinin 'Covid-19 meslek hastalığı sayılsın' talebini ve hastanelerin doluluk durumunu Toplumsal’a değerlendirdi.

GERÇEKLER, İKTİDARIN ÇIKARLARINA TERS DÜŞTÜ
TTB’nin 11 Mart’tan bugüne gerçek verilerin açıklanması, yurttaşların doğru bilgilendirmesi gerektiğini vurguladığını belirten Fincancı, bu nedenle çeşitli suçlamalara maruz kaldıklarını dile getirdi.

Saray ortağı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TTB’yi hedef alan açıklamalarına ve ‘TTB kapatılsın’ çağrısına değinen Fincancı “Durum aslında çok ortada, en başından beri bir direnç var verilerin şeffaf paylaşılmasıyla ilgili. 11 Mart’tan bu güne böyle bir dirençle karşı karşıya kaldık. Bu direnç sırasında çeşitli suçlamalar yöneltildi, iktidarın ortağı küçük parti ‘TTB kapatılsın’ dedi. Aslında gerçeği ortaya koymanın, onların çıkarlarına uygun olmadığı ortaya çıktı. Sonrasında da biz ‘vaka sayıları açıklansın, bunlar gerçek vaka sayıları değil’ diye özellikle bir takım analizler üzerinden 7’nci ay raporumuzda da tanımlayınca ‘ulusal çıkar’ dedi Sağlık Bakanı ve bunun bir ulusal çıkar olmadığı muhakkak” ifadelerini kullandı.

'ULUSAL DEĞİL, KİŞİSEL ÇIKAR'
‘Milli çıkarlar’
söylemi arkasına sığınan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 7 aydır sakladığı gerçeklerin ulusal değil, iktidarın kişisel çıkarları olduğunu belirten Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “ulusal çıkar insanların yaşaması olmalı, ekonominin korunması değil” dedi.

Bir kez daha verilerin şeffaf paylaşılması gerektiğini vurgulayan Fincancı “Dolayısıyla bunu ulusal çıkar değil, kişisel çıkar olarak tanımlamak daha doğru olur hükümet kanadı adına. Ulusal çıkarımız tanımlanacaksa insanları yaşatacak önlemlerin alınması olmalıydı. O nedenle de verilerin şeffaflıkla paylaşılması gerekirdi ki nasıl bir çalışma yürütülmesi gerektiği, ne tür önlemler alınması gerektiğini de ortaya koyabilsinler bu veriler üzerinden yapılabilecek değerlendirmelerle. Biz bu olanaktan yoksun kaldık” ifadelerine yer verdi.

Sağlık Bakanlığı’na yönelttikleri sorulara da yanıt alamadıklarını dile getiren TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, açıklamalarına şöyle devam etti:

TTB VE BAKANLIK VERİLERİ ARASINDA YARI YARIYA FARK!
Şimdi de açıklanan verilerin bizim bir takım sahadan derlenmiş verilerle karşılaştırıldığında hala çok düşük olduğunu söylemek mümkün, neredeyse yarı yarıya bizim rakamlarımızla Sağlık Bakanlığı’nın verdiği 28 – 30 bin bandındaki rakamların. Hasta sayıları üzerinden bir değerlendirme yapmıştık. Hasta demek, belirti gösteren demekse, belirti de temel olarak zatürre ise o rakamlar yüzde 3, yüzde 4’e mi tekabül ediyor diye sormuştuk. Buna da bir yanıt alamadık.

Bunların gizlenmesi tabi ekonominin zora sokulacağı kaygısı ama aslında ekonomistlerin yaptığı çalışmalar gösteriyor ki bu hastalık nedeniyle olan ölümler ve iş gücü kayıpları nedeniyle çok daha büyük bir ekonomik kayıp söz konusu oluyor bir kapanmada, kısa süreli bir kapanmada, sosyal destekle gerçekleştirilecek bir kapanmada ortaya çıkacak ekonomik kayıplar. Oysa aylardır insanlar ciddi bir kayıpla yüz yüzeler. Esnaf öyle, çalışanlar öyle, güvencesiz çalışanlar, gündelik işte çalışanlar pek çoğu işsiz kaldılar. Bu aylardır sürüyor, dokuzuncu ayına giriyoruz Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı’nın belirttiği tarih doğruysa. Bu yükü artık insanların kaldıramayacağını görmek gerekiyor.

'KAMU HASTANELERİ YETERSİZ DURUMDA'
Kamu hastanelerinin yetersizliğine ve doluluğunu değinen Fincancı, Sağlık kuruluşları alarm veriyor, doluluk oranları hepimizin malumu; acillerde derme çatma yoğun bakım üniteleri oluşturulmaya çalışılıyor dedi.

Özel hastanelerin kamuya açılması gerektiğini belirten Şebnem Korur Fincancı “Hem personel yetersiz, hem donanım yetersiz, hem de deneyim yetersiz. Bunlar yoğun bakım ünitesi olamaz elbette ama o kadar ciddi bir yük var ki bunu yapmak zorunda kalıyorlar. Kamu hastaneleri ne yazık ki artık yetemez durumda olduğu ve özel hastanelerde de ücret alındığı için insanlar yatak bulamıyorlar, tedavisiz kalıyorlar. Bu nedenle biz aslında İspanya’da da özel hastaneler kamulaştırıldı, benzer bir yöntemle onların en azından salgın döneminde kamusal sağlık hizmetine sunumunun zorlanması gerekiyor” dedi.

'BAĞIŞIKLAMA SADECE KİŞİYİ DEĞİL, TOPLUMU KORUR'
Geçtiğimiz günlerde HDP’nin Meclis’te vermiş olduğu ‘Koronavirüs aşısı herkese ücretsiz olsun’ önergesi Saray ittifakı AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti. Bağışıklamanın kamusal bir hizmet olduğunu dile getiren Fincancı, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

Herhangi bir ücret alınması kabul edilemez. Bunun herkes tarafından olağan kabul edilmesi gerekir. Aşıya para ödeyerek satın almak söz konusu olmamalıdır. Çünkü bağışıklama sadece kişiyi değil, toplumu korur. Dolayısıyla toplumun istikbali, esenliği için bağışıklamanın herkese ücretsiz sağlanması gerekir.

Koronavirüs salgının başladığı ilk günlerden bu zamana sağlık emekçilerinin yaşamları pahasına vermiş oldukları savaş gözler önünde iken Sağlık Bakanlığı’nın onlara yönelik kararları ise mücadelelerini destekler değil, yıpratır nitelikte oldu. Covid-19 testi pozitif sağlık emekçileri kimi zaman çalışmaya zorlandı, kimi zaman ise yayınlanan genelgelerle izin, istifa, emeklilik ve tayin hakları ellerinden alındı.

COVİD-19 MESLEK HASTALIĞI SAYILSIN
Türk Tabipler Birliği, bugün yaptığı açıklama ile son bir hafta içerisinde Covid-19 nedeniyle 20 sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Çalışma koşullarının zorlaştığı, iş yükünün ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısının arttığı pandemi döneminde ‘tükeniyoruz’ diyen sağlık çalışanlarının en öncelikli taleplerinden biri de Covid-19’un meslek hastalığı sayılması oldu.

Konuya ilişkin ‘yasal düzenlemeyi ne kadar direnseler de mümkün kılacağız' diyen Şebnem Korur Fincancı, “Özellikle sağlık çalışanı vekillerimiz destek oldular. CHP’si olsun, HDP’si olsun, İYİ Parti’si olsun, bağımsız vekiller meslek hastalığı olması gerektiği yönünde çıktılar konuştular. Bir takım eylemliliklerde planlamıştık. Stickerlar hazırladık dosyaların üzerine yapıştırmaları için, tulumlar hazırladık. Görünür kılmaya çalışıyoruz. 65 Tabip Odası’nın 65’inin de katıldığı bir basın ilanı verdik meslek hastalığı olması yönünde. Tabii zorlu bir süreç, o kadar kolay kazanıma dönüşmeyebilir ama sonuçta biz ısrarcıyız. Umuyoruz ki önümüzdeki günlerde bir yasal düzenlemeyi mümkün kılacağız ne kadar direnselerde” ifadelerini kullandı.