Ülkemizdeki yoksulluk ve yozlaşmanın temel nedenlerinden biri, kamuda yaygın olarak yaşanan rüşvet olaylarıdır.

Her gün yeni bir skandala tanık olmaktayız ve bu durum sadece bir sorun olarak değil, aynı zamanda ülkemizin gelişimini engelleyen ve adaleti bozan bir bela olarak öne çıkmaktadır. Rüşvet, genellikle kamu hizmetlerinin sağlanmasında, iş ve ihalelerde, vergi tahsilatında ve hatta yargı süreçlerinde yaygın olarak görülmektedir. Yurttaşlarımızı endişe ve güvensizliğe sevk eden sorunların başında gelmektedir. 

Rüşvetin en belirgin sonuçlarından biri, kaynakların yanlış kullanımı ve adaletsiz dağılımıdır. Kamu kaynakları, rüşvet yoluyla belirli kişi ve gruplara aktarılırken, halkın geniş kesimleri hizmetlerden yoksun kalmaktadır. Bu da yoksulluğun ve eşitsizliğin derinleşmesine katkıda bulunmakta, ekonomik ve sosyal kalkınmayı da engellemektedir.

Ayrıca, kamu rüşveti, hukukun üstünlüğüne zarar vermekte ve adalet sisteminin zayıflamasına da yol açmaktadır. Rüşvet alan veya verenler, cezai sorumluluğun dışında kalabilmekte ve yargı süreçlerini de etkileyebilmektedirler. Rüşvet, suçluların cezasız kalmasına ve masum insanların haksız yere cezalandırılmasına neden olabilmektedir. Böylece, adalet duygusu zedelenmekte ve toplumda yaygın bir hukuka güven eksikliği ortaya çıkmaktadır.

Kamu rüşveti, ayrıca demokratik süreçleri ve kurumları da zayıflatmaktadır. Seçimlerde ve yönetimde rüşvetin yaygın olduğu durumlarda, demokratik ilkelerin çiğnenmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Halkın iradesi yerine, para ve güç odaklarının etkisi belirleyici olmakta, bu da demokratik kurumların meşruiyetini tartışmaya açmakta ve toplumda siyasi istikrarsızlığı artırmaktadır.

CHP’li iş insanı, Serdar Kurşun Toplumsal TV'de Umut Dolu'nun sunduğu diyalektik adlı programda,ülkedeki yolsuzluk ve yozlaşmanın önüne geçmek için her 18 yaşına gelen yurttaşın gelir beyanı yapması gibi yenilikçi bir yaklaşım öneriyor. Bu sisteme göre, her yurttaşın gelir kaynaklarını ve harcamalarını denetleyen bir mali sorumlu atanmalı ve her 18 yaşına gelen yurttaşın gelir beyanı yapması gerekmektedir. Gelir kaynağı ile harcamaları arasında mantıksız bir uçurum varsa, bu durumun araştırılması ve gerekli yaptırımların uygulanması sağlanır. Bu sistem, kayıtdışı ekonomiyi önlemenin yanı sıra rüşvet ve yolsuzluk gibi sorunlarla da etkili bir şekilde mücadele edebilir” demektedir.

Ancak, deneyimli iş insanı Kurşun’ un bu önerisinde veri gizliliği ve kişisel özgürlükler gibi konuların dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, önerilen sistemin uygulanabilirliği ve etkinliği üzerine detaylı bir çalışma gerekmektedir. Sonuç olarak, her 18 yaşına gelen yurttaşın gelir beyanı sistemi gibi yenilikçi yaklaşımlar; rüşvet, yolsuzluk ve kayıtdışı ekonomi gibi sorunlarla mücadelede önemli bir rol oynayabilirler. Ancak, bu sistemin pratikte nasıl işleyeceği ve hangi zorluklarla karşılaşabileceği iyice değerlendirilmelidir.