Toplumsal Haber Merkezi

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'yle ilgili bir açıklama da Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği'nden geldi.

Kadın cinayetlerinin ve kadına dönük erkek şiddetinin her yıl katlanarak artmasının yanısıra kadın emeğinin her geçen gün daha pervasızca sömürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada "Sosyal Hizmet Uzmanları olarak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın, erkek şiddetinin ve nefret söylemlerinin karşısında olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın ve nefret söylemlerinin son bulması için; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığını, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, alanda hizmet veren tüm sivil toplum örgütlerini, yerel yönetimleri ve uluslararası kuruluşları işbirliğine davet ediyoruz" denildi.

İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin acilen yerine getirilmesi gerektiğe vurgu yapılan bildiride "Öncelikle, insan olduğu için haklarını koruyan bir kadın bakışına ve zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır" ifadeleri kullanıldı.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği'nin 25 Kasım açıklaması şöyle:

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından yayınlanan istatistiksel verilere göre, 2019 yılında 474 kadın, 2020 yılının ilk 9 ayında ise 369 kadın erkekler tarafından öldürüldü…

Biliyoruz ki, her yıl katlanarak artan kadın cinayetleri ve durmak bilmeyen erkek şiddetine karşı, insan hakları ve sosyal adaleti temel alan sosyal politika uygulamalarına yer verilmediği takdirde, kadına yönelik şiddettin de önüne geçilemeyecektir.

Öncelikle, kadına yönelik şiddetle mücadelede; kadınlar için insan hakları ve sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde ve eşitlikçi yaklaşımlar ışığında, sosyal politikalar hayata geçirilmeli, 6284 Sayılı Aile içi ve Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesi amacıyla yürürlükte olan yasanın, kadınların insan haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ve kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi ve mücadeleye yönelik Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin acilen yerine getirilmesi gerekmektedir.

Eşitsizliği toplumun her kesimine indirgeyen ve sadece aile sorunları üzerinden sorunları çözebileceğine inanan muhafazakar neoliberal politikalarla, kadına yönelik şiddetle mücadele edilemeyeceği açıktır. Öncelikle, insan olduğu için haklarını koruyan bir kadın bakışına ve zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır.

Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde, kadına yönelik şiddeti; toplumsal cinsiyete dayalı ve sadece kadın olduğu için yöneltilen ya da kadınları orantısız bir şekilde etkileyen bir şiddet olarak tanımlamaktadır.

Özellikle erkek egemen zihniyetten beslenen bu şiddet, kadını sosyal ve ekonomik boyutuyla yoksun bırakmakta, erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğin de bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bugün gelinen noktada kadına yönelik şiddet ve her türlü ayrımcılık, eril söylemlerle, dini referanslarla ve cinsiyet eşitsizliğine dayalı kapitalist sosyal politika uygulamaları ile birlikte had safhaya ulaşmıştır.

Kadınlara yönelik her türden sömürü, şiddet ve ölüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kadına yönelik şiddet eylemleri evden sokağa, sokaktan işyerine, üniversitelerden toplu taşıma araçlarına kadar hemen hemen her yerde kamusal ve özel alan tanımadan giderek yaygınlaşmakta ve meşrulaştırılmaktadır.

Her 25 Kasım’da olduğu gibi, bugün de Sosyal Hizmet Uzmanları olarak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın, erkek şiddetinin ve nefret söylemlerinin karşısında olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın ve nefret söylemlerinin son bulması için; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığını, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, alanda hizmet veren tüm sivil toplum örgütlerini, yerel yönetimleri ve uluslararası kuruluşları işbirliğine davet ediyoruz...