Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Türkiye'de estirilen yalancı baharlar, Türkiye'de ekonomi iyiymiş gibi gösterilen durumlar, aslında 20 yıldan beri bizim satılan zenginliklerimizdi. Bakın, şimdi Körfez turunu yaptı Sayın Cumhurbaşkanı. Arap ülkelerini geziyor, pazarlama yapıyor. ‘Neyi satabilirim, nasıl 10 yıl daha bu ülkede yalandan bir zenginlik varmış gibi gösterebilirim’ diye bir çalışma içinde. Bunun sonunda olacak şeyi söyleyeyim. Bunların faturasını sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız ödeyecekler. Bunların bir gün ödemesi gelecek. Bu borçları verenler, bu paraları verenler, size gelip ‘Parayı ver’ diyecek”  dedi.

Baş'ın açıklamaları şu şekilde;

Geziyoruz ve şunu görüyoruz; aslında bütün bu savaşların temelinde, şu güzel, verimli dünyanın merkezi olan Anadolu topraklarını pay etme mücadelesi yatıyor. Belli güçler, bu Anadolu topraklarını işgal etmek, buraları kendine yurt etmek için 300 yıldan fazla zamandır plan içerisinde. Peki bu plan, yıl oldu 2023, bitti mi? Bitmez. Her zaman bu topraklar, dünyanın en verimli toprakları, dünyanın en güzel toprakları, medeniyetin başlangıç noktası, tarımın başlangıç noktası, insanlığın başlangıç noktası. Her şeyin başladığı yer burası. Dolayısıyla bütün insanoğlu burada bir şey edinmek istiyor.

Siz, şimdi Araplar buraya kâr etmek için mi geliyor zannediyorsunuz. Toprak alıyorlar bütün Karadeniz'de, bütün Ege'de, bütün Akdeniz'de… Buralarda yerler alıyorlar, yurt edinmeye çalışıyorlar. Ne yapıyorlar? ‘3 koyup 5 alacağız’ mı diyorlar? Hayır. Bu topraklar onlarda yok. Avrupalı, Rus geliyor Akdeniz'e… Antalya'daydık geçen hafta. Antalya'ya bir bakıyorsun, her yer Rus olmuş. Eskiden bu Ruslar tatile geliyordu, şimdi yerli olmuş. Niye geliyorlar, keyfine mi geliyorlar? Böyle bir coğrafya yok, böyle bir toprak yok ve bunu günün sonunda bunlar sahiplenmek istiyor. Bu projeler, bu kavgalar bitmedi arkadaşlar, bunlar devam ediyor. Bunların farklı versiyonları hâlâ senaryo işletiliyor ve sahnede oynanıyor. Bunun karşısında kim duruyor? Bunun karşısında siz duruyorsunuz.
 

Türkiye’nin bağımsızlığını, ekonomik bağımsızlığını, siyasi bağımsızlığını, eğitimdeki bağımsızlığını, hukuki bağımsızlığını, tam bağımsızlığını sizden başka savunan başka bir siyasi parti var mı? Yok. Bütün partiler ‘Dünyaya entegre olalım’ diyor, biz de ‘Dünya ile iletişim halinde olacağız’ diyoruz. Elbette ki çağdaş olacağız, elbette ki medeniyet seviyesinin üzerine çıkacağız. Bunlar bizim hedeflerimiz ama ben bunu yaparken kendi adliyemi, kendi hukukumu, kendi sosyal algımı, kendi eğitim müfredatımı, kendi ekonomimi birilerinin emrine vermeyi kabul eder miyim? Etmem.

Türkiye'de siyasetçilerin benimsediği bütün fikirler, bu ülkenin kurucu iradesi Atatürk'ün savaştığı fikirlerdir. Bu dediğimi sakın unutmayın, yabana atmayın. Bu ülkede siyasetçilerin benimsediği fikirler, Atatürk'ün mücadele ettiği fikirler ve o siyasiler bugün, ‘Atatürk'ün kurduğu bu ülkeyi biz yöneteceğiz, biz bu ülkeyi Atatürk ülkesi yapacağız’ diye size iddiada bulunuyorlar. Tamamı yalan söylüyor, tamamı sizi kandırmak istiyor. Bu oyuna gelmeyen, buna kanmayan, bununla mücadele eden tek yapı sizsiniz.

Türkiye'de estirilen yalancı baharlar, Türkiye'de ekonomi iyiymiş gibi gösterilen durumlar, aslında 20 yıldan beri bizim satılan zenginliklerimizdi. Bakın, şimdi Körfez turunu yaptı Sayın Cumhurbaşkanı. Arap ülkelerini geziyor, pazarlama yapıyor. ‘Neyi satabilirim, nasıl 10 yıl daha bu ülkede yalandan bir zenginlik varmış gibi gösterebilirim’ diye bir çalışma içinde. Bunun sonunda olacak şeyi söyleyeyim. Bunların faturasını sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız ödeyecekler. Bunların bir gün ödemesi gelecek. Bu borçları verenler, bu paraları verenler, size gelip ‘Parayı ver’ diyecek.
 

Bakın, Osmanlı işgal edildi, Osmanlı'nın toprakları pay edildi. Çok anlatıyorum, tekrar edeyim. Neden işgal edildi? Osmanlı, savaş kaybettiği için işgal edilmedi. Osmanlı, borçlarını ödeyemediği için işgal edildi. Topraklarını, borçlarını ödeyemediği için pay ettiler. Başka hiçbir ülkeye yapılmayan muamele bizim dedelerimize yapıldı, sebebi bizim sınırsız borçlanmalarımızdı ve borcumuzu ödeyemeyişimizdi. Bugün aynısını yaşıyorsunuz.
 

Evdeki adam, müflis tüccar. Kumara bulaşmış evin babası, gidiyor kumarda kaybediyor, geliyor evdeki tabloyu satıyor, buzdolabını satıyor, çamaşır makinesini satıyor. Evde satacak bir şey kalmayınca ne yapacak? Şerefimiz, namusumuz, haysiyetimiz için bugünden buna ‘dur’ demek bizim vatan borcumuzdur, bunu da gerçekleştireceğiz. Çalışacağız, bütün Türkiye'ye anlatacağız ve bu işin sonunda kazanacağız diyorum."