Medyaradar, Demirören Medya'nın dijital dönüşüm kararı aldığını ve tüm gazetelerin artık sadece online mecrada olacağını duyurmasına Hürriyet Gazetesi, Demirören Medya Grubu ve Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan çok sert dille cevap vererek yalanlamıştı.

Medyaradar yazarı Murat Tolga Şen de Demirören Medya Grubu'nun dijitale geçeceği iddiası sonra başlayan tartışmaya dahil oldu.

'DEMİRÖREN GAZETEYİ YARI FİYATINA SATAMAZ'
Murat Tolga Şen, Hürriyet Gazetesi'nin gerçek tirajının 28 bin civarında olduğunu belirterek, "Hürriyet, Posta ve Milliyet… Marka değerini hızla kaybeden, beş yıl öncesinden bakarsak o zamanki tirajının yarısına bile ulaşamayan, okurunun çoğunu ve en önemlisi güvenini kaybetmiş üç basılı yayın. Basılıyor olmaları basana külfet ama bu da okurun değil, onların suçu! İddia ediyorum; Demirören Grubu şu an bu gazeteyi aldığı fiyatın yarısına bile satamaz" yorumunda bulundu.

Medyaradar yazarı Murat Tolga Şen'in Hürriyet Gazetesi'ne cevap olarak "Havuz kuruyor, Hürriyet yolun sonuna mı geldi? Bir zamanlar milyon satan Hürriyet satıştan sonra nasıl güneşte bırakılmış dondurma gibi eridi? " başlığıyla şu yazıyı kaleme aldı:

Medyaradar bir kez daha salonun ortasına kirpiyi fırlattı! Sitede çıkan özel haberde, Hürriyet, Milliyet ve Posta gazetelerinin bundan sonra dijital olarak yayınlanacağı, yönetimin çalışanlara dolaplarını toplamaları çağrısı yaptığı yazıyordu.

Okuyunca, “vay be” dedim, havuz medyası deyip duruyorduk ya o havuz önce yosun tuttu, içine girilemez (okunamaz) bir hal aldı ve anlaşılan o ki şimdi de kuruyor!

Haber yayınlanır yayınlanmaz, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, haberin asılsız olduğuna dair bir tweet attı. Demirören Medya'nın dijital dönüşüm kararı aldığını, kurum bünyesindeki Hürriyet, Milliyet ve Posta'nın yayınlarına internet üzerinden devam edeceği iddialarını yalanlayarak, "Bunun tek harfi bile doğru değil... Hürriyet, son dönemde artan tirajıyla sektörün öncüsü durumunda..." ifadelerini kullandı.

Güya Medyaradar bundan rahatsız olduğu için böyle bir haber yapmış. Medyaradar niye Hürriyet’in tiraj artışından rahatsız olsun ki? Yoksa bizim patron gazete açmaya niyetlendi de haberim mi yok? Hoş, Medyaradar gazete olarak çıksa, dağıtım rakamlarını satış olarak açıklayıp tirajı yüksek göstermek gibi bir numara yapmayacağı için, her hâlükârda şimdiki Hürriyet’ten çok satar!

Ahmet Hakan, Hürriyet’in son dönemde artan tirajıyla sektörün öncüsü olduğunu savunuyor ama gazetenin, Ahmet Hakan yayın yönetmenliğine başladığı sırada 208 bin olan haftalık tirajı şimdilerde 177 bine düşmüş durumda! Hürriyet’in gerçek satış rakamları çok daha düşük. Söylenene göre gazetenin gerçek tirajı 28 bin civarında. Dağıtılan ile satılan arasındaki fark bu kadar büyük işte…

Bir zamanlar milyon satan Hürriyet satıştan sonra nasıl güneşte bırakılmış dondurma gibi eridi? Sayfalarca yazabilirim ama hafta içi bülten gazeteciliği, iktidar övücülüğü, muhalefet yericiliği yaparak, hafta sonu da eşle dostla (ya da parasını verenle) yapılan PR röportajları yayınlayarak nereye kadar?

İşin gerçeği, eğer serip üstünde zeytin-peynir yemeyecekseniz artık Hürriyet gibi bir gazeteyi almaya ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum. Ben epeydir almıyorum, clickbait bataklığı internet sitesine ise hiç uğramıyorum ve eksikliğini de hissetmiyorum. Titanic buzdağına çarptıktan tam 3 saat sonra battı. Bir şey yavaş batıyor diye yüzüyor sanmayın!

Hem, işi-gücü beni manipüle etmek isteyen bir yayını neden para verip evime sokayım ki?  Havuz medyasının onlarca kanalı bunu zaten bedavaya yapıyor. Gazete aldığımda tarafsız ve doğru haber arıyorum, var mı? Yok!

Gazete nedir, gazetecilik neden yapılır? Bu soruya dürüst bir cevap bulup ona uygun davranılmadığı sürece gazete basmak kağıt israfından başka bir şey değil.

Ahmet Hakan ne derse desin, ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Yıllarca aramızda konuştuğumuz şeydi; Star’ın, Güneş’in kapanacağı, oradaki gazetecilerin Akşam’a geçeceği, Akşam’daki pek çok ismin işinden olacağı. O gazetelerde çalışanlar bile bunun imkansız olduğunu düşünürken biz sadece zaman meselesi olduğunu biliyorduk ve öyle de oldu.

Hürriyet, Posta ve Milliyet… Marka değerini hızla kaybeden, beş yıl öncesinden bakarsak o zamanki tirajının yarısına bile ulaşamayan, okurunun çoğunu ve en önemlisi güvenini kaybetmiş üç basılı yayın. Basılıyor olmaları basana külfet ama bu da okurun değil, onların suçu! İddia ediyorum; Demirören Grubu şu an bu gazeteyi aldığı fiyatın yarısına bile satamaz.

Gazete basıldığı halde satılmıyorken ve bu yayınları yönetenler sürekli olarak çalışanları zora sokacak mali önlemler alırken... Bu işin sonu nereye gider sizce?