Sevgili okuyucularım, kardeşlerim... Hepinizin bildiği bir hikaye ile sözlerime başlayacağım. Allah adamı topraktan şekillendirdi, burnuna nefes üfledi ve insan yaşayan bir canlı oldu. Onu kendi suretinde ve anlayışında yarattı. Allah insanı Aden bahcesine yerleştirdi, orayı işlemesi ve koruması için...

İşte bugün eğer sorunlar yaşıyorsak, hep bakmak ve korumakla yükümlü olduğumuz insanı ve doğayı göz ardı ettigimizden. Sıhhatli bir iletişimde önce sevgi ortamı güven ve eşitlik ortamı olması gerekiyor. Bu sorumluluk tamamen insana verilmiş bir görevdir.

Bugün kuraklık dünyada değil, insanın yüreğinde başlamıştır. Ve bunun yansımasıdır dünyadaki kuraklık ve göçler... İnsanın istirahat edeceği, huzur bulacağı ve rahat edeceği yer ülkeler-mekanlar değildir. Bu huzur başka bir insanın yüreğindedir. Onun için kanunların bize verdiği hakları değil, insanın yüreğindeki yer ve yüreğinizdeki haklar isteniyor.

İnsan insanın yüreğinde hak bulursa ona ait olan her şey insanındır, insanlığındır. Yani bizimdir, benimdir. Ama yürekte değilsek herşey boştur ve hiçbir şey bize ait değildir, artık dışlanılmışızdır.

Peki bugün insanlıkta barış, sevgi ve güzellikler neden yok? Bu iki tür insandan kaynaklanıyor; biri din adamları, diğeri de politikacılar. Çünkü din adamları vaaz ettiklerini yaşamıyorlar, politikacılarsa vaad ettiklerini yerine getirmiyorlar. 

Bu yüzden mesele şu kısasta... Adamın birini cennete götürmüşler, bakmış her yer çok güzel ve melekler hizmet ediyor... Orada adem oğlu sormuş meleğe:

- Burada ne satıyorsunuz? 

- Sevgi satıyoruz, adalet satıyoruz. Barış ve merhamet satıyoruz...

Adem oğlu heycanlanmış, "bunlardan dünyada azaldı ben bunlardan tonlarca almak istiyorum" demiş ve eklemiş "yanımda götürebilir miyim?"

Melek "tabii" demiş ve isteneni hazırlamaya başlamış. Adem oğlu heyecandan "bu kadar şey istedim, bunları dünyaya nasıl götüreceğim" diye düşünmeye başlamış. Kaygılanırken melek küçük bir torba ile gelmiş tezgaha koymuş ve "buyur siparişlerin" demiş. Adem oğlu şaşırmış tabii, bir torbaya bird e meleğe bakmış. "İyi de ben tonla sipariş verdim, sense benim önüme küçücük bir torba koydun" diye hayıflanmış. Melek gülerek "biz senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz, onları alır da yüreğine ekersen işte orada tonlarca olur..."

***

Politikacılar meclislerde meydanlar da onlarca güzel şeyler söylüyorlar. Keza din adamları da... Bilelim ki hala dünya güzelleşmemişse görevini yapan, dünyayı güzelleştiren, verimli olan yüreklere daha çok ihtiyaç var. Sağlam zihinli insanlara ihtiyaç var. Lakin tek başına o da yetmez, sevgi dolu yürek de beraberinde olmalı. Bunları paylaştım, çünkü evren bize net mesajlar veriyor. İyi olun, el ele olun, yürekli ve sevgili olun.

Sevgi tohumlarınız dünyayı yeşertsin, sağlıkla kalın.