İran-İsrail savaşı bağlamında Türkiye, Azerbaycan ve İran’daki Türklerin durumu

Merhaba sevgili okuyucularım,

Ortadoğu'nun Kalbinde Bir Kırılma – Türkiye, Azerbaycan ve İran’daki Türkler Bu Savaşta Nerede Duruyor

2025 yılı, Ortadoğu tarihine yeni bir çatlağın açıldığı yıl olarak yazılacak. İran ile İsrail arasında açık bir savaşa dönüşen gerilim, yalnızca bu iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi kasıp kavuruyor. Bu çatışmanın ortasında ise Türkiye, Azerbaycan ve İran’daki milyonlarca Türk, hem coğrafi hem de etnik yakınlık nedeniyle doğrudan etkileniyor. Bu yazıda, bölgesel sarsıntının üç farklı cephede nasıl hissedildiğine ışık tutmak istiyorum.

***

TÜRKİYE: STRATEJİK SAKİNLİK Mİ, ZORUNLU DENGE POLİTIKASI MI?

Ankara için bu savaş, klasik "denge siyaseti"nin ötesinde bir sınav niteliğinde. Bir yanda NATO üyeliği, Batı ile ilişkiler; diğer yanda komşusu İran ile yüzlerce kilometrelik sınır ve enerji ticareti. İsrail ile de son yıllarda normalleşme süreci yaşanırken, Gazze bağlamındaki hassasiyet Türk kamuoyunu İsrail karşıtı bir pozisyona daha da yaklaştırdı.

Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri’nden yapılan açıklamalar, taraf tutmaktan kaçınan, çatışmayı bölgesel istikrarsızlık olarak tanımlayan temkinli bir dili benimsiyor. Ancak bu "sakin" tavır, Türkiye'nin güvenlik öncelikleri açısından oldukça kırılgan. Çünkü sınırlarının hemen ötesinde topyekûn bir savaş çıkarsa, bu savaşın sıçrayacağı ilk yerlerden biri Türkiye olabilir.

İran'ın olası bir çöküşü ya da zayıflaması, Irak ve Suriye'deki milis grupların kontrolsüz hale gelmesi ve göç dalgaları riskini de beraberinde getiriyor. Türkiye'nin askeri ve diplomatik reflekslerini bu süreçte çok daha hızlı devreye sokması gerekebilir.

***

AZERBAYCAN: SESSİZLİK BİR SEÇİM MİDİR?

Azerbaycan ise savaşın gölgesinde dikkat çekici bir sessizlik içinde. İran’la komşu, İsrail’le stratejik müttefik olan Bakü yönetimi, bu denklemde her adımını dikkatle atıyor. İsrail ile istihbarat ve savunma alanındaki yakın ilişkiler, İran’ın daima rahatsızlık duyduğu bir durumdu. Bugün, Tahran yönetimi bu rahatsızlığı artık diplomatik değil, askeri alanlarda dile getirme eğiliminde.

Azerbaycan’ın İsrail’e verdiği teknik ve lojistik destek iddiaları İran basınında yüksek sesle dile getiriliyor. Bu nedenle Bakü yönetimi, doğrudan bir taraf olmadan pozisyonunu korumaya çalışıyor. Ancak eğer İran cepheyi Azerbaycan sınırına da genişletirse, bu durumda Karabağ’dan çıkıp Hazar’a kadar uzanan yeni bir cephe hattı kaçınılmaz hale gelebilir.

Azerbaycan’ın bu savaşta en büyük riski, İran’daki Azerbaycan Türklerinin yaşadığı bölgelerin potansiyel olarak çatışma sahasına dönüşmesi.

***

İRAN’DAKİ TÜRKLER: İKİ ATEŞ ARASINDA

İran’ın kuzeybatısı, yani Güney Azerbaycan olarak bilinen bölgeler, bugün savaş psikolojisini en derinden yaşayan yerlerin başında geliyor. Tahran yönetimi, bu bölgelerdeki Türk nüfusunu öteden beri potansiyel “beşinci kol faaliyeti” olarak görürken, şimdi bu algı daha da derinleşmiş durumda. Bir yandan savaşın yıkıcı etkileri, diğer yandan devletin baskıcı refleksleri bu bölgelerde halkı iki yönlü bir sıkışmışlığa sürüklüyor.

İran’daki Türkler, bu savaşı kendi kaderleri açısından da bir dönüm noktası olarak görüyor olabilir. Eğer İran zayıflarsa, Güney Azerbaycan’da etnik haklar, dil özgürlüğü ve kültürel özerklik talepleri yeniden ivme kazanabilir. Ancak bunun bedeli ağır olabilir: İran rejimi iç istikrarını kaybetmeye başladığında en önce ve en sert müdahaleyi kendi içindeki Türk bölgelerine yapması muhtemel.

***

SONUÇ: SESSİZ FIRTINA

Ortadoğu'da savaşlar yalnızca silahlarla değil, diplomasi, kültürel gerilimler ve etnik fay hatlarıyla da yürür. Türkiye, Azerbaycan ve İran’daki Türkler, bu büyük savaşın yalnızca çevresinde değil, merkezindedir. Bu nedenle savaşın seyri kadar, bu ülkelerin iç dengeleri ve halklarının psikolojisi de dikkatle izlenmelidir.

Görünen o ki, bu coğrafyada barış bir lüks, savaş ise her an kapıda bekleyen bir gerçeklik olmaya devam ediyor.

***

İran içindeki genç kuşak da bu durumdan kısmen memnun İran'ın içindeki bu zayıflığı gördüklerini Ve böyle bir şeyi beklediklerini söylüyorlar belki İran için bir kırılma olur diye Onlar da hürriyetine kavuşabilmeleri için bir beklenti içinde bugün İran'da internet bile çalışmıyor bilinçli olarak sanırım ve insanlar engelleniyor Ayrıca bu konuda başka bir şey daha söylemek lazım Türkiye televizyonlarında bulunan bazı İran sempatizanları, yorumcular akademisyenler onlar da enteresan bir şekilde hiç Türkiye'nin konumunu düşünmeden ne güney Azerbaycan'ın nede İran'ın elinde olduğunu düşünmeden İran'da bulunan Türklerin Çok mu mutlu olduğunu düşünmeden Düşmanımın düşmanı dostumdur düşüncesiyle orada bulummuş olmaktan veya İran'la çalışmaları olduğu için akademik ya da eğitimsel olarak bu nedenle devamlı o tarafa yönelik bir pohpohlama ve sevgi gösterisi bir beklenti içinde olmaları da çok enteresan ve samimiyetten uzak

Bu olaylarda Çin ve Rusyanın tutumununda önemi çok yüksek bu ülkelerin attıkları ve atacakları adımlardan ciddi bir denge unsurudur  

Antiparantez komşumuzun nükleer bomba yapması bizim için Türkiye olarak çokta güvenli değil

Not: Bu yazı, mevcut gelişmelere göre analiz amacıyla hazırlanmış olup, tüm tarafların resmi pozisyonlarının zamanla değişebileceği unutulmamalıdır.

Sevgili okurlarım, bir sonraki yazıya kadar sağlıkla kalın.

Yurtta sulh cihanda sulh

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }