Kadını hor görüp aşağılayan görüşlerin kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanır. Birçok din yorumcuları, tıpkı bugün olduğu gibi, kadını, “acı¬ların kaynağı”, “günahın sembolü”, “şeytanın aracı” gibi göstermeye çalışmışlardı.

Ülkemizde de durum farksız değildi. Osmanlı döneminde kadın, ikinci sınıf insan durumundaydı. Kadını bu durumdan kurtarmanın yolu ise; devlet yapısını, eğitimi, hukuku, kadının statüsünü lâikleştirmek, kimsenin dinî inancına ve vicdan hürriyetine karışmadan din ile devleti, din ile hukuku ayırmak; aklın ve çağın gerektirdiği yola girmekten geçiyordu.

Cumhuriyet’in daha ilk yıllarıydı. Yıllardır süren savaşlar bitmiş artık sıra ülkenin kalkınmasına gelmişti. Atatürk, kalkınmanın eğitimle olabileceğini çok iyi biliyordu.

Kadınlarını eğitmiş toplumlar, nesilleri eğitmiş demekti” Çünkü nesilleri kadınlar yetiştiriyordu. Bu günün kız çocuğu yarının annesidir. Kadın okursa bilinçlenir, kadın okursa öğrenir, kadın okursa çocuklarını da eğitir. O yüzden kadın okumalıydı.

Kadının bilinçlenmesinden korkan gerici zihniyette olan kişiler eski günlerde olduğu gibi bugün de hala kadının okumasını, çalışmasını, topluma karışmasını engellemek için din, ahlak ve namus söylemleriyle kadına hakaret etmekte ve ikinci sınıf insan yerine koymaya çalışmaktadır. Yalnız unuttukları bir şey var. Artık kadın tekrar geriye dönmek istememektedir. Namus, din ve ahlak kimsenin tekelinde değildir. İsmini bile anmak istemediğim bazı kişiler televizyon kanallarından, gazete köşelerinden kadınlara hakaret etmeye, küçümsemeye devam etmektedir. O kişiler hep vardı ve hep olacaklar. Kendini bilmez bu kişilere en güzel cevap ise; Sabiha Gökçenler, Afife Jaleler, Afet İnanlar ve kız çocuklarının okuması için canını dişine takan Türkan Saylanalar olarak karşılarına çıkmışlardır.

Bugün bizler anne olarak, öğretmen olarak gelecek nesilleri yetiştiriyoruz. Bizlere bu anlamda çok büyük işler düşüyor. Özellikle cinsiyet eşitliğini sağlamadan bunu başarmamız mümkün değildir. Cinsiyet eşitliğini sağlamak içinde;

Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığın her yerde sona erdirilmesi, cinsiyet temelinde ayrımcılık yapılmaması.

Kamu alanları ve özel alanlarda, bütün kadınlara ve kız çocuklarına yönelik, kadın ticareti, cinsel ve her türlü istismarı da kapsayan şiddetin her türünün ortadan kaldırılması.

Çocuk evliliği, erken yaşta zorla evlendirilmenin karşısında durulması

Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar verme süreçlerine tam ve etkin bir biçimde katılımlarının sağlanması, her düzeyde lider olabilmeleri için eşit fırsatlar tanınmasının güvence altına alınması.

Cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına evrensel erişimin sağlanması gerekmektedir.

Bunun içinde “Hak verilmez alınır” sloganıyla susmadan ve korkmadan haksızlıkların karşında durarak mücadele edeceğiz.

Kadın isterse yapamayacağı hiçbir şey yoktur…