Toplumsal Özel

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün akşam kabine toplantısının ardından ‘yeni normalleşme süreci’yle ilgili açıklamalarda bulundu.

Pandemi süreci başladığından beri iş yapamayan, aç kalan, borcunu ödeyemeyen, enstrümanını satan, intihara sürüklenen sahne emekçileri, tiyatrocular ve müzisyenlerle ilgili yine herhangi bir gelişme olmadı.

Sinemalar kapalı alan olmasına rağmen yüzde 50 kapasiteyle hizmet vermeye başlarken tiyatro ve konser yasağında devam kararı alındı. 

Toplumsal Haber’e konuşan sahne emekçileri ve müzisyenler “Bu kadar kıymetsiz, değersiz, nefret edilesi bir topluluk muyuz? Yazıklar olsun!” diyerek duruma isyan etti. 

SAHAYA ÇIKMAK İSTİYORUZ
Yönetmen Rıfat Avcı, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan 'kademeli normalleşme' sürecine şu ifadelerle tepki gösterdi:

Pandemi sürecinde bizim işlerin olmayacağını biliyorduk. Ancak bu süreçte kurumlardan destek bekliyoruz. Bu bekleme sürecinde emekçilerin bir şekilde hayatına devam etmesi gerekiyor. Dilencilik olarak algılanmasın ama desteğe ihtiyacımız var. 1100 lirayla olmuyor. Hayat devam ediyor. Öncelikle aşılanmanın olması gerekiyor. Çünkü insanlar bu hastalıktan çok korktu. Aşıdan sonra bu işte sahaya çıkmak istiyoruz. Sonbaharda mesela her üç koltuğa bir seyirci şeklinde olabilir. Ancak bu da seyirci kapasitesini düşürecek. Burada yetkililer devreye girmeli. Mesela vergilerde indirim yapılmalı, salon bulmamıza yardımcı olunmalı. Tüm il ve ilçelerdeki Kültür Müdürlükleri oradaki sanatçıları tanır. Artık havalar ısındı. İnsanlar da açık havada canlı performans izlemek istiyor. Sadece Kültür Müdürlükleri değil belediyeler de devreye girmeli. Kentin açık hava yerlerine bizi yönlendirebilirler. İnsanlar orada tiyatro izleyip müzik dinleyebilir.  Yetkililer sahne emekçilerinin hayatlarını sürdürebilmesi için bir formül bulmalı. 

Kurtalan Ekspres'in üyelerinden Cem Yalçınkaya da "Açıklanan haberler yine müzisyenleri teğet geçti. Hala yokmuşuz gibi davranılıyor. Alışkanlık olmuş onlara bizi yok saymak. Yıllardır her felakette ilk kapanan, her şey yoluna girdiğinde en son normale dönen sektör olarak bunu normalleştirmemek içindir ayakta durma çabamız ve inadımız" dedi.

Ufuk Beydemir, sanat emekçilerine 'değersiz' bakıldığını "Neden bu ülkenin müzisyeni, üreticisi, sanatçısı nasır tutmak zorunda? Hep çok güçlü kalmak zorunda? Her türlü zorluğa insan üstü performans sergileyerek göğüs germek zorunda? Bu kadar kıymetsiz, değersiz, nefret edilesi bir topluluk muyuz? Yazıklar olsun!" ifadeleriyle anlattı.

'MÜZİSYENLER YOKMUŞ GİBİ DAVRANILAMAZ'
Gitar virtüözü Türker Otcu da müzisyenlerin yaşadığı ekonomik sorunlar sonrası enstürmanlarını satmak zorunda kaldığına dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:

Sayın Cumhurbaşkanımız iki yıl önce Nilgün Belgün ile seslendirdiğim ‘Sanat Varsa Hayat Var’ adlı şarkıyı çok beğenip Dünya Tiyatro Günü’nde tüm sanatçılara armağan etmişti. Hem eserimiz hem de Cumhurbaşkanımızın bu sanatsal jesti ile gurur duymuştum. Aynı hassasiyet ve duyarlılığa bugün özellikle müzisyenlerin ve sahne sanatçılarının çok ihtiyacı var. Müzisyenler enstrümanlarını satıyorlar, bir daha nasıl alabileceklerini bile bilmiyorlar. Hayatını böyle idame ettirmek zorunda olan çok büyük bir kitle var. Bu insanlar yadsınamaz. Yokmuş gibi davranılamaz. Bir buçuk yıldır ne yapacaklarını bilmiyorlar artık. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın da bir müzisyen. Sesimizi duymalarını ve ivedilikle müzisyenleri ve diğer sahne sanatçılarının hayatlarını idame ettirebilecekleri şekilde çalışabilecekleri uygulamaları düzenlemeleri acilen başlatmalarını rica ve temenni ediyorum. 

'MÜCADELE ETMENİN VAKTİ GELDİ'
"
Verilmeyen temel sosyal haklarımızı da söke söke almak için mücadele etmenin vakti geldiğini de belirtmek isterim" diyen Müzisyen Hakan Çağlar, şu şekilde konuştu:

30 yıllık müzisyenim. Müzik, sanat ve eğlence sektörünün 1,5 yıldır hiçbir yardımda bulunmaksızın yasaklı, kapalı olması ve diğer her sektörün serbest olmasının izahı nedir? Bu coğrafyanın müzisyenleri, müzik emekçileri, sahne sanatçıları çok değerlidir. Hiçbir çözüm üretilmeden yok sayılmamızın gerçekçi bir yanı yok. Tamamen ideolojik bir tavrın kurbanları gibiyiz. Cep harçlığımızdan yoksun bırakıldık. Sevdiklerimizin bakmaya, hayatın içinde olmaya utandır olduk. Temel ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Bir engelli gibi çevremizden medet umar hale getirildik. Gereksiz bir utanç içinde yoksun bırakıldık. Bizim mesleğimiz bu! Kendimizi ifade edebildiğimiz ve ekmeğimizi kazanabildiğimiz tek alan. Lunaparklarda, lokantalarda, kafelerde sırt sırta yenip içilip eğlenilirken yaz aylarında açık ve yarı kapalı mekanlarda sosyal mesafeli etkinliklerimizi neden yapamayalım? Buna bir cevap istiyorum. Neden işe yaramaz, atıl bir engelliymişiz gibi para dağıtılıyor? Onurumuzu zedeleyecek saçma evraklar talep ediliyor? Devlet yetkilileri başta olmak üzere bu süreçte MESAM gibi kurumlar da bize gerekli desteği sağlayamadılar.

30 senelik sanatçıya 500 TL 2-3 ayda bir harçlık veriyorlar. Trajikomik olup bitenler. Ben artık haklarımızı istemek için sokakta eylemde olmamız gerektiğinden eminim. Verilmeyen temel sosyal haklarımızı da söke söke almak için mücadele etmenin vakti geldiğini de belirtmek isterim. Tüm müzik emekçilerine akıl ve beden güçlerini toplayıp hep birlikte sabırla süreci yönetebilir olmak için hak mücadelesine davet ediyorum. 

'UMARIM İLK SEÇİMDE KAYBEDER VE GİDERLER'
Mor ve Ötesi grubundan Harun Tekin'in "müzisyenlerin maruz bırakıldıkları şey rasyonel değil ideolojik" açıklamasını da sorduğumuz Redd grubunun vokalisti Doğan Duru, AKP iktidarında sanatın yeri olmadığını belirterek şunarı söyledi: 

Bu konuda redd’in official twitter adreslnden fikrimizi zaten açıklamıştık bunları ekleyebilirsiniz. Ek olarak şahsi fikrimi de belirteyim:  bir bakıma bu tavrın ideolojik olduğu konusunda hem fikirim ve fakat bizleri çok ciddiye aldıklarını düşünmüyorum. Yani bu bir önemseme, ciddiye almama, kendi haline bırakma, terketme hali. Müzikle ideolojik bir savaş içinde olduklarını sanmıyorum, sadece kafalarında bir sıralama var o sıralamada halı sahalar var ama bizler yokuz. İdelojik olarak savaş açtıkları konu eğlence, alkollü içki ve gece hayatı. Müzik ve konserleri işlerine gelince gayet güzel kullanıyorlar. Pandemi boyunca AKP ile o veya bu şekilde müzik etkinlikleri, online konserler, online söyleşiler yapan müzisyenler oldu. Dinleyici müziğe  bu süreçte yeterince sahip çıkmadı, müzisyenler yeterince ses çıkartmadı, bir eylem yapmadı. Meslek birlikleri görevsizliğini bahene edip;  çok üyeye tek seferde ulaşabilir tek yapı olmasına karşın, bir söylemle öne çıkmadı. Bizler  bireysel tepkiler verdik kimi de hiç vemedi. İktidardan  beklentim yok. Bu iktidar yeteneksiz, ciddiyetten, bilimden, mantıktan uzak kararlarla covid sürecinde başarılı olduğunu iddala edecek kadar bizden farklı düşünüyor. 
Bu konuda ideolojik olup olmaması çok önemli değil. AKP iktidarında sanatın yeri yoktur. Umarım ilk seçimde kaybeder ve giderler.