Marşın dokuzuncu kıtasına geldik. Yine birlikte okuyalım:

O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;

Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerret gibi yerden na’şım;

O zaman yükselerek Arş’a değer belki başım.

Bu kıtada da Türkçe kökenli olmayan sözcüklerin ağırlığı var. Bakalım çoğunluk hangi yanda? Öz Türkçe sözcükler mi, yoksa yad dillerden gelme sözcükler mi çoğunluğu oluşturuyor?

Öncelikle öz Türkçe sözcükleri sıralayalım:

O,

İle,

Bin,

Eder,

Varsa,

Taşım,

Boşanıp,

Kanlı,

Yaşım,

Fışkırır,

Gibi,

Yerden,

O,

Yükselerek,

Değer,

Başım.

Görüleceği üzere 16 sözcük öz Türkçe. Öbürleri yad dillerden gelme.

Şimdi Farsça sözcüklere bakalım:

Bu kıtada yalnızca iki sözcük Farsça, biri “her” sözcüğü, öbürü de belki sözünün sonundaki “ki” ekidir.

Arapça kökenli sözcükler ise şunlar:

Zaman, (İki kez geçiyor)

Vecd,

Secde,

Ceriha,

İlahi,

Ruh,

Mücerret,

Na’ş,

Arş,

Bel. (Sondaki birleşik – ki eki Farsçadır.)

Bu kıtada yer alan 16 öz Türkçe sözcüğe karşı 13 yad sözcük var. Başka bir deyimle yine de öz Türkçe sözcükler çoğunlukta.

Şimdiye değin öz Türkçenin azınlıkta kaldığı tek kıta sekizinci kıta. Onuncu kıtadaki durumu bir sonraki yazımızda ele alacağız.

Şimdi bu kıtadaki yad sözcüklerden Türkçe karşılığı olanları ele alıp onları verelim.

Ama önce şu yad sözcük olan kıta yerine öz Türkçe olarak dörtlük diyelim. Evet, kıtanın öz Türkçesi dörtlük sözcüğüdür. Elbette şiirlerde kullanılan kıta sözcüğünü kastediyorum. Başka alanlarda kullanılan kıta sözcükleri de var. Onların her biri için başka karşılıklar söz konusu.

“Belki” sözüyle ilgili olarak önceki bölümlerde çeşitli açıklamalar yapmıştık. Yinelemeyelim ve öbür sözcüklere geçelim.

“Her” sözcüğünün Türkçesi için Türk Dil Kurumunu Sözlüğünde bir karşılık yer almıyor. Ancak bu sözcüğü kullanmadan da Türkçede istenen amaca uygun söz söylemek, yazmak, konuşmak olanaklı...

Örnekler vermek gerekirse;

Her gecenin bir gündüzü vardır. / Bütün gecelerin gündüzü vardır.

Her zaman bu böyle olmaz. / Sürekli bu böyle olmaz.

Her kapıyı çalma. / Kimi kapıları çalma.

Bununla birlikte Türkçenin öbür kollarında “her” sözcüğüne karşılık olabilecek öz Türkçe bir sözcük olabilir. Bu olasılığı usumuzda tutarak öbür sözcüklere ilişkin değerlendirmelerimizi sürdürelim.

Zaman sözcüğünün Türkçe karşılığı için çağ sözcüğü kullanılabilir. Yine Türk Kağanlığı Yazıtlarında / Bengütaşlarda “zaman” anlamında “öd” sözcüğünün kullanıldığını da belirtelim.

Vecd sözcüğün Türkçesi coşku sözcüğüdür.

Secde sözcüğünün Türkçesi “yükünmek / yükünme / yükünç” sözcüğüdür. Bu sözcük eski Türkçe yazılı belgelerde “namaz” anlamında da kullanılıyor.

Ceriha sözcüğünün Türkçesi yara sözcüğüdür.

İlahî sözcüğüne ilişkin önceki bölümlerin birinde açıklama yapmıştık.

Ruh sözcüğü için de açıklama yapmıştık; tin demiştik.

Mücerret sözcüğünün Türkçesi soyut sözcüğüdür.

Na’ş / naaş sözcüğünün Türkçesi “ölü gövdesi” sözüdür.

Arş sözcüğünün Türkçesi “en yüksek gök” sözüdür.

İstiklal Marşı’mıza ilişkin sözcük çözümlemesini sürdüreceğiz. Son bir kıta / dörtlük kaldı. Ancak bildiğiniz gibi son dörtlük aslında dörtlük değil. Beş dizeden oluşuyor. O nedenle beşlik desek daha doğru olacak.

Yazı dizimizin sonunda İstiklal Marşı’mıza ilişkin genel bir değerlendirme daha yapacağız. Bu genel değerlendirme daha çok marşa ilişkin eleştirel yaklaşımları kapsayacak.

Dilimiz kimliğimizdir; dilimize iye çıkalım.

Türkçe yoksa Türklük de yoktur.