Bu akşam, yani gece ne zaman başlayacaksa artık, ondan sonra çocuklar yılda bir gelen babalarının yolunu gözlemeye başlayacak.

Batının efsanesi Noel Baba, uzunca bir süre önce bizim de geleneksel anlatılar içine girdi Dede Korkut gibi ve hatta onun namını da dama attı… Diyeceez; kendisi damdan geliyor. Bu, tombul yanakları beyaz kıllı, kırmızı burunlu sevimli ihtiyar kendi malı geyikli arabasıyla asırlardan beri damdan dama uçuyor, bacalardan içeri girdikten sonra çocuklar için getirdiği hediyeleri kimseye görünmeden evin içinde bi yerlere bırakıyor ve ise karaya bulaşmadan navigasyonu sıradaki eve ayarlıyor.

Sor bugün ilkokul çocuğuna;

Dede Korkut mu Noel Baba mı!

Alırsın babanın dedeye baskın çıktığı yanıtını…

Soruya Dede Korkut yerine başka isimler sıfatlar yerleştir, biraz da inanç ağırlıklı olsun; telaşı görürsün. Batının hayal ürünü bir kahramanı bile yeteneksiz beceriksiz sosyal yaşam mühendislerinin paçasını tutuşturmaya yetiyor. Eciş bücüş-n’üdüğü belirsiz zebani kılıklılar memleketin her bir tarafında Noel’e yeni yıl kutlamalarına karşı broşür dağıtıyor. İktidar bir yandan IŞİD’e karşı mücadele ettiğini söylüyor ancak, bu kelle koparmak için her daim hazır, ‘Allah kadını erkekler dövsün diye yarattı’ diyen güruh, ülkenin her tarafında Arap bedevilerinden farksız-kılıksız bir vaziyette cirit atıyor.

Noel Baba, batının gelenekselleşmiş masal kahramanıdır ve de doğu tarafından da benimsenmiştir.

Ne var bunda!..
Arap aleminin Alaaddin’i de sihirli lambasından cini batıda çıkarmıyor mu… Daha bugüne kadar bu sevimli masal kahramanı için Hristiyan aleminde ‘persona non grata’ ültimatomu verilmedi. Demek ki batı sinek vızıltılarıyla ilgilenmiyor. Ama bizim dünyaya dönersek, inanç eksenli görünen zındıklar her bir detayı şekillendirmek için kendilerini yetkili kılabiliyor. Polis, hakim, savcı, bakan da sadece bakıyor.

Nerden nereye…

Şimdi de durup dururken kıyamete hazırlanıyoruz…

Yaptıklarına, üstlendiği sorumluluklara bakarsan memleketin ikinci MİT’i ya da belki de alternatifi gibi de değerlendirilebilecek bi statüde olan eski subay Adnan Tanrıverdi; soyadı yanıltmasın, olağanüstü bi karşılama törenine hazırlık aşamasına giriyor.

Meraklısı bu adamın nerelerde imzası olduğuna baksın batı ürünü Google dedede… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın askeri başdanışmanıymış, ‘Mehdi’nin gelişine ortam hazırlamamız gerekir’ demiş.

Adamın eski asker olduğunu düşününce, nasıl bir ortam hazırlayacağı da valla merak konusu oldu. Çünkü bu adam kırmızı halı serse de; Mehdi bence gelmesiyle birlikte savaş açar!..
Ne de olsa Mehdi’nin gelişiyle kıyamet kopmayacak mı…

Şimdi;

Fol yok yumurta yok, nerden çıktı Mehdi!

Millet, yüzlerce kilometre çapında alanı etkileyecek bir İstanbul depreminin telaşıyla diken üstünde yaşarken, kıyamet tellallığı yapmanın alemi nedir dersin…

Şöyle bişe demiş T.C. ordusunda askerlik yapan adam:

“İslam Birliği olacak mı, olacak. Nasıl olacak Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor.”

ASSAM dediği; Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi oluyor, tam olarak ne demekse…

Saraya bi CHP’li çıktı… Kanal İstanbul… Bize gelen otomobil… Mehdi gelecek…

Gündem değiştirmek kolay. Baktın ki Mehdi gecikti; sen ona gidersin;

‘Hazırlıklar tamam, lütfen buyurun’ dersin…

Tabi bu arada Hz. İsa’yı da unutmayacaksın. Kıyametin yıkıcı etkilerinden onun ümmeti de olumsuz etkilenmeyecek. Bu da demek oluyor ki; karşılama hazırlıkları arasında şarap da bulunacak…

İsa ile Mehdi yan yana geleceklerine ve bunların hazırlıkları arasında zinhar şarap bulunacağına göre;

Zaten kıyametin kopmasına neden olanların söyleyebileceği bişe de olmayacağına göre ben anlatırım millete neler yaşattıklarını;

Mehdi bey, rica ediyorum bana gel!

İnsanları başka alemlere odaklayarak mutsuzluğu yaratmak için şartlanmış-yeminlilere inat;

Bu dünyada mutlu ve umutlu bir yeni yıl geçirmeni dilerim…