Partili Cumhurbaşkanı, 8 Mart 2020 günü “Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finans KonferansıİİEFC” toplantısında bir konuşma yaptı.

Bir İhvancı olarak, Covid-19 sürecinde dibe vurduğu ortaya çıkan Türk ekonomisinin “İslam ekonomisi” ile kurtulacağını ifade etti. 18 yıllık yönetimi ile ekonomi tekerinin neden duvara dayandığından söz etmedi.

Demek ki ekonomi ve hukukun dinlisi, dinsizi de olurmuş!

Ancak Kuran’da İslam ile sosyalizmi bağdaştıran bir dayanak bulamamıştı.

Oysa Suriyeli Prof. Mustafa Sıbai, 1970’lerde “İslam sosyalizmi” adlı bir kitap yayınlamıştı. İslam’da ekonominin Kuran’da belirtilen ekonomi olmadığını ve fakat Hadis ve Sünnet ile tanımlanan iktisat olduğunu belirtmişti.

Sıbai, aslında bu savla liderliğini yaptığı İhvan’ın Suriye’de seçin kazanması amacını gütmüştür. Populist bir retorikle fakirliği savunur. Sosyal adalet ile güvenlik sağlayacak sorunların çözümünü değil; seçim kazanma stratejisinin gerçekleşmesini amaçlar. Bu nedenle daha çok romantik bir sosyalizmi anlatmaya çalışır.

Özetle; İnsani, ahlaki ve çevreci karekteristlikle faizi ve sömürüyü ret eden yapılı bir islam iktisadını krizi çözecek anahtar olarak gösterir.

Faizi ret eder.

Ama AKP iktidarı, 18 yıldan beri Londra’daki bir avuç tefeci sermaye sahibine yüksek oranda faiz ödüyor. Türk ekonomisini açmaza götüren bu yüksek faize rağmen bile dış kredi bulamıyor!

Rahmetli Prof. Erbakan’ın rahle-i tedrisinden geçmiş biri olarak Recep T. Erdoğan; konuşmasıyla inançlı insanlarda faizi yasaklayacağı beklentisi yaratmıştır.

Çünkü “tek Tanrı” inançlı üç dinde de faiz yasaklanmıştır.

> Çıkış ve Tesniye bölümleriyle Tevrat, faizi yasaklıyor.

> Luka İncil’i, faizi yasaklıyor. Zaten Mesih; anasının kendisine hamile kaldığı merkez mabet yerleşkesindeki tefeci masaları devirerek işe başlamıştır.

>  Bütün müminler, Kuran’ın faizi yasakladığını bilir.

Konu olan faiz, alacak karşılığı kadını ve kızı esir alan tefeci faizdir.

Günümüz ticari yaşamında hukuken meşru olan faizkar şekli değildir.

Örneğin faiz, Gazzali’den Razi’ye kadar tartışılmıştır. Kuran, “faiz” sözcüğü yerine “riba” sözcüğünü kullanır.

Riba, artma, çoğalma anlamındadır, fazlalaşmadır. Ticari olaylarda, alım satımlarda peşin veya veresiye (vade) durumlarındaki fark olarak görülür. BU da sadece 6 çeşit mal (altın, gümüş, hurma, buğday, arpa ve tuz) için öngörülmüştür.

Yahudi Kral Peygamber Davut veya İslam alimi İbn Hazm; bir ton pirincin veresiye karşılığının iki ton olmasını ret eder; riba olarak kabul etmez. Buna göre günümüzdeki enflasyon farkı veya kar oranını aşan faiz, riba kabul etmemek gerekir.

İslam literatündeki “Cahiliye” döneminde riba, vadesinde ödenmeyen ana alacağa (yani borca) eklenerek yeniden riba konusu olur. Bu yüzden ana alacak, katlanır. Kuran, bu katlanma şeklini ret eder; mağduriyeti önler. Bunu zina veya cinayete denk sayarak yasaklar.

Kuran’ın peygamberi, nübüvvet öncesinde zaten bir tüccardır. Ticari sorunları çözümünün ekonomiyi canlandıracağını bilir. Ticaretin mülkiyet haklarını yok etmesini istemez. Bunun güvencesi olarak devleti görür. Devletin mülkiyet güvencesini sağlaması halinde bunalımların kaçınılmaz olacağını; ekonomik kriz temelinin katlamatefeci faiz olduğunu saptar.

Çünkü ekonomik krizler halkın ezilmesine; birilerinin de haksız zengin olmasına yol açar. Musevi ve İsevi toplumlarda da bunun örnekleri görülmüştür.

Partili Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan konferansta aslında şunları söyler: “Dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı içtihatta bulunan kişiler ortaya çıkıyor. Anlamak mümkün değil. Bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar. Ya İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar acizdirler. Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız.”

“Ben bu ülkede cahil, okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum; okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen birinin rektör yardımcısı olduğu Sabahattin Zaim Ünüversitesi konferans salonundaki konuşmada da eski söylemleri unutmuşluktan geldi.

Limanları satmayan diyenlere; “Yahudi, Batı veya Körfez sermayesi olsun, öper başıma koyarım” demişti.

Telefon kurumu stratejiktir satılmamalı diyenlere; “bunlar istemezük zihniyete sahip iktisat düşmanlarıdır” demişti.

Medyanın yabancı eline geçmesi ülkeye zarar verir diyenlere; “sizler matbayı geciktiren zihniyetle aynı saftansınız” demişti.

Bankaların yabancılara verilmesi ekonomimize hayır getirmeyecektir diyenlere; “cahillerdir bunlar, iş bilmiyorlar, bu kafayla da bilemezler” demişti.

Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını satıp savurdunuz, hiç olmazsa madenleri satmayın diyenlere; “artık sizin o devirler kapandı, hala paranın dini olduğunu sanıyorsunuz” demişti.

Devamlı “bunlar bağnaz, yahu paranın dini olmaz. Paranın dini olduğunu söyleyen zihniyetle aydınlık geleceğe yürünmez; Batılı yatırımcıya Yahudi diyen anlayıştan hayır gelmez” dediğini unutmuş olmalı.

Çünkü Sabahattin Zaim Ünüversitesi’nde; “ekonomik krizden çıkışın anahtarı İslam İktisatı’dır” dedi.

Bir izleyeni olarak kafam karıştı!

Paranın dini, milleti var mı, yok mu?

***

MUSTAFA NECATİ VE KURTULUŞ

Yunan Ordusu’nun İzmir’e çıkmasından iki gün önce, İzmir (Atatürk) Lisesi öğretmeni Mustafa Necati, olası işgale karşı okulda bir toplantı düzenler.

13 Mayıs 1919’daki toplantıya çok sayıda yurtsever katılır. Kuvayı Milli direnişi ve Anadolu’nun kurtuluşu sürecinde aktif görev alan bu serdengeçtiler şunlardır: Miralay Kazım (Özalp), Eczacı Süleyman Ferit, Miralay Fethi, gazeteci Hasan Tahsin, Moralızade Halit, Vasıf (Çınar), Ragıp Nurettin (Ege), (Gavur) Mümin vb’dir.

Toplantıda miting yapılması kararı alınır. Mitinge çağrı için bildiri hazırlanır. El ilanı şeklinde düzenlenen bildiri; Konak ve Kordon’dan başlanarak Mustafa Necati ile öğrenciler tarafından İzmir’in her yerine dağıtılır.

Bildirinin tam metni şöyledir:

“Ey bedbaht Türk milleti,

Hakkın gasp ediliyor.

Namusuna saldırılıyor.

Güzel memleketin Yunan’a verildi.

Şimdi sana soruyoruz:

Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın?

Artık kendini göster.

Tekmil kardeşlerin Maşatlık’tadır.

Oraya yüzbinler toplan, ezici çoğunluğunu bütün dünyaya göster.

İlan ve ispat et.

Burada zengin, fakir, alim, cahil yok. Burada Yunan hakimiyetini istemeyen ezici Türk çoğunluğu var.

Bu sana düşen en büyük vazifedir.

Vazifeden geri kalma.

Acı duymak fayda etmez.

Maşatlık’a koş.”

Ertesi 14 Mayıs 1919 günü Maşatlık (şimdiki Bahribaba parkı) mahşer yerine döner. Kürsüye çıkan birçok hatip, coşkulu konuşmalar yapar.

Son konuşmayı Mustafa Necati yapar, şunları haykırır:

“İşgal başlıyor!

İzmir Yunan’a veriliyor!

Bu akşam, güzel İzmir’deki son akşamımızdır.

Ayaktayız.

Vakar ve sükunetinizi muhafaza ediniz.

Vatan ordusuna ilhaka hazırlanınız.

Teslim olmayacağız.”

15 Mayıs’ta İzmir’e ayak basan Yunan askerine ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin sıkarken; Mustafa Necati de Kuvayı Milli Komutanı olarak Soma’ya koşar. Soma, Akhisar, Bergama direniş cephesini oluşturarak vuruşur.

Sonra, Balıkesir’e koştu. İzmir’e Doğru Gazetesi’ni çıkardı, gizli şekilde İzmir’e ulaştırdı.

Kurtuluş Savaşı sonrasının Gazi Mustafa Kemal’in Milli Eğitim Bakanı oldu:

Harf Devrimi’ni gerçekleştirdi.

Tevhidi Tedrisatı gerçekleştirerek yabancı okulları denetim altına aldı.

Köy enstitülerinin temelini attı.

Genç yaşta yaşama veda etti.

Başbakan Bülent Ecevit, Mustafa Necati’nin Ankara’daki tapulu evini; Mustafa Necati Kültür Evi” olarak düzenledi, hizmete soktu.

AKP Hükümeti, bu kültür evinin adını, Nuri Pakdil Kültür Evi olarak değiştirdi.

Adeta Mustafa Necati ile Cumhuriyet’e hakaret etti.

Devrimlerin düşmanı, “ne mutlu Türküm” diyemeyen, "yaşasın şeriat" diyen birini, olmayan kültürün adamı olarak gösteriyor!

Bu kişi; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile aynı Çukurambar semtinde oturuyordu. Bir albay, sürekli olarak Pakdil’in evine girip çıkıyordu. Gizli bilgi ve belgelerin götürüldüğü şüphesiyle takibe alınmıştı. O nedenle iki subay tarafından izleniyordu. Bülent Arınç, kendisine suikast düzenleneceğini duyurdu. Bunun üzerine sivil giyimli iki albay yakalandı. Kozmik Oda’ya girilmesi senaryosu düzenlendi.

Kozmik Oda’ya girilerek 125 milyon Word sayfası ele geçirildi. Bu kumpas senaryosunu düzenleyen gizli el; bundan sonra 850 Türk ajanının yok edilesi yolunu açtı.

Birçok şehit gibi, Mustafa Necati’nin de kemikleri sızlatıldı! 18.6.2020.