Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde araştırma görevlisiyken 2 Ocak 2019'da kopya çekerken yakaladığı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından katledilen Ceren Damar Şenel cinayeti davasında 3. duruşma görüldü. 

Sanık Hasan İsmail Hikmet hakkında, ‘tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan yargılanıyor.

29 Kasım'da görülen ikinci duruşmada savcı, mütalaasını açıkladı. Mütalaada, toplam 2 silah ve 17 bıçak yarası ile canavarca ve eziyet çektirerek kamu görevini yerine getiren kişiyi öldürdüğüne işaret edilen sanığın, TCK’nın 82'nci maddesindeki ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘silahla tehdit’ ve ‘ateşli silahlar yasasına muhalefet’ suçlarından 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Duruşma öncesi konuşan Ceren Damar şenel'in babası Mustafa Damar, "Ağırlaştırılmış müebbet dışında bir kararın çıkmasını beklemiyoruz" diye konuştu.

SANIK AVUKATI: BURADA KADIN CİNAYETİ YOKTUR
Duruşmayı bazı milletvekillerinin yanı sıra Çankaya Üniversitesi'nin öğretim üyeleri ile öğrencilerinin çoğunluğunu oluşturduğu kalabalık grup da izledi.

Duruşmada ilk olarak Türkiye Barolar Birliği Kadın Komisyonu adına avukat Tülay Çelikyürek ile Ankara İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği Başkanı Emine Demirel Aksoy davaya müdahil olmayı talep etti.

Sanık avukatı Vahit Bıçak, müdahilliğin kriterinin suçtan doğrudan zarar görmek olduğunu söyleyerek, "Dolaylı zarar görenin davaya katılma hakkı yoktur. Mesela Ordu'daki hadisede fail, hiç tanımadığı bir kadını kadın kimliğinden ötürü öldürmüştür. Bu kadın cinayetidir. Burada kadın cinayeti yoktur. Talebin reddini istiyorum" diye konuştu.

Mahkeme heyeti, Cumhuriyet savcısının da görüşü doğrultusunda talebi reddetti.

Söz alan avukat Bıçak, bugüne kadar "kamuoyu baskısı nedeniyle tanık dinletemediklerini" iddia etti. Bıçak, sanığın annesi Hatice Elçi Hikmet ile dedesi İsmail Elçi ve Yiğit A'nın huzurda, bir tanığın ise Tanık Koruma Kanunu hükümleri kapsamında gizli tanık olarak dinlenmesini istedi.

SANIĞIN ANNESİ: SİLAHI TEMİZLE 
Hikmet'in annesi Hatice Elçi Hikmet tanık olarak dinlendi. Hikmet, şunları söyledi: 

"Oğlum ilk benimle telefondan görüştü. Bana, 'Okulda bir olay meydana geldi. Çok üzgünüm gelip beni alır mısınız?' dedi. Ben önce ne dediğini anlamadım. Sonra 'Kendimi intihar edeceğim' dedi. Çılgına döndüm ve okulda ne olduğunu sorduğumda 'Okulda çok kötü bir olay oldu, hatırlamıyorum' cevabını verdi. Bunun üzerine evden çıktım, eşimi aradım ve onu da yolda taksiyle aldım. Oğlumdan da sabit bir yerde kalmasını istedim. Oğlumla buluştuğumda çok telaşlıydı. Onu sakinleştirmeye çalıştım. Eşime 'Üstünde ne kadar malzeme varsa telefonu bana verin, diğer malzemeleri sen al' dedim. Malzemelerden kastım bir adet bıçak ve bir adet silahtır. Eşimden silahı temizlemesini istedim. Telefon bendeydi, silah ve bıçak eşimdeydi. İvedilikle taksiye bindik ve oğlumu emniyete teslim ettik. Daha sonra polis, 'Çocuğunuza çamaşır getirin' dedi. Bunun üzerine eve gittim ben de. O ara telefon benim üzerimde olduğu için benimle gidip geldi. Emniyette 'Telefonu alacak mısınız?' diye sorduğumda 'Sonra alırız' dedi ve gece 02.00'de aldılar." 

Tanık Hikmet'e eşine söylediği "Silahı temizle" ifadesi soruldu. Hikmet, "Silahı temizleme ifadesinden kastım, mekanik aksanında bulunan boş kovanın çıkartılması, silahın tekrardan atışa hazır hale getirilmesi ve emniyetli şekilde boş kovanın atılmasıdır" dedi. 

"BANA, 'ANNE ZATEN EVLENDİ BEN DE UZAK DURACAĞIM' DEDİ" 
Sanık avukatı Vahit Bıçak'ın "Oğlunuz beyanında bir bayan tarafından cinsel tacize uğradığını iddia etti. Çocuğunuz yalan söyler mi?" şeklindeki sorusuna Hikmet, "Oğlum asla yalan söylemez. Çocuğumun her sözünün arkasındayım. Ceren, ikinci kez öğretmen olarak tahsil edildiğinde o konudan bana bahsetti. Bana, 'Anne zaten evlendi, ben de uzak duracağım' dedi. Ben de ona eğitmenle öğrencisi arasında böyle bir şey olamayacağını, bunun profesyonellikle alakasının olmadığını, uzak durması gerektiğini, kesinlikle selam dahi vermemesi gerektiğini söyledim" diye konuştu. 

Tanık, eşiyle yıllarca Özel Harekat Polisi olarak çalıştıklarını belirterek, "Türkiye’nin ilk keskin nişancı kadınıyım. Bu çocuğu dağlarda taşıyarak doğurdum. Sevgimizle yetiştirdik, hiçbir zaman başkasına zarar versin diye yetiştirmedik. Her günüm ağlamakla geçiyor. Feyzan Hanım bir yıldır ağlıyorsa, ben daha çok ağlıyorum" diye konuştu.

'BAŞKALARI TÜP BEBEK Mİ YAPIYOR?'
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, bu beyanları verdiği sırada davayla ilgili olmayan konulara girmemesi konusunda tanığa uyarıda bulunarak "Başkaları tüp bebek mi yapıyor?" dedi. 

Sanık avukatı Bıçak bunun üzerine heyete, "Mustafa Damar'ın şov yapmasına müsaade ediyorsunuz" dedi.

Mustafa Damar ise "Şov yapan sensin" karşılığını verdi.

Başkan Şatır, söz verilmeden konuşulmaması konusunda tarafları uyardı.

Sanık avukatı Bıçak'ın, "Çocuğunuzu hangi şartlarda üniversiteye gönderdiniz?" sorusunun ardından tanık ağlamaya başlayarak, "Çocuğumuz hukukçu olsun diye gönderdim. Ama olmadı" diye konuştu.
 

'ÇOCUĞUMA YAPILAN İFTİRALARA İNANMIYORUM'
Bıçak'ın "Çocuğunuz yalan söyler mi?" sorusu üzerine tanık, "Çocuğuma yapılan iftiralara inanmıyorum. Asla yalan söylediğine inanmıyorum. Çocuğumu 9 ay dağlarda karnımda taşıdım. Hiçbir bayan dağlarda taşımadı" ifadelerini kullandı.

Mahkeme Başkanı Şatır, "Burası şov yeri değil" diyerek, davayla ilgili olmayan beyanlarda bulunmaması konusunda tanığı tekrar uyardı. 

Müdahil ailenin avukatı Çetin Arslan'ın savcının arama emrine rağmen olay günü oğlunun kullandığı otomobili okuldan nasıl aldığını sorduğu tanık, "Olaydan sonra ilk aranacak yer arabaydı, arandığını düşündüm ve malzemeleri almak için gittim. Anahtar arabanın üzerindeydi. Torpido gözündeki dört kitap yere düştü, sayfalar açılınca oğlumun intihar mektubu çıktı" beyanında bulundu.

Müdahil avukatlarından Uraz Bulut ise "Oğlunun iki defa kopya çektiğini ve sürekli bıçakla gezdiğini bilip bilmediğini" tanığa sordu. Anne Hikmet oğlunun bıçakla gezmediğini, kopya çektiğini de duymadığını söyledi.

'KOPYA ÇEKMEYEN ÖĞRENCİ Mİ VAR' SÖZLERİNE TEPKİ
Bu sırada Hasan İsmail Hikmet'in avukatı Vahit Bıçak cevap vererek, "Türkiye'de kopya çekmeyen öğrenci mi var?" dedi. Sanık avukatının bu sözleri de salonda bulunanların tepkisine neden oldu. 

Avukat Bulut, tanığın basına verdiği bir demeçte "Polislerin çocuklarını yarı polis gibi yetiştirdiğinden" bahsettiğini ifade ederek, bununla ne kastettiğini sordu. Tanık, "İnanın sükunetimi korumaya çalışıyorum. Çocuğuma hiçbir polis eğitimi vermedim, polis olmasını istemedim" dedi.

Baba Mustafa Damar'ın, 2011’de kocasını bıçaklayıp bıçaklamadığına ilişkin sorusu üzerine tanık, "özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği" yönünde yanıt verdi.

SANIĞIN DEDESİNİN TANIK BEYANI
Daha sonra sanığın dedesi İsmail Elçi tanık olarak dinlendi. Elçi, şu beyanı verdi:

"Bu çocuk ne sigara ne içki içer ne kumar oynar. Kendi halinde, evine, ailesine bağlı bir kişi. Bu hareketi nasıl yaptığını anlamış değilim. Mutlaka nedeni vardır. Bana 'Okuldan bir eğitmen arkadaşla yakınlığım var' dedi. Yakınlığın derecesini sorduğumda 'Şimdilik normal olarak devam ediyor' dedi. Daha sonraki zamanlarda, 'Bana evlenme teklifinde bulunuyor', dedi. 'Oğlum sakın evlenme, okulunu bitir, mesleğini eline al, Allah kimi nasip ederse evlen' dedim"

Mahkeme Başkanı Şatır, sanığın savunmasında, "Benim tek hatam ilişkimizi aileme söylememek olmuştur" dediğini tanığa bildirdi. Bunun üzerine dede Elçi, "Ben ailesi değilim, dedesiyim" ifadesini kullandı.

Savunma tanıklarından Yiğit A. ise sanıkla 2008'den beri arkadaş olduklarını, olaydan sonra annesinin ardından kendisini aradığını, "Hakkını helal et. Hocayı vurdum. Teslim olmaya gidiyorum" dediğini anlattı. Tanık, Hikmet'in hocasıyla ilişkisi olduğunu 2-3 sene önce kendisine söylediğini, kendisinin ise "iç ilişkilerine karışmamak için bir şey sormadığını" savundu.

Daha sonra avukat Bıçak, üniversitede eğitimini sürdüren bir kişinin korkması nedeniyle gizli tanık olarak beyan vermek istediğini bildirdi.

Mahkeme heyeti, savcının da talebi doğrultusunda, dosya kapsamı ve delil durumuna göre talebi reddetti. 

Bunun üzerine Bıçak, tanığın adliyede hazır olduğunu belirtti ve açık kimliğiyle dinlenilmesini istedi. 

Mahkemenin dinlemeyi kabul ettiği Hasan A, sanıkla çocukluk arkadaşı olduklarını bildirerek, "(Sanık) Olaydan bir ay evvel kahve içmeye çağırdı. Sohbette bir kız arkadaşı olup olmadığını sordum. Olduğunu ama ayrıldığını söyledi. Kim olduğunu sorduğumda Ceren adlı bir hoca olduğunu söyledi. Ayrıldığı için sınavlarda baskı uyguladığını söyledi" beyanını verdi.

Müdahil avukatlarından Arslan, dinlenen son iki tanığa yalan tanıklığın suç olduğunu hatırlattı.

Arslan, savcının talebi doğrultusunda sanığın cezalandırılmasını, hakkında indirim hükümlerinin uygulanmamasını ve mümkünse davanın bugün karara çıkarılmasını istedi.

DAVA ERTELENDİ
Daha sonra sanık avukatı Bıçak'a esasa ilişkin savunmalarını yapması için söz verildi.

Bıçak ise usule ilişkin beyanda bulunacağını bildirdi. Yargılama sırasında usul konusunda birçok ihlalde bulunulduğunu iddia eden Bıçak, delil toplanmadan, eksik soruşturma sonucu iddianame düzenlendiğini savundu. Bıçak, mahkeme aşamasında da gerekli bilgilerin toplanmadığını, taleplerinin reddedildiğini, kendisine ve müvekkiline yönelik tehditlerde bulunulduğunu savundu.

Kovuşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerinin de olduğunu ifade eden Bıçak, mahkemenin bunu kabul etmemesi halinde reddihakim talebinde bulunacaklarını belirtti. 

Mahkeme Başkanı Şatır, heyetçe yaptıkları müzakere sonrasında sanık avukatının kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini reddetti. Sanık ve avukatına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için süre veren heyet, davayı 21 Şubat 2020'ye erteledi. 

Öte yandan sanık avukatı Bıçak'ın usule ilişkin itirazlarını sunduğu esnada, "Sanık ülkemizin yetiştirdiği kıymetli değerlerden Nazım Hikmet ile aynı soyadını taşıyor" demesi, salondaki izleyicilerin tepkisine neden oldu.

Duruşmanın ardından adliye önünde toplanan bir grup, "Ceren için adalet" ve "Erkek adalet değil, gerçek adalet" sloganları attı. 

Ceren Damar Şenel'in babası Mustafa Damar, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, davaya ilişkin bilgiler verdi. Damar, "Savunmaya süre verdi. Bir sonraki duruşmada savunma yapılmasına yönelik karar açıklandı. 21 Şubat 2020'de son savunma yapılacak ve karar verilecek" diye konuştu.

Cumhuriyet savcısı geçen celse sanığın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "ruhsatsız tabanca bulundurmak" ve cinayetin ardından kendisini kovalayan bir öğrenciye yönelik "silahla tehdit" suçlarından da 3 yıldan 8 yıla kadar hapsini talep etmişti.