Diyanet altı yıl önce, evlilik niyeti taşıyan çiftlerin haddini aşmamak koşuluyla birbirlerini daha iyi tanımaları için belli sınırlamalarla fikir verecek ölçüde ‘mahrem’ yerlere bakmalarına ‘olur’ demiş…

Müze ziyareti gibi; dokunmak yasak, sadece bakılacak…

Stratejik bir de açıklama var;

“Bu iş, yakınlarında üçüncü kişilerin bulunduğu ortamlarda yapılmalıdır.”

“Fotoğraf çekmek yasak” diyen müze bekçisi gibi, dingil-bıngıl arasında tehlikeli yakınlaşma olduğu takdirde üçüncü kişi devreye girecek zaar ve “Elini sürme” diye uyaracak.

Üçüncü kişi;

Adam ya da kadın işin neresinden tutacak… Bir hakem gibi mi davranacak, öğretmenlik mi yapacak:

“Bak kızım… Buna derler dingil; tanı bunu tanı da büyü…”

“Bak oğlum… Buna derler bıngıl, tanı bunu tanı da büyüt…”

Bu gibi durumlarda oğlanın salağa yatmayacağının garantisini kim verebilir; “Gözlerim de zaten bozuktu, biraz daha yakından bakayım” demeyeceğinin…

Büyük ihtimalle üçüncü kişi kör ve sağır üstüne üstlük köhne bir akrabadan seçilir. Yoksa, odaya mahreme bakan olarak girenle takan olarak çıkan değişebilir, işte sakıncalı etap da burası olur…

Hadi her şey Diyanet’in çizdiği çerçevede geçti, “Sonradan görmüş” dedirtmektense görmemiş dingil-bıngıl meraklıları bekçinin huzurunda ağzı sulanarak ve de dudağı uçuklayarak odadan çıktı diyelim… Oğlan baktı gördü, “Ulan niye ‘he’ deyim, kızlar farklı güzellikteyse belki bıngılı daha farklı olan vardır” deyip vazgeçerse… Ve de kızın babası “Kızın bıngılına bakarken iyiydi” deyip silahı çekerse…

Diyanet’in işleri işte; dingil bıngıl…

Al, geçenlerde Yezidler yine İslamiyet adına sahneye çıkıp Alevilere ait evleri işaretlediler. Diyanet’in işi yok mu… Yani tam da burda; “İslamiyet kardeşlik dinidir, hepimiz kardeşiz…” gibi dingil-bıngıl vaaz dışında işi yok mu…

Camilere okunması için adam gibi vaaz-fetva artık neyse adı, gönderemez mi;

“Ey Müslümanlar, Alevi yurttaşların evlerini işaretleyen Yezidler bizden değildir… Türkiye artık 80 öncesinin Türkiye’si değil ve çok daha hassas, bu memleketi daha önce yaşanan Maraş, Çorum olayına benzer bir kıvılcım ile iç savaşa sürüklemek isteyen şerefsizler bizden değildir… Alevilerin evlerini işaretleyen yaratıklar hem insan değil hem de bizden değildir…” demek çok mu zor…

Dingil-bıngıl gibi inancın magazin yönüne dair kitaplar yayınlayan Diyanet için, memleketin asıl bekası olan bir konuda kitap hazırlayıp dağıtmak zor mu geliyor…

Yoksa memlekette insanların birbirine düşmesinden daha mı önemli Diyanet’te dingil-bıngıl… Diyanet büyük bir olasılıkla “İslamiyet’te ayrı gayrı yoktur” deyip kestirip atacak. Yani Alevi evlerini işaretleyenlerle Müslümanlığı aynı cümlede bir araya getirmemeye özen gösterecek. İyi hadi meseleye inanç çerçevesinden bakmayalım da dingil-bıngıl uğraşanları üzmeyelim. Her adımı siyaset arenasında yorumlanan Diyanet’e bir ipucu verelim ev işaretleyen zebanilere dair, belki fetvada kullanır:

İşte bunlar faşisttir!