Memleketin, hatta alemin fetva ustası Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş çıkıp sosyal medya ile gençlik arasındaki ilintiye aklınca bağ kurarken “Gence adeta kul olduğunu unutturan bir etkileşim var" diyebiliyor. Diyor çünkü kendisinin asırlarca EYT'ye taķılmadan bugüne kadar ulaşabilmişler arasında karşılığı var.

Adam sıkılmasa "Klavye bizde niye Arapça değil" diyecek. Erbaş'ın anlayamadığı, gençler bu etkileşimi 'kul' değil 'insan' olarak kullanıyor, haberi yok fakirin...

Gençler ne yaptığını biliyor. Işık nerede bekliyor, takip ediyor. Gelişmeleri değerlendiriyor. Bunun için zaten kulluk gerekmiyor. Teknolojiye saygı ve teşekkür çerçevesinde hareket yeterli. Ancak adamlar hala bir yandan Allah korkusu, diğer yandan cehennemden çıkacak cızbız et kokusuyla dolu gaipten hikayelerle 21. yüzyılı 15 asır öncesine taşımakta ısrarcı...

Cızbız demişken;
4 kişilik sıradan bir aile hadi olmaz da ayda bi kez dışarda cızbıza gitse, baba yanlışlıkla bi de 35'lik açsa nerden bakarsan bak 600 kaat... Bunu İBB'ye ait sosyal bi tesiste yapsa; en fazla 250 TL...

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na te o zamanlar sormuşlardı 'Tesislerde alkol olacak mı?' diye... Teşbihte hata olmasın da o günkü yanıt bugün Diyanet İşleri Başkanını keyften boğuyordur zaar... Ne demişti Imamoğlu; "Halk mevcut durumdan memnun. Böyle bir şey olmayacak." Mevcut durumdan memnun olan halk kesimi, kendisi İBB Başkanı seçilene kadar tesislere alkol sokmayanları seçenlerdi. Kaç yıl oldu; CHP'li bi başkan gelsin diye oy verenlere, başka partiye gönül vermiş ama İBB tesislerinde ucuz yollu çakır keyf olmak isteyenlere sordu mu acaba "Memnun musunuz?" diye... Bırak "İBB tesislerinde 2 ayyaş kafa çekiyo" desinler.

Uzatmayalım;
Dedik ya, memnuniyet açıkça AKP'lilerden, oylar başta CHP'liler olmak üzere İmamoğlu'nu tercih edenlerden. Alkole 'Zinhar haram' diyenlerin memnuniyetleri İstanbul'da AKP'den CHP'ye uzanan seriye bağlanmışken ara sıra bi 35'lik ile ucuz yollu çakır keyfi olmak isteyenleri memnun etmeyi de denese...

Öyle ya, bugün İstanbul'da 16 milyonun başkanı olmak, halk memnuniyetini Kabil'de ankete bağlamak gibi tek taraflı sonuçlandırmaktan uzak, elden geldiğince bir fazla yüz güldürmeyi gerektirmez mi... Başka bir deyişle; tuşlara hala o basacaksa klarnetin bunda ne işi var. Ya da;

Oylar burdan, kurallar Erbaş gibilerden...

E, ayda bi cep rahatlığıyla paşalar gibi kurulsa sofraya kötü mü olur 'yeni memnun'lar...

Ya da sonsuza değin mi gülecek;
İmamoğlu'nun 'memnun' halkı...