Bak şimdi…

Koronavirüs denen belanın yol açtığı salgın dünyayı alt üst etti. Bunu hep yazıyor konuşuyoruz. İnsanlığı alt üst etmeyi ölümlerle başarırken, dünyayı alt üst etmeyi de ekonomilere vurduğu darbeyle beceriyor. Dünyanın en büyük ekonomisinde sanayi üretimi durdu. Amerika Birleşik Devletlerinde… Diğerlerinde durum çok farklı değil. İngiltere, Fransa, İtalya, Avrupa Birliğinin bu alanda lokomotifi olan Almanya ve diğerleri de şalterleri indirdi.

Bizim durum da aynı.

Üretim yok. Ekmeği maskeyi üretimden sayarsan başka tabi… Ama üretim yok, üretici yok. Bantlar durmuş, günlük hamallık yapabilmek için amele pazarlarında iş bekleyenler önlemler gereği evlerine hapsolmuş, kısacası insanlar nefes alıp verse de hayat durmuş. Süreci arabesk moduna sokmadan kısaca dünya durmuş diyelim. Amerika’dan Japonya’ya kadar.

Kronavirüsün ortaya çıktığı Çin’de ise üretim sürüyor.

Salgınla birlikte vaka ve ölüm sayısıyla dünyanın dikkatini üzerine çeken Çin, koronavirüsten tam olarak kurtulmuş olmasa bile günlük yaşamı bir süreliğine cehenneme çeviren olumsuz etkilerinden sıyrılmış görünüyor. Bu da Amerika Birleşik Devletleri yönetimini çıldırtıyor. Çin’de çarklar tıkır tıkır dönerken, Amerika’da tehlike çanları susmuyor. İşsizlere eklenenlerin sayısı öyle onar yüzer değil, yüzbinlerle ifade ediliyor. Çökmez ama, büyük ihtimalle çok kolay onaramayacağı bir yara alır, alacağı da belli. Çin, hem de virüsün doğum yeri olarak bugünlük 82 bin salgın vakasında 3 bin 500’e yakın vatandaşını kaybederken, ABD; 560 bin vakada 23 binden fazla insana veda etti. Bu da Amerikalı yöneticileri çıldırtmaya yetti.

Amerika’nın bu durumun faturasını bi yerlere keseceği de kesinleşmiş görünüyor.

Bunun için belki salgının durulmasını da beklemeyecek çünkü, her geçen gün ekonomi zayıflarken insanlardaki maneviyat da çöküyor. Bir de ordu içinde huzursuzluk başlarsa ki mini bir örneği Theodore Roosevelt uçak gemisinin görevden alınan kaptanı Brett Crozier ile yaşandı; dünyayı titreten ülke kendi eyaletlerinde bile sözünü geçiremez hale gelir.

Amerika’nın salgının ülkesinde açtığı yaraların hesabını soracağı bir varsayım değil, Dışişleri Bakanları Mike Pompeo’nun kendi sözleri… Pompeo, salgının açtığı tahribatın boyutundan Çinİi sorumlu tuttu.

ABD’li Bakan salgına neden olan koronavirüs hakkında Çin’i zamanında bilgi vermemekle suçlarken,  

“Günü gelince hesabını soracağız” dedi.

Bunun Türkçesi:

Salgının yayılması Çin’in hatasıdır ve cezasını çekecektir.

Pompeo, bugün için ekonomiyi canlandırmanın önemine dikkat çekerken, salgın konusunda sorumluları suçlama ve hesap sorma zamanının geleceğinden emin olduğunu da söyledi.

Şimdi soru:

Günden güne zayıflayan bir Amerika mı hesap sorabilir Çin gibi neredeyse her alanda aynı güce sahip bir ülkeden, gücünün zirvesinde olan bir Amerika mı…

Ayrıca hesap, bildiğimiz Amerikan usulü mü sorulur.

Yani savaş açarak mı…

Dünya büyük bir sıkıntı cenderesinde kıvranırken kafaları bulandırmanın alemi var mı…

Salgının zora soktuğu ve Kasım’da yapılacak seçimlere zayıflayarak gireceği belli olan başkana ‘Hey dostum’ demek geliyor içimden… Hem de haykırarak;

Salgın mı, savaş mı, seçim mi!..

Hey dostum Trump, Amerika’nın derdi ne!