Artık TBMM’yi sözde Meclis haline getiren, anayasanın temel ilkelerini istediği kadar çiğneyen saray yönetimi karşısında sadece bekleyen ve görevini sıradan insanlara bırakan bir muhalefetimiz var. İyi Parti de böyle CHP de böyle… Zaten HDP’nin gündemi başka…

Cumhuriyet rejiminin açık açık uçuruma götürüldüğünü fındık kadar aklı olan herkes görüyor ama bizim muhalif liderlerimiz görmezlikten geliyor. Gördüklerini de “Aman konuşmayayım; bunu söylersem millet bana kızar, Erdoğan oy kazanır!” saplantısı ile dile getiremiyorlar. Bu korkaklık, gerçekleri söylemekten bu delicesine kaçış muhalefet partilerini felç ediyor. Sonunda suçlu, haklı; masum suçlu haline geliyor.

Ne demişler: Suçlu güçlü olunca adalet bacadan kaçar.

Gücü tek elde toplayan Erdoğan’ın peşi sıra koşan, aman ekonomiden başka konularda konuşmayalım diyen bu korkak muhalefet yüzünden kilitlendi ülke.

BEN DE İMZALARDIM
Şimdi 104 emekli amiralin yayımladığı o bildiriyi bir daha okuyalım. Artık silahlı kuvvetler ile ilgisi kalmamış, sivil elbiseli insanların ülkenin yönetimi ile ilgili kaygılarını ve gördükleri yanlışı dile getirmelerine neden tahammül edilemiyor?

Neresi darbe çağrıştırıyor bu bildirinin?

Darbe çağrıştırır korkusuna kapılarak Erdoğan’ı ve adamlarının yaptıklarını eleştirmeyecek miyiz? Bu yaptıklarının ulusal güvenliğimizi tehdit ettiğini söyleyemeyecek miyiz?

Nerede kaldı anayasadaki düşüncenin açıklanma hakkı?

Sonra yazılanların hangisi yanlış?

Emin olun beni arayıp imzamı isteseler o bildiriyi seve seve imzalardım. Çünkü yazdıkları az bile olmuş…

ZEVZEKLİK Mİ?
Bu ülkenin en eğitimli, en deneyimli bir bölük insanının yaptığı açıklamayı, İyi Parti Lideri Meral Akşener, “Zevzeklik!” diyerek kötüledi.  Çünkü, Erdoğan’ın tam da bam telinden yakalandığını görmüştü. Bahçeli gibi o da Erdoğan’ın imdadına koştu. Aklınca da milletin bu bildiriye kızıp AKP’ye oy vermesine engel olacağını sandı. Ama bilmeli ki kendisine umut bağlayan milyonlarca insanı hayal kırıklığına uğrattı. Haklı insanların sesine zevzeklik demek, yakıştı mı size  Sayın Akşener?

Siz aldığınız oyları Erdoğan’ın dümen suyunda giderek mi kazandığınızı sanıyorsunuz? “Aman ha imam görüntülü ajan provakatörler laikliğe saldırırken ağzımızı açmayalım, dindar insanları kızdırırız!” saplantınızın kanıtı, ölçüsü nedir? Bu tutumunuzla Erdoğan’ın propagandasına payanda olmuyor musunuz?

Emekli olmuş yaşlı insanların darbe yapamayacağını, darbeye kalkışanların Erdoğan’ın apolet taktığı TSK mensupları olduğunu (15 Temmuz oyunu) söylemek çok mu zor Sayın Akşener?

Ya CHP?
“Bu konuları konuşarak gündemin değiştirilmesine izin vermeyeceklermiş!”

Ayasofya’ya yerleştirilmiş İngiliz yetiştirmesi adam anayasadan laikliğin çıkartılmasını isteyecek, yani anayasanın temel ilkelerine savaş açacak; CHP “Aman millet bize kızar!” diyerek sesini çıkartamayacak.

AKPli belediyeler meydanlardan Atatürk büstlerini sökecek; CHP görmezden gelecek.

Yandaş medyada “Hilafeti kurma zamanı geldi!” diye yayın yapılacak, CHP’den bir nota duyulmayacak.

AKP, tarikatlarla anlaşma yapıp milli eğitimi gerici örgütlere teslim edecek, CHP de İyi Parti de “Aman sesimizi çıkartmayalım, millet bize kızar yine AKP’ye oy verir!” paranoyası ile yeni yetişen gençlerimizi AKP’ye terk edecek…

Çoktan beri yazıyorum: Muhalefet partileri, “Eleştirirsek, halk Erdoğan’a oy verir!” diyerek ülkemizin temel demokratik değerlerinin adım adım yıkılmasına sessiz kaldılar. Bu derin korku, bu temelsiz paranoya, Erdoğan’ın saldırılarını daha da artırmasına yol açtı.

Bir bölük emekli sivil insanın kendi bilgi ve ilgi alanlarındaki konularla ilgili olarak yayımladığı bildiriye bile, “Bu her vatandaşın demokratik hakkıdır.” diyerek sahip çıkamayan bu muhalefete bu millet nasıl güvensin?

CHP sustu da ne oldu? Ana muhalefetin bu korkusunu gören Erdoğan bu basit bildiriyi bile CHP’nin darbe oyunu gibi göstererek CHP’yi suçladı. Yani, korkunun ecele faydası yok… Darbe geliyor; hem de iktidar tarafından…

SARAYIN YARGITAY’I MI?
Eskiden yargıda bir haksızlık olur ise “Yargıtay’a gider düzeltiriz!” diye düşünürdük. Şimdi tam tersi oluyor. Yargıtay, siyasi iradenin ağzına bakıyor; oradan gelen işarete göre kararlar veriliyor.

Yargıtay o kadar siyasallaştırıldı ki bir kısım insanımızın yayımladığı bildiriye karşı Yargıtay tuttu, karşı açıklama yayımladı?

Böylece Cumhuriyet tarihinde bir ilk, bir ilk çöküş daha yaşanmış oldu.
Size ne Sayın Yargıçlar, size ne?

Siz, bu tutumunuzla yargıç değil siyasal elemanlar olduğunuzu ortaya koymadınız mı?

Bu bildiri davası diyelim ki yarın öbür gün önünüze geldi… Doğrusuna yanlışına bakmadan bu yurttaşları cezalandıracağınızı ilan etmediniz mi? Sivil vatandaşları siyasetçi karşısında baştan mahkum ederek en büyük hukuk güvencemiz olan Yargıtay’ı lekelemediniz mi?

Kalkın koltuklarınızdan efendiler. Cübbelerinizi çıkartıp AKP üyesi olun ve siyaseti orada sürdürün.

Aynı şeyi Danıştay için de söylüyorum. Kimmiş demokrasiye karşı bildiri yayımlayan, kimmiş darbeye kalkışan? Gösterin de en önce biz boğazlarını sıkalım darbecilerin. Ama sizler Saray yönetiminin ağzıyla sivil vatandaşlara karşı bildiri yayımlamayın. Bu açıklamanızla sizler Danıştay’ı sakatladınız.

Beyler! Siyaset yapacaksanız cübbelerinizi çıkartıp AKP’ye girin ve siyaseti orada yapın.

SARAY SAVCISI MI?
Ortalığı karıştıran makam aslında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı… İnsanların düşüncelerini açıklamasını suç haline getiren bu savcıya soruyoruz:

PKK yönetici olmak suçundan kırmızı bültenle aranan Osman Ocalan TRT’ye çıkartılıyor; konuşturuluyor; başsavcılığınız bunu fikir özgürlüğü sayıyor. Peki bu ülkenin hayatlarını ülkenin korunmasına adamış ve emekli olmuş yaşlı insanları konuşunca niçin suçlu gösteriliyor?

Ayasofya’da imamlık yapan bir devlet memuru; anayasadan laiklik ilkesinin çıkartılmasını isteyerek TC Anayasası’nın tağyir,  tebdil ve ilgasına çalışırken suçsuz da  bu sivil insanlar mı suçlu?

Hilafet çığlıklarını duymayan kulaklarınız emekli insanların seslerini nasıl duydu ey başsavcılık?

Üstünde resmi elbisesi, belinde silahı olan amiral sırtına cübbe geçirerek tarikat merkezine gidiyor, irtica gösterisi yapıyor, soruşturma açmıyorsunuz da gücünüz emekli olmuş amirallere mi yetiyor?

Başlattığınız siyasal soruşturmaların tümünün AKP iktidarını korumaya yönelik olduğunu görmediğimizi mi sanıyorsunuz?

Ne demiş atalarımız: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…

Bu ülkede Erdoğan’ın basın propagandacıları bir zaman Zekeriya Öz’ün heykellerini dikmekten söz ediyordu. Şimdi onu hain ilan edip idamını istiyorlar.

Kurtuluş, adalettedir.

TESLİM OLMAYACAĞIZ
İyi Parti Başkanı Meral Akşener bilsin…

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bilsin.

Tek adam yönetimini kurup keyfini çatan Tayyip Erdoğan da bilsin…

Sizin, ülkemizi adım adım geriye götürmenizi kabul etmeyeceğiz.

Din, mezhep, etnik kimlik üstünden milleti bölmenizi; ülkemizin kurucu değerlerini yıkmanızı asla benimsemeyeceğiz.

Mahkemeleriniz bize ceza verebilir. Yargıtay’ınız Saray’dan gelen işaretler gereği bu cezayı onayabilir. Bizi zindanınıza atıp ezmeye çalışabilirsiniz.

Ama size de bu çağdışı ideolojinize de ülkemizi dünya şeref listesinin dibine iten uygulamalarınıza da baş eğmeyeceğiz.

Zulmünüz artabilir. Polisiniz, jandarmanız bizi susturmak için evlerimizi basabilir. Ama baş eğdiremezsiniz.

Unutmayın ki “Zulm ile abad olan er geç berbad olur!”