Toplumsal Kulis
Bahçeli ile Erdoğan arasındaki çatışma artık iyice su üstüne çıkarken, Terörsüz Türkiye hareketi üzerinden, yeni bir OHAL sistemi hazırlanıyor.
Önce, APO’nun İsrail karşıtı olduğunu gösteren notları sızdırıldı medyaya, sonrasında “Kürt gençler” hazırladı denilerek 102 kişilik bir infaz listesi yayımlandı. Bununla birlikte, FETÖ'ye yönelik operasyonlarda olduğu gibi listenin kırmızı, sarı ve mavi renklerle kategorize edildiği, yine ölüm listesini hiç kimsenin sahiplenmediğini görecektik.
Ve aslında anlaşılıyor ki, ölüm listesi günü geldiğinde yürürlüğe girebilir…
ERDOĞAN MASAYI YIKMAYA HAZIRLANIYOR
Terörsüz Türkiye, çözüm süreci ya da barış süreci gibi farklı adlar verilen ve Bahçeli’nin “PKK silah bıraksın, Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun” ile start verdiği sürecin aleyhinde hızlanan bir devlet mekanizmasını izliyoruz.
Geçmişte, bu tür barış süreçlerine destek veren gazetecilerin önü açılırken, bugün sitelerinin kapatıldığını gözlemliyoruz.
Sürece destek veren medya gruplarından, Amed Dicle, Amberin Zaman, Yeni Yaşam, Ertuğrul Kürkçü, Voice of America (VOA) Kürtçe internet sitesi, Serhat News, Amed Times, Deniz Tekin gibi sitelerle, yine Artı Gerçek, Fehim Işık gibi Youtube kanallarının da ya Türkiye erişimleri engellendi ya da kapatıldılar.
“Kendisini T.C’ye sattı. Onun yüzünden bağımsız Kürdistan kuramıyoruz. Türkiye parçalanmalı” diyen anti Apocu sitelerde ise bir patlama gözlemlendi. Bu tür sitelere inanılmaz para yağdığı, yeni yeni trollerin istihdam edildiği gözlemleniyor.
Süreci baltalayacak hamleler yapılırken, bu duruma ses çıkartacak süreci destekleyenler engellenirken, yeni yeni türeyen bot hesaplar parlatıldı.
Erdoğan, geçmişte yine terörsüz Türkiye diye yola çıkıp, çözüm süreciyle birlikte laisizm gibi AK Parti’yi besleyen unsurların kaybolduğunu ve 2015’te olduğu gibi, sandıkta tek başına iktidarını kaybettiğini biliyor. İşte bu durumdan hareketle süreci rahatlatacak “İnfaz düzenlemesi” yapılmadığı gibi 19 Mart operasyonları yapıldı. Ki buraya kadar ki politikalardan da anlaşılıyor ki, Türkiye ilerleyen günlerde daha da otoriterleşecek…
Bahçeli’den sonra, DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan da, sürecin başarısı için CHP’nin de masada olması gerektiğini belirterek, “Böyle olursa, İmamoğlu hapiste olmaz, Selahattin Demirtaş içeride tutulmaz, Şişli’ye kayyum atanmaz, Ahmet Türk görevinin başına döner ve demokratik bir zeminde konuşma şansına sahip oluruz” derken, sürecin bozulmasıyla ilgili çizdiği tablo da netti.
“SÜREÇ BOZULURSA SİZİ TAM BİR DİKTATÖRLÜK BEKLİYOR”
“Süreç bozulursa ne olur. Türkiye’nin daha da otoriterleşmesi yüzde 99. Almanya’nın daha fazla siyasi mülteci alma ihtimali yüzde 1 milyon. İnsanların göç yollarına düşmesi, denizlerde boğulması. O yüzden sürecin sorumluluğu sadece DEM’in değil tüm dinamiklerindir.”
Bakırhan diyor ki, süreç yıkılırsa sizi tam bir diktatörlük bekliyor.
Tüm bu kaos gösteriyor ki, Bahçeli ile Erdoğan anlaşıyor gibi görünse de kapalı kapılar ardında çatışıyorlar.
Başkanlık seçimlerinde yüzde 50+1 ihtiyacı ile MHP’ye göbekten bağlanan Erdoğan, şimdilerde, en çok oyu alanın iktidar olabileceği seçim sistemi üzerinde çalışarak, MHP’ye güle güle demeye hazırlanıyor.
OHAL’E DOĞRU…
Seçimlerde başarının anahtarının mutfaktaki tencereden geçtiğini bilen siyasi iktidar, önceki bakanlığında hakkında İngiliz uşağı diye dedikodu çıkarttığı Mehmet Şimşek ile yaşadığı ikinci bahardan da çözüm üretemedi. Efkan Ala’nın içişleri, Damat Beraat Albayrak’ın ekonomi bakanlığı gibi senaryolar masada tutulsa da, 2028’e kadar bunun da çözüm olmayacağı görülüyor. 19 Mart operasyonları da, anketlerde AK Parti’ye yaramamış görünüyor. Gelişmeler ışığında Erdoğan, baskıyı arttırarak, sonrasında da bir OHAL sistemini ve mutlak otoriterliğini tesis etmeye hazırlanıyor.