Birine dünyayı dar etmek,

Ya da zindan etmek,

Veyahut da yaşanmaz hale getirmek!

*

Bu gibi meydan okuyucu sözler; eylem yapılmadan önce, yapanı uyarmak amacıyla dillendirilen sözlerdir.

İçinde;

Uyarı,

Tehdit,

Güç gösterisi ve benzeri gibi yaptırım içerir, muhatabına ‘ayağını denk al’ uyarısında bulunur.

*

“Dünyayı dar etmek” deyiminin Türkçe Deyimler Sözlüğü’ndeki karşılığı:

“Bir kimseyi çok sıkıntılı bir duruma sokmak.” diye yazıyor.

*

Elbette, böyle bir sözü söyleyenin de muhatabının da güçlerini tartmak lâzım.

Hele de bu ve benzer sözler, bir siyasinin ağzından çıkıyorsa, biraz daha derinlemesine ölçüp biçmek lâzım.

Kaldı ki; sıradan bir insan, kendinden daha güçlü olana;

“Dünyayı size dar ederim” zor der.

Hem de çok zor!

*

Niye?

Bir kendine bakar,

Bir karşısındakine...

Aradaki güç farkını görür, o nedenle de sessizliğini korur, ya da meydan okuma şeklini başka ifadelere dönüştürür.

Ya da tamamen vaz geçer.

*

Niye?

Gücü yoksa ve karşısındaki hasmı da kendisini alaşağı edecekse, kafa tutmanın âlemi ne ki?

*

Şimdi bana:

“Yani, bu hep böyle midir? Güçsüz güçlüye hiçbir zaman meydan okuyamayacak mı?” diyebilirsiniz?

Ve ben de size hemen ve bir çırpıda:

“Evet okuyamaz!” deyiveririm.

Siz de bana:

“Nasıl yani?” dediğinizde...

Ben de size;

“O güçsüz tek başınaysa, güçlü onu dikkate bile almaz.” derim.

Gücü varsa durum çok değişir elbette.

*

Baksanıza bir zamanlar çaplarını bilmeden böyüklere meydan okuyanlar, şimdi o böyüklerin emri altında oluveriyorlar.

O zaman da:

“Bunca meydan okumalar da nenin nesiydi?” diye sormazlar mı insana!?

Sorarlar elbet.

Hem sorarlar hem de zaten onların da toplumda ne kadar karşılığı olur söyler misiniz?

*

Demem şu ki?

Bugün benim ülkemde ‘sapla saman’ birbirine o kadar çok karıştı ki ayırana aşk olsun.

*

Bugün iktidar; suyun içinde bir balık durumunda ve o bugün için karıncaları yiyebiliyor.

Ha, yarın, sular çekildiğinde (yani güç ellerinden gittiğinde -ki bu da hayatın bir gerçeği- tıpkı Kızılderililerin:

Sular yükseldiğinde balıklar karıncaları, sular çekildiğinde ise karıncalar balıkları yer.” atasözünde dendiği gibi olur mu, olur.

*

Görelim bakalım Mevlâ’m neyler!

Her neylerse, Mevlâ’m güzel eyler!