AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’a “Onur Yürüyüşü” sırasında polisin sert müdahalesi 15 gazetecilik örgütünün Ankara, İstanbul ve İzmir'de düzenledikleri eş zamanlı eylemlerle kınandı. Ankara’daki eylemde gazeteci örgütleri "Nefes alamıyoruz, gazetecilik boğulamaz" pankartı önünde yaptıkları ortak basın açıklamasında “Emniyet güçleri bu hareketleri ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir, nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın bu hakkıdır" dediler. Gazeteciler fotoğraf makinalarını yere bırakarak gazetecilere yönelik şiddeti protesto ettiler.

Medya Dayanışma Grubu'nda yer alan Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Samsun Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği, AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’a İstanbul’da polisin sert müdahalesini kınamak için Ankara, İstanbul ve İzmir valilikleri önünde eylem yaptı.

VALİLİK ÖNÜNDE EYLEME İZİN VERİLMEDİ
Ankara Valiliği önünde basın örgütlerinin eylem yapmasına polis izin vermedi. Gazeteciler açıklamalarını valiliğin hemen yanındaki 1979'da suikast sonucu öldürülen gazeteci Abdi İpekçi Parkı’ndaki anıt önünde gerçekleştirdi. Gazeteci örgütleri "Nefes alamıyoruz, gazetecilik boğulamaz" pankartı önünde ortak açıklama yaptı. Basın örgütleri adına ortak açıklamayı TGS Ankara Şube Başkanı Esra Koçak Mayda okudu. Gazeteci örgütlerinin ortak açıklaması şöyle: 

İŞTE GAZETECİLERİN ORTAK AÇIKLAMASI

"Anayasa ile güvence altına alınan protesto hakkı fiilen yasaklanmış durumda. Geçim sıkıntısı yaşayan, haksızca işten atılan, mahallesine, ormanına, denizine sahip çıkmak isteyen, kimliklerine saldırılmasına karşı çıkan insanlar polis ve jandarma şiddetine uğruyor, seslerini duyuramıyor. İşte hakkını aramak için sokağa çıkan bu yurttaşları haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir.

Ancak meslektaşlarımız toplum adına görevlerini yürütürken ağır şiddetle karşı karşıya kalıyor. İçişleri Bakanlığı'nın gösteriler sırasında polislerin görüntülerinin alınamayacağına yönelik yasadışı genelgesinin ardından, bu şiddet çok daha tehlikeli bir hâl almış durumda.

26 Haziran Cumartesi günü LGBTİ+ bireylerin ve onlara destek veren yurttaşların düzenlemek istediği onur yürüyüşüne müdahale eden güvenlik görevlileri, uygulanan şiddeti kayda almak isteyen AFP Fotomuhabiri Bülent Kılıç’ı yere yatırıp boyuna bastırarak nefessiz bırakmak istedi. Güçlükle 'Nefes alamıyorum' diyebilen Bülent Kılıç ölümden döndü.

Amerika’da bir polis tarafından aynı yöntemle öldürülen George Floyd’un görüntüleri tüm dünyada infial yaratmışken, ülkemizdeki güvenlik güçlerinin bunu örnek alırcasına şiddet uygulaması hepimizi derinden endişelendirmektedir.

Aynı gün başka meslektaşlarımızın da işlerini yapmaları engellendi. Darp edilen, taciz edilen, çektikleri görüntüleri silmek zorunda bırakılan meslektaşlarımız oldu.

Kolluk güçleri bu kanun tanımaz uygulamaları ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir. Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın haber alma hakkıdır.

Bu şiddet dalgasının amacı medya çalışanlarını bezdirmek ve görevini yapmaktan uzak tutmak ise, bu amaca ulaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha, gür bir sesle haykırıyoruz.

Gazetecilik suç değildir ve bizler gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilere şiddet uygulanmasını kanıksamayacağız, asla kabul etmeyeceğiz!

Bu insanlık dışı yöntemlerde ısrar etmeyi düşünen memurları da uyarıyoruz: Cezasızlık zırhına güvenmeyin! Size bu kanunsuz emri verenlerle birlikte mutlaka yargılanırsınız!

Gazeteciliği boğmanıza izin vermeyeceğiz!"

Gazeteciler eylemin ardından fotoğraf makinalarını yere bırakarak gazetecilere yönelik şiddeti protesto etti. 

NE OLMUŞTU?
Polis, Cumartesi günü İstanbul'da düzenlenmek istenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nde Fransız haber ajansı AFP'nin foto muhabiri Bülent Kılıç'ı boğazına basarak gözaltına alınmıştı. Kılıç, "Nefes alamıyorum" diye bağırmıştı. Yaşananların ardından toplumsal olaylarda polisin basın mensuplarına yönelik sergilediği sert müdahaleler de gündeme gelmişti.