Ercan Çankaya

Zeyrek Yayınevi, 2020’yi yeni bir “ilk roman”la kapattı. Özkan Mahir Çuhadar, ilk romanı Sıfır Eşittir Bir Ya Da 1=0’da gündüzleri bir çay ocağında çalışan, akşamları bir barda standup yapan, 28 yaşında genç bir adamı anlatıyor. Onu, diğer insanlardan ayıran en temel özelliği özgüvensizliği.

Roman ilerledikçe Ahmet’in öyküsünün aslında hepimizin öyküsü olduğunu görüyor; genç bir adamın kendini yeniden inşa edişine tanık oluyoruz.

Bu ilginç romanı, yazarı Özkan Mahir Çuhadar’la konuştuk.

Öncelikle merhaba. Tebrik ediyoruz ilk romanınızı...

Teşekkür ediyorum.

‘ÖZGÜRLÜK İSTEMEDİĞİNİ YAPMAMAKTIR’

Kitapta bir gencin kendini, yapabileceklerini keşfetme süreci anlatılıyor. Neden bu konu sizin için önemli? Ahmet’in kendini keşfetme süreci sizin için ne anlam ifade ediyor?

Ben, toplum içinde sürekli maskelerle gezdiğimize inanıyorum. Kişinin kendi olmasının dışında bize biçilen rollere göre hareket ediyoruz. Zaman zaman bu roller bizde baskı oluşturduğunda gerçek kimliğimizi ortaya koyamadığımızı düşünüyorum, ben. İtiraz etmemiz gereken şeylere itiraz edemiyoruz. Sevinmemiz gereken şeylere sevinemiyoruz. Daha çok duygularımızla değil de düşüncelerimizle hareket ediyoruz. Bu anlamda benim için kişisel gelişim, kendi duygularını ön plana çıkararak kendini geliştirmek olarak görüyorum ben. Mottom şu oldu hep benim, bu düşüncemden yola çıkarak: “Özgürlük istediğini yapmaktır” diyoruz genelde ama bana göre özgürlük, istemediğini yapmamaktır. Bu noktadan yola çıkarak bu gelişimin böyle olması gerektiğini düşünerek yazdım.

‘0, İNSANIN KENDİ BEDENİ; 1 İSE RUHUNUN ZENGİNLİĞİ’

Sıfır Eşittir Bir Ya Da 1=0, bir kitap için uzun bir isim tercihi. İsim, romandaki önemli bir kahramana işaret ediyor anladığım kadarıyla.

Evet, kitaptaki, hatta kendi içimizdeki işaret ediyor. Ben, kitapta da vurguladığım gibi 0’ı daha çok insanın kendi bedeni, 1’iyse ruhun zenginliği olarak görüyorum. Eğer ruhumuzu gerekli şekilde zenginleştirebilirsek, yani çok daha fazla şey katabilirsek, bedenimizi de dahil edebilirsek bu sürece... Yani, sıfır daha çok ilkel bir insan, birinse daha çok tanrıya yakın bir insan olduğunu düşünüyorum. Çünkü, dikkat ederseniz mesela insanların en önemli duygularından bir tanesi aşık olmaktır. Aşık olduğunuzda her şeyi yapabileceğinize muktedir hissedersiniz kendinizi. Hatta yürürken çevrenizdeki insanlar size şöyle özenle bakar. Çünkü o duyguları yansıtırsınız. 1’i, ben böyle ilkellikten uzak, artık kendini tamamlamış, çevresine de faydalı olabilecek bir karakter olarak görüyorum. 0’ı da daha böyle vasıfsız, daha kendini gerçekleştirememiş insanlar olarak gördüğüm için 0 ve 1’i bu şekilde dengeledim.

‘HER İNSAN 1’İ TERCİH ETMELİ’

0 aynı zamanda hayali bir arkadaştı, romanın baş kahramanına zihninin bir oyunu mu bu hayali arkadaş, aynı zamanda kahramanın kendisi mi?

Aslında 0 da 1 de aynı kişi. Evet, ortada bir hayali kahraman var. Her insanın içinde o hayali kahraman var. Aslında kişinin kendisi, içindeki gerçek kişi, sabahları bazen aynanın karşısına geçeriz. İnsanoğlu, bunu gerçek hayatta da çok yaparız. Sizler de yapıyorsunuzdur. İşte geçeriz aynanın karşısına. Kendimize kızarız bazen. Ya niye böyle yaptın deriz, niye şöyle yapmadın deriz. Kendimizle bir başkasıymış gibi konuşuruz ya da içimizdeki ses, sen şöylesin sen böylesin der ya da bizi över. Ben aslında oradaki 1’in ya da 0’ın ya da ikisinin de kişinin kendisi olduğuna inanıyorum. Ama hangisinin tercih edildiğine bağlı. 0’ı tercih etmek sizin bileceğiniz ya da 1’i tercih etmek de başka birinin sorunu. Ben her insanın 1’i tercih etmesi gerektiğine inanıyorum.

Özkan Mahir Çuhadar

Kitap bir özgelişim öyküsü aynı zamanda, bir roman olarak. Fakat içinde yaşadığımız toplumsal yapının da kahramanın gençliğini yaşamasına engel olduğunu görüyoruz. Ahmet bir emekçi. Yoksul bir genç. Yaşadığı mahallenin muhafazakarlığı, o muhafazakar iki yüzlülük, patronunun acımasızlığı, zayıf gördüğünü ezmesi de kendini kanıtlama sürecinin geç gerçekleşmesinde etkili oluyor.

Evet.

‘GÜÇSÜZÜ EZEN, İKİYÜZLÜ DAVRANANLAR İÇİMİZDEKİ İNSANLAR’

Bu açıdan, baktığımızda romanın toplumsal bir mesajı da var diyebilir miyiz?

Tabii ki kesinlikle var. Zaten şöyle bir şey. Romandaki karakterler tabii ki kurgu. Ama bu karakterlerin ismini ben Resul demişimdir, Sedat demişimdir, sizin gerçekte tanıdığınız kişidir o zaten. Mehmet’tir, Ahmet’tir... Bizzat içimizdeki insanlar, bizzat bizi bu şekilde, güçsüzü ezmeye çalışan, ikiyüzlü davranan insanlar da var. Bunların yanında sevgisini göstermeyen, eskiden yaşlılarda çok vardı. Babalarımız, çocuklarını kucaklarına alıp sevemezlerdi ama çok severlerdi. İşte bir babanın aslında oğluna ne kadar düşkün olduğunu da gösteriyor. Yani tamamıyla oradaki her şey, kitaptaki karakterlerin hepsi gerçek hayatta karşımıza çıkan insanlar. Gerçek yaşam tarzımız... İşte zaten 1 olmak için de bunu yapmamız gerekiyor. Toplumun bu kesimiyle ya da insanların bu haliyle savaşmamız gerekiyor. Çünkü 1 olmak kolay bir şey değil. Yani, 0 olmak, herkes 0 olarak başlıyor ama 1 olabilen insanlar başarılı oluyorlar. Ben 1’e giden yolu göstermeye çalıştım kendi açımdan.

Teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim.