27 Mayıs 1960’ta Türk Silahlı Kuvvetleri kansız bir darbe yaparak Demokrat Parti (DP) iktidarını devirdi. Ülke yönetimini askerlerden oluşan Milli Birlik Komitesi (MBK) aldı. Yassıada’da kurulan mahkemede yargılanan DP’lilerin önde gelenleri idam cezalarına çarptırıldı. İdam cezası alan 15 kişiden dönemin başbakanı Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu asıldılar.
O dönemdeki CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, siyasetçilerin idam edilmelerini önlemek için yoğun bir çaba gösterdi. Hatta MBK Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel’e kapsamlı bir mektup yazdı. Bu mektubunda siyasetçilerin idam edilmelerinin milli birliğe, orduya, ülkenin uluslararası saygınlığına onarılmaz zararlar vereceğini vurguladı.
Ksaltarak aşağıda verdiğimiz mektup İsmet Paşa’nın idamları önlemek için ne kadar samimi biçimde çalıştığını göstermeye yetiyor. Gel gör ki kendi içinde kavgaya tutuşmuş olan MBK, ordu baskısından da çekinerek bu uyarıları dikkate almadı ve üç siyasetçi asıldı.
İşte bu yanlışı önlemeye çalışan rahmetli İsmet Paşa’nın mektubundan bazı bölümler:
Orgeneral Cemal Gürsel
Sayın Silahlı Kuvvetler Başkomutanı ve Milli Birlik Komitesi Başkanı
Yassıada kararları tebliğ ve ilan edilmek üzeredir. Kararlar arasında ölüm cezaları bulunursa bunların infazı Anayasa’ya göre Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) tasdikine bağlı olacaktır. (…) MBK üyeleri, ölüm cezalarının infazı için son söz sahibi olmak salahiyetiyle teçhiz edilmişlerdir (yükümlüdürler). (…)
Sayın Orgeneralim,
Memleketin bugünkü halinde ne kadar az sayıda olursa olsun, ölüm kararlarının tasdik ve infazı yüksek milli menfaatlere son derece aykırıdır. (…)geçmiş bir iktidar erkanının siyasi suçlarından dolayı idam edilmeleri, siyasi idamların bünyesinde zaten mevcut olan hak tereddüdünü azami ölçüde artırmış olacaktır. Suçluların en ziyade kahrını çekmiş vatandaşlar bile bu infazı aşırı bulacak ve müteessir olacaklardır.
(…) artık eskimiş siyasi suçlardan dolayı idam cezası tatbik etmek, siyasi partiler arasında ve memlekette manen huzur teessüsünü(kurulmasını) imkansız kılacaktır. Bunlar yalnız seçim esnasında değil, seçimden sonra da ruhlardaki daimi bir yarayı işletmekten geri kalmayacaklardır. Ceza tatbikinin bünyesinde taşıdığı ibret ve tenbih hassaları şimdi infaz yapılmamasında daha ziyade mevcuttur. Memleket huzurunun ve vatandaş münasebetlerinin iyi yola gitmesi için ümitlerin bağlanabileceği tek çare bundan ibarettir.
(…) Eğer varit ise Ordu adına MBK’nın idam kararının tasdikine icbar edilmesi(zorlanması) haksız ve kanunsuzdur. (…)Ordu tesiriyle bir infaz muamelesi, millette, orduya karşı deva bulmaz bir kırgınlık yaratacaktır. Milletle ordu arasına girecek böyle bir hatıranın tepkisini düşünmek insana dehşet veriyor. Hülasa, infaz kararında Ordu’nun tesiri MBK’ca yerine getirmek, akla gelebilecek mahzurların en büyüğünü taşır ve tarih önünde karar verenlere de verdirenlere de hesapsız vebal yükler. (…) MBK’nın, memleketin selameti bakımından duyduğum endişelerin üzerinde duracağını ümit ediyorum.
(…) Siyasi suçlardan dolayı ölüm cezası, bugün yeryüzünde hemen hiçbir medeni ülkede kalmamış gibidir. (…)MBK üyelerinin ellerindeki aziz emaneti vahim bir itibar buhranına maruz bırakmayacaklarını hulus (içtenlikle) ile ümit ediyorum.
Sayın Orgeneral,
İnfaz meselesinde düşüncelerimi şimdiye kadar muhtelif vesilelerle size ve temas edebildiğim MBK üyelerine tam bir açıklık ve kesinlikle söylemekte kusur etmedim. Şimdi resmi vazife olarak son kararı vereceğiniz anda MBK’ya bu konudaki düşüncelerimin resmen bildirilmesini sizden niyaz ediyorum. (…)
İsmet İnönü; 13 Eylül 1961.
(Kaynak: Bilinmeyen Yönleriyle Cumhuriyet Tarihi, Hazırlayan: Alpay Kabacalı, Denizbank Yayınları, Sayfa 222)
CAHİL VE İFTİRACILAR
Görüldüğü üzere CHP Lideri İsmet Paşa, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesine şiddetle karşıdır. İdamı engellemek için elinden geleni yapmıştır. Ama o sıralarda ordu içinde durmadan yeni yeni darbeci klikler (cuntalar) ortaya çıkıyordu. MBK bölünmüş, On Dörtler diye bilinen isimler 13 Kasım 1960’ta etkisizleştirmişlerdi. Nisan 1961’de Silahlı Kuvvetler Birliği adıyla yeni bir cunta oluşmuştu. Bunların baskısıyla MBK, en azından üç DP’linin idam edilmesine onay vermişti. Ve geri kalan 12 kişinin idam edilmesi de bu yolla önlenebilmişti.
Dönemi yaşayanların anlattıkları gösteriyor ki İsmet Paşa’nın baskısıyla olacak, MBK Başkanı Orgeneral Gürsel, Menderes’in idamını önlemek için Yassıada’yı aramış ama sözünü oradaki cunta üyelerine dinletememişti.(Aynı kaynak, s. 226)
AKP yöneticilerinin her fırsatta bu idamlar yüzünden CHP’yi ve İsmet İnönü’yü suçlamaları tam bir iftiradır. Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’ye iftira atan Süleyman Soylu gibilerin ne kadar cahil olduğunu da bu belge bir kez daha göstermektedir.