Antalya'da iki kardeşin öz annesi ve üvey babaları tarafından nitelikli cinsel istismara maruz bırakıldığı ile ilgili görülen davada, sanıklar Ocak ayında tahliye edildi. Çocukların çizdikleri resimler ve beyanlarına rağmen annenin ve üvey babanın tahliye edilmesi kamuoyunda infial yarattı.

Yaşananların ardından davayla ilgili süreci, bundan sonra yapılabilecekleri Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey Erden, soL Haber Portalı'na anlattı.

Yasaların uygulanması gerektiğini hatırlatan avukat Müjde Tozbey Erden, Elmalı Davası'nda adli tıp tarafından çocukların cinsel istismara maruz kaldığına dair verilen raporların dikkate alınmadığını belirtti. Erden, benzer soruşturmalarda çocukların ifadelerinin yeterli donanıma sahip olmayan kolluk görevlilerince alındığını da vurguladı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı'nın değerlendirmeleri şöyle: 

Bu davada 6 ve 10 yaşındaki iki çocuk, kız çocuğunun velayeti anne de, erkek çocuğunun velayeti ise babada. Bir süre sonra çocukların birlikte büyümeleri için erkek çocukda anneye veriliyor. Ancak haftasonları babaanne çocukları görüş hakkı nedeniyle görebiliyor. Babaanne bir süre sonra çocukların anneleri ve annelerinin arkadaşları tarafından cinsel istismara maruz kaldıklarını farkediyor. Bu durumun farkına varan babaanne, Antalya Barosu Çocuk Hakları Komisyonundan destek isteyerek davanın açılmasını sağlıyor. Ocak 2021 tarihindeki duruşmada anne ve arkadaşları tahliye oluyor. Duruşma 17 Eylül'e ertelendi. 

'ADLİ TIP RAPORU DİKKATE ALINMADI'

Çocukların beyanları her defasında sosyal hizmet uzmanı tarafından alındı. Adli tıp tarafından çocukların cinsel istismara maruz kaldığına dair raporlar verildi. Tüm bunlara rağmen bu raporlar dikkate alınmayarak, çocuklara yapılan istismarın boyutu çok basitmiş gibi, sanıklar tahliye edildi. Fakat sanıkların tahliye olmaları, beraat ettikleri anlamına gelmiyor. Dava halen sürüyor. Tahliye olmaları, sanıkların nitelikli cinsel istismardan değil; basit nitelikli cinsel saldırıdan dolayı ceza alabileceklerinin göstergesidir. 

Bu davalarda neden gereken ceza verilmiyor? Elmalı Davası da bu anlamda epey tepki çekti. 

Bu olayda çocukların söylediklerinin reddiyesi, inanılmaması söz konusu. Oysaki çocuklar cinsel istismar olayında saklama amacı dışında, nadiren yalan söylerler. Çocukları dinlemek, onların ifadelerinin doğru olduğu ön kabulleriyle işe başlamamız gerekiyor. Zira çocuklar cinselliği kavrayabilecek yaşta olsalar bile, bizzat yaşamadan, olaylar ezberletilse dahi her defasında benzer şekilde ayrıntılı olarak ifade vermeleri mümkün değildir.

Tüm bunlara rağmen çocukların beyanlarının esas alınmamasının asıl nedeni “çocuk yalan söyler, uydurur” görüşü. Yani çocukların önemsizleştirilmesi, değersizleştirilmesi söz konusu. Feodal ve gerici bir düzende kadın ve çocuklara yönelik şiddetin dozunun ve oranının özellikle arttırılmaya çalışılmasının tek sebebi var. Kadın ve çocukları baskı ve zorbalıkla yönetmeye ve idare etmeye çalışmak. Kendi hayatlarındaki yaşamsal haklarını kullanmalarını önlemeye çalışmak, kendi hayatlarının özneleri olmasını önlemek…

'BAKANLIĞIN AÇIKLAMASI İKİYÜZLÜCE'
Bakanlık 'takip ediyoruz'la özetlenebilecek bir açıklama yaptı. HSK'nin inceleme yaptığı açıklandı. Sizce gerçekten atılabilecek adımlar neler?

Bakanlığın bu açıklamayı yapması ikiyüzlüce bir tutum. Bakanlık tarafından Ensar Vakfı'nda ortaya çıkan cinsel istismarda “Bir kereden bir şey olmaz” denilerek gerçek yüzlerini ortaya çıkarmışlardı. Bugün Elmalı Davası'nın bu kadar yoğun tepki ile karşılaşması nedeniyle bakanlık inceleme başlattığını söylemiştir. Biz incelemeden önemli bir şey çıkmayacağını biliyoruz. Elmalı Davası hakkında inceleme başlatmak, ülkemizdeki şiddete maalesef engel değil. 

Çocukları istismardan korumamızın en etkili yolu nedir? Hukuki yollar istismara uğramış çocukları korumaya yetiyor mu?

Yasalarımız uygulanmalı, Türk Ceza Kanunumuz, Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve ilgili sözleşmelerimizde çocuklarımızı korumak için yeterince yol gösterilmekte, ceza yaptırımı uygulanmaktadır. Ancak ülkemizde çocuklarımızı korumayı amaçlayan bir sistem ve bakış açısı olmadığı için yasalarımızda uygulanmamaktadır. Bu nedenle Elmalı Davası gibi olaylar ile çok karşılaşmaktayız. 

Derneğiniz de istismar davalarıyla özel olarak ilgileniyor. Sizce yapılabilecekler neler?

Cinsel istismar davalarında mağdur küçüğün yalan söylemeye yol açabilecek davranış bozukluğu bulunmadığı sürece beyanlarına itibar edilebileceğini tıbben ve hukuken kabul etmek durumundayız. 

Ancak buradan çocukların beyanları kesinlikle doğru olarak alınmalı şeklinde yorum yapılmamalıdır. Yapılması gereken çocukların beyanları göz önünde bulundurularak, çocuk yararı gözetilerek soruşturma başlatılması, adli tıptan, psikiyatristten rapor aldırılması ve delillerin bu çerçevede araştırılmasıdır. Soruşturma süresince çocukların beyanlarının doğruluğu bu şekilde ortaya çıkacaktır.  

Duruşmalarda neler yaşanıyor? Hiç unutamadığınız, sizi çok etkileyen bir duruşma/dava anısını bizimle paylaşabilir misiniz?

Derneğimizin takip ettiği Ankara’da yaşanan bir olayda Bölge Adliye Mahkemesi mağdur küçüğün kızlık zararının yırtılmaması sebebiyle istismarcı babayı beraat ettirmişti. Öncelikle çocuğun vücudunda fiziksel bulguların bulunmaması istismarın olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle teşhiste en önemli belirleyici etkenin küçüğün ifadesi olduğu ön kabulü ile işe başlamalıyız. 

4'üncü yargı paketi şu an gündem de ve 'çocuğa cinsel istismar suçlarında kuvvetli delil aranacak' maddesi yer alıyor. Siz bu maddeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Yargı paketinde çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarında somut delil bulunması şartı getirilmeye çalışılmakta. Oysa ki istismar mağduru çocukların maalesef çok büyük bir kısmında fiziksel bulgular nadiren ortaya çıkmaktadır. Ya da istismarcı tarafından iz bırakılmayacak derecede eylemler gerçekleştirilmektedir. Bu nedenlerle çocuk istismarlarında çocukların beyanları esas alınarak, kuvvetli şüphenin varlığı yeterli görülmeli ve soruşturma bu şekilde yürütülmelidir. Küçük yaştaki çocukların böylesine ayrıntılı ifadelerle rızadışı cinsel birlikteliklerini anlatması olayları bizzat yaşamadığı sürece mümkün değildir. Defalarca yaşadığı istismarı anlatmasını beklemek çocuğa tekrar tekrar aynı süreci yaşatmak anlamına gelmektedir. Maalesef ki böyle olmuyor.