Aylin Aldoğan

Güzeşte bir ilk roman. Yazar Nafiye Bozkurt'un bu ilk romanı, otobiyografik detaylar da taşıyor. Yazar, Beyoğlu'nu ve çocukluğunun geçtiği sokakları otobiyografinin ötesine geçen ustaca bir kurguyla anlatıyor. 

Bu söyleşide hem Güzeşte'nin yazılış öyküsünü hem de yazarın yeni projelerini bulacaksınız. 

Toplumsal ailesi olarak Nafiye Hanım'ı bu başarılı romanı dolayısıyla tebrik ediyor, yazara verimli ve uzun bir yazarlık hayatı diliyoruz. 

NAFİYE BOZKURT KİMDİR?

> Öncelikle sizleri biraz yakından tanımak isteriz Nafiye Hanım. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben, Nafiye Bozkurt. Sivas doğumluyum İlk, orta, lise, üniversite öğrenimini İstanbul’da yaptım. Evliyim, bir kız çocuk annesiyim.
Uzun yıllar kamu sektöründe çalıştım. Çocukluğumdan günümüze gelen yaşanmışlıklar ve bunların birikimi beni yazmaya yönlendirdi. İlk kitabım “Güzeşte” yi,  Zeyrek Yayınevi'nden okuyucuyla buluşturdum. İkinci romanım Afife basıma hazır.  Üçüncü kitabım ise bambaşka bir yola girdi. Proje aşamasında olduğu için  çok bahsedemiyorum. Ama adını sanırım çok yakında görsel medya üzerinden duyurulacak.

'YAZAR KİMLİĞİN BEYOĞLU'NUN KÜLTÜREL YAPISINDAN BESLENDİ'

>  Sizi ilk kitabınız olan Güzeşte’yi yazmaya iten sebepler nelerdi? Mahalle kültürünün giderek yok olması sizi bu romanı yazmaya götüren etkenlerden biri miydi? 

Beyoğlu’nda büyüdüm. Beyoğlu’nun kozmopolit kültürel yapısı, benim yazar kimliğimi oldukça besledi. Gözlem yeteneğinin gücüyle uzun yıllar biriktirdiklerim beni yazmaya itti. Bugüne kadar yazmadın mı, derseniz çok yazdım.  Öyküler, makaleler, bazen iki satır şiir. Aslında kalem hep elimdeydi! Yazmasaydım, ne yapardım bilmiyorum. Herhalde geveze bir kadın olurdum.Şaka bir yana, sıcacık ilişkilerin olduğu bir mahallede büyüyünce o anları ölümsüzleştirmek istedim..

'GÜZEŞTE'NİN BÜTÜNÜ BENİ ANLATIR'

>  Kendinizi bu roman içinde en çok hangi karaktere yakın buluyorsunuz?

Ben mutlu bir çocukluk geçirdim. Sokakta seksek de oynadım, yatağımın yanında saklanan kırmızı fiyonklu ayakkabıların heyecanını da yaşadım. Bayramlarda çaldığımız kapılardan bizim için özel hazırlanan hediye paketlerinin ruhuma kattığı zenginlikle yoğruldum. Uğur abinin edebiyata düşkünlüğü , Fatoş teyzenin çocuklara olan hassasiyeti,Nazife ablanın güçlü bir kadın oluşu, İsmet’in hayalleri, Rose’un  güzelliği,  Erol abinin  vicdanından  bir parça barındırır ruhum. O nedenle karakter değil de Güzeşte’nin bütünü beni anlatır.

Nafiye Bozkurt-Güzeşte

'ROMANLAR HAYATIMDA TANIDIĞIM EN RENKLİ EN TEMİZ İNSANLARDI'

> Çocukluğunuz Beyoğlu Küçükhamam mahallesinde geçti öyle değil mi ? Roman mahallesinde büyümek sizin çocukluğunuzu nasıl etkiledi?

Evet çocukluğum Küçük Hamam Sokakta geçti. Aslında bir roman mahallesi değildi.Romanlar  Şişhane’den inerken  solda özel bir sokakta yaşarlardı.O sokak, GÜZEŞTE’nin üzerinden uzun yılllar geçmiş olmasına rağmen hala  canlı cıvıl cıvıldır. Özü hala aynıdır. Hayatımda tanıdığım en renkli en temiz insanlardı. Yakındı sokaklarımız. Küçük Hamam’a adını veren hamamla bitişikti çocukluğumun geçtiği  ev. Dolayısıyla onların yaşamlarının hep içinde oldum. Gelin konvoyları,hamam sefaları, renkleri, kavgaları, sevinçleri bana hep ilginç gelmiştir. 

'TEKNOLOJİ GETİRDİĞİ KADAR GÖTÜRÜYOR DA...'

> Gecekondulaşmanın yerini kentleşme  ve modernleşme, mahalle kültürünün yerini ise ‘’site, konut’’ aldı. Bu durum kişileri yaşadıkları mekana yabancılaştırıyor mu? 

Konu sadece mekan olsa belki üstesinden gelinebilir bir durum. Yaşama,  duygulara, sevinçlere, hüzünlere, insana dair  her hisse yabancılaştırıyor. Dolayısyla mekanik nesilller yetişiyor.Empati kuramayan paylaşamayan hoşgörüden uzak bireyler topluma sunmanıza neden oluyor. Bu da teknolojinin getirdiği kazanımlar karşılık insani kayıplara neden oluyor. Nedenini bildiğimiz bu durumu sorgulamaya başlıyoruz. Bu da garip bir döngü. Toplumun şu anki anatomisi bu yaşam şeklinin sonucudur.

'SİZ DE GÜZEŞTE'NİN BİR PARÇASISINIZ'

>  Son olarak Güzeşte ile ilgili bir genel değerlendirmenizi, okurlarına söylemek istediklerinizi alalım 

Güzeşte insana dair bir kitap. Ben hep her okuyanın kendisinden bir parça bulacağını söylerdim. Gördüm ki okuyan bana dönüş yaptığında parçadan çok daha fazlasına ulaşıyor. Bir okuyucunun ben de İsmet’le birlikte o köşeden döndüm demesi ya da İsmet’e ben de aşık oldum demesi çok kıymetli.Okuyucu ”ben de” yi buluyor Güzeşte’nin içinde.
Güzeşte güzel ve insani duygular veren; mahalle kültürünü, sıcacık diyaloglarla pekiştiren , sizi adeta orada yaşatan bir kitap.
Onu mutlaka okuyun derim! Çünkü siz de bu romanın bir parçasısınız..