Toplumsal Kadın

İstanbul 25 Kasım Kadın Platformu, Yargıtay'ın Çilem Doğan kararını Kadıköy Süreya Operası önünde protesto etti.

Burada bir basın açıklaması düzenleyen platform üyeleri, 'Çilem Doğan’a verilen 15 yıl hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasını kabul etmiyoruz' diye konuştu. 

Kadınlar, açıklamalarında şunları kaydetti: 

Yargıtay dün ülkenin dört bir yanında milyonlarca kadının beklediği kararı açıkladı. Katil erkekleri, tecavüzcüleri serbest bırakan erkek yargı yine yaşamını savunan bir kadını cezalandırmayı seçerek bir kez daha şiddet uygulayan erkeklerin sırtını sıvazladı. Çilem Doğan’a verilen 15 yıl hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasını kabul etmiyoruz.

Çilem Doğan 2016 yılında evli olduğu, yıllarca sistematik olarak şiddetine maruz kaldığı Hasan Karabulut’u, ölmemek için öldürmek zorunda kalmıştı. Çilem sayısını hatırlamadığı kadar çok defa devlet kurumlarına başvuru yapmış, 9 kez koruma kararı almasına rağmen yaşadığı şiddet devam etmişti. Kadın cinayetine giden yolda hayatta kalmayı başaran Çilem Doğan için meşru müdafaa hükümlerini uygulamayan mahkemenin kararı dün Yargıtay tarafından onandı. Şiddete karşı Çilem’i korumayan devlet ölmediği için Çilem’i bir kez daha cezalandırdı.

'DEVLET, 'ŞİDDET UYGULAYABİLİRSİN, ÖLDÜREBİLİRSİN' DEDİ'

Nadira’nın, Yeldana’nın, İpek’in, Gülistan’ın faillerini tutuklamayan devlet, Nevin’i, Namme’yi, Çilem’i, Öznur’u, Yasemin’i, Hülya’yı cezalandırarak erkeklere “şiddet uygulayabilirsin, öldürebilirsin” derken, kadınlara öldürülsen bile kaderine razı ol diyor. Susup oturmamızı istiyor. Çilem’in de dediği gibi bu kararla bütün kadınlar hapsedilmek isteniyor. Bize reva gördükleri hayatı reddediyoruz. Adeta tüm kadınlara gözdağı verilmek istenircesine verilen bu karara da erkek adalete de ülkenin dört bir yanında sokaklarda meydan okuyoruz. Çilem’in elleri ellerimizde ne pahasına olursa olsun yaşamlarımızı ve birbirimizi savunacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.

Tek adamın kararıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, bu süreçte artan erkek şiddeti, kadın cinayetleri, şiddet başvurularının karakollardan geri çevrilmesi, mahkemelerde erkeklere cezasızlık… Biz kadınlar bu koşullarda yaşamak için direniyoruz. Ve sadece bu kadar değil. Başta göçmen kadınlara yönelik olmak üzere ırkçı saldırılar, tutuklu siyasi mahkumlara ve ziyaretçilerine çıplak arama ve şiddet, 6284'ü suiistimal eden kayyum rektör, iktidara yakın isimlerin kadına şiddet failliklerinde cezasızlık, kaybedilen kadınlar, özellikle kadınları daha çok etkileyen, gittikçe artan yoksulluk ve emek sömürüsü, lgbti+'lara dönük nefret söylemleri… Bunlara karşılık ise hayatını savunan kadınlara verilen cezalar. Bütün bunlar biz kadınlar ve LGBTİ+’lar için nefes alamadığımız bir ortam yaratırken çareyi birbirimizde, dayanışmamızda ve mücadelemizde buluyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekildiği gün demiştik; “Bizim için bitmedi, bundan sonra İstanbul Sözleşmesi biziz!” diye. Şimdi bir kez daha söylüyoruz. Hayatlarımızın alabildiğine güvencesizleştiği bu koşullarda, hayatımızı savunmak için verdiğimiz her mücadele, yaptığımız her eylem meşrudur!

'YAŞAMINI SAVUNAN KADINLARIN CEZALANDIRILMASINI KABUL ETMİYORUZ'

Yaşamını savunan kadınların cezalandırılmasını kabul etmiyoruz. Çilem’in söylediği gibi biz kadınlar kirpiğimiz yere düşmesin diye omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. Kadın mücadelesi kazanacak. Çilem’i dayanışmanın sıcaklığıyla kucaklıyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bu yıl bir kez daha bütün Türkiye’de sokaklarda, İstanbul’da 25 Kasım akşamı saat 19.30’da Taksim Tünel’de olacağımızı buradan ilan ediyoruz.

Erkek devlet şiddetine karşı isyanımız bitmedi büyüyor. Hayatlarımız için mücadeleye

Yaşasın kadın dayanışması

Çilem Doğan