Yazar Talat Atilla, CHP içinde hesaplaşmalar olduğuna dikkat çekerken Kuşoğlu ile yaptığı telefon görüşmesini köşe yazısına taşıdı.

Atilla'nın köşe yazısında öne çıkan kısımlar şu şekilde:

"Telefonun zaman zaman zor çektiği, Bülent Beyin konuşmalarının zor anlaşıldığı bir ortamda şu sohbeti yaptık:

+ Sayın Kuşoğlu, CHP'de yine neler oluyor? Gemiyi sakin bir limana yaklaştırmak mümkün olacak mı? Son günlerdeki gelişmeler, geminin alabora olma ihtimalini de bir obsiyon olarak önümüze koymuyor mu?

- Hiç bir şey olmaz. CHP, okyanusları aşan bir transatlantiktir. Her CHP'li gibi korumaya çalıştığımız Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık kurucu iradesi olan CHP'nin tüzel kişiliğidir.

+ Nasıl yani?

- CHP'nin tüzel kişiliğini sayın genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bey temsil etmektedir. Türkiye'de sol ve sağı masada birleştirerek tarihe geçmiş bir emeğin sahibidir. CHP'nin genel başkan yardımcısı olarak altını çizmeye çalıştığım ana omurga budur. Çok geçmiş zamanlarda CHP'nin en azından algı olarak içine düştüğü hizipçi görüntüye tekrar dönmemesi açısından önerilerimin olmasından daha doğal ne olabilir ki Talat Bey?

+ Öneri mi, eleştiri mi? Çünkü, Ekrem Bey ve Özgür Özel Beye yönelik eleştirileriniz gündem oldu.

"ÖZEL'İN DE İMAMOĞLU'NUN DA ABİSİYİM, HER İKİSİ DE ÇOK DEĞERLİDİR"

- Her ikisi de CHP'nin çok degerli isimleridir. Ayrıca eleştiri değil, öneridir. Kaldı ki demokratik bir partiyiz, elestiri de olabilir ama tam ismi öneridir. Ben Sayın Ekrem İmamoğlu'nun da, Sayın Özgür Özel'in de abisiyim. Kişisel en ufak bir problemim olmadığını kendileri de çok iyi bilirler.

+ Sayın Kuşoğlu, son günlerde size yönelik CHP'ye yakın olduğu varsayılan medyanın ağır sayılabilecek saldırıları var. Hatta Sayın İmamoğlu'nun danışmanı, sizin eleştirildiğiniz haberleri sosyal medyada onayladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

+ Şu aşamada bu tartısmalara girmek istemem. Muhattap olduğum kişi ve konumlar bellidir. Siyaset yapmak isteyen için de, genel başkan olmak isteyenler içinde CHP'de yollar kapalı değildir. Durumdan vazife çıkaranlar olabileceği gibi, vazifelendirilmiş olanların da olması mümkün. Kişiler geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Şimdiye kadar yaptığım konuşmalara dikkat ederseniz, CHP'nin tüzel kişiliği, CHP seçmenini rahatsız edecek, bilerek ya da bilmeyerek yapılan sözlere karşı bir nefsi müdafaa olarak konuştum hep.

"ASLINDA HEDEF BEN DEĞİLİM! YALIDA, KÖŞKTE OTURMUYORUM, EVİMİ SATTIM!"

+ Ama bu saldırılar sizi özne yapan hamleler değil miydi?

- Siyaset maalesef biraz da böyle. Hedef ben görünsem de, amaç başka. Saldırı kaynaklarının önemli bölümü yönlendirmeli. Eleştiriyi başımızın üstünde taşırız ama iftira unutulmaz haliyle. Ne kurumsal, ne şahsi olarak verilemiyecek bir hesabımız yok. Yalıda, köşkte, sarayda oturmuyorum. Mutevazi bir hayatım var. Evimi sattım, iyi arabamı satıp, daha ucuz bir araç almak zorunda kaldım. Şahsi olarak eski günlerimden daha az konforlu yaşıyorum. Bundan da şikayetçi değilim.

"CHP'YE GÖNÜL VERMİŞ HİÇBİR ÇİÇEĞİ KOPARMAYIZ!"
İftira atanları, özeleştirilerini yapmadıkları sürece bu değerlendirmemin dışında tutuyorum. Hukumu korumayı bilirim ama CHP'nin siyaset yapma enerjisi düşmesin diye şimdilik içime atmayı tercih ediyorum. Türkiye'de hiç kimseye zerre kadar husumetim olmadığını beni biraz yakından tanıyanlar da, geçmişte ve bugün söylediğim sözlerimi ısrarla bağlamından koparanlar da, CHP camiası da iyi bilirler. Herkesin içi rahat olsun. CHP, hiç bir evladını, kendisini eleştirse de, CHP'ye gönül vermiş hiç bir gülü koparmadan, tüm seçimlerden alnının akıyla birlik ve beraberlik içinde çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Yüzyıllık tarihimiz buna şahittir."