“Nihayet bugün gazımızı çıkardık, dünden beri karnımız ağrıyordu, huysuzduk ama bugün rahatız.” 
“Babamız geç geldiği için uykusuzuz, babamız gelmeden uyumak istemiyoruz”
“Haftaya sınavlarımız başlıyor. Çok çalışmamız lazım”
“Öğretmenimiz çok ödev veriyor, yoruluyoruz”
“Eşofman giymekten çok hoşlanmıyoruz, elbiseleri tercih ediyoruz”

Bu cümleleri kim kuruyor? Yeni nesil anneler. 

Çocuğuyla kendini tek bir insan gibi gören anneler. Son zamanda iyice yaygınlaşan dinlerken bile rahatsız edici bir durum bu. Bebeğin gazını kendi gazı gibi gören, bebek gazını çıkarınca kendi de rahatlayan anne. Çocuğunun babasından kendi babası gibi bahseden anne. Sınav ne annenin ne babanın sınavıyken; lüzumsuz sorumlulukla sınav kendisininmiş gibi sahiplenen anne. Öğretmen annenin öğretmeni, eşofman giymek istemeyen anne, çok çalışması gereken anne.

Neden yapıyor anneler bunu? Anlamlandırmak gerçekten güç. 

Bu annelerin ortak diğer özellikleri çocukların yerine karar vermeleri, onların  adına cevap vermeleri ve hayatlarını yönlendirmeleri.
Çocuğa “sabahları kahvaltı yapıyor musun?” diye sorarsınız; hemen anneden “ yapıyoruz tabi, yumurtamızı yiyoruz her gün sütümüzü mutlaka içiyoruz” yanıtını alırsınız. 
“ Ödevlerini bitirdin mi?” dersiniz; yine anne “bitirdik ama açık söyleyeyim bu sefer çok zorlandık” diye cevaplar bir de serzenişte bulunur. Zorlanıyoruz öğretmenim az ödev ver. Öğretmen annenin öğretmeni bu arada onu da benimsemiş, sanırım belirtmeme gerek yok.

Sen çok özelsin, pek de güzelsin, sen iyi ki varsın canımız annelerimiz neden böyle yaparlar?

Kendine söz hakkı verilmemiş, kendi hayatı üzerine söz söylememiş anne bu şekilde davranır. Nettir. Darılmaca, gücenmece yok sevgili anneler.

Hep doktor olmayı istemiş ama olamamış anne, varını yoğunu serer çocuğun önüne. “Tıp fakültesi istiyoruz, bakalım artık kısmet”, der.Dışından böyle der ama içinden çoktan tıp fakültelerinin puanlarını ezberlemiştir, kaç matematik sorusu yapacağını hesaplamıştır. Gidilecek fakültenin lokasyonu belirlenmiştir. Bir süre sonra ya  o şehre taşınılacaktır ya da civardaki yurtlar, evler; yani aklınıza gelecek her türlü düzenleme yapılmıştır. Tıp Fakültesi istiyoruz eee kolay değil sonuçta. Sonra zorla hasta muayene eden bir doktor olarak karşımıza çıkacaktır çocuğu.

Çocuğa sorsan tiyatrocu olmak istiyor, hayali o. Nitekim soruyoruz da anneden yanıt gecikmiyor “inşaat mühendisliği düşünüyoruz”. Tabi ki inşaat mühendisi oluyor çocuk, başka şansı yok. Sonrasında o istenmeden okunan fakülteden mezun olan mühendislerin evinde oturuyoruz. Fakat maalesef anne her şeye karar verirken o kadar ileri görüşlülüğe sahip olamıyor. Siz de kusura bakmayın, hepsine nasıl yetişsin.

Çocuk daha anasınıfına gidiyor. Anne diyor ki “üniversiteyi yurtdışında düşünüyoruz”. Bir sakin, otur şimdi derin nefes al, sakinleş. Ya hu çocuk daha 4 yaşında ne üniversitesi; bırak salıncakta sallansın, en sevdiği yiyecek kek olsun, bir okuma yazma öğrensin. 

Çocuklarınıza ve kendinize ne büyük kötülük yaptığınızın farkında değilsiniz.

Bu anneler çocukların özgürleşmesinden korkuyorlar. Çünkü çocuk kendi kendine karar vermeye başladığında artık bir yetişkine ihtiyaç duymayacak. Ne yapacak anne? Başka bir uğraşı da yok.  Bak gördün mü ? Kendi hayatından vazgeçmişsin, annelikten başka yapabileceğin bir şey yok mu senin ayağının altında cennet olan anne. 

Her çocuk kendi ilgi, yetenek ve karakteriyle doğar. Her birey kendi hayallerinin peşinde koşmak ister. Gerçekleştiremediğimiz hayalleri çocuklarımızın gerçekleştirmesini istersek; onların hayatlarından  rol çalmış olmaz mıyız? Çok biliyorsun deme. Yarın öbür gün damadın kızın adına kararlar verse, laf edeceksin ama. E sen kızının hayal kurmasına, karar almasına, kendini yönlendirmesine izin vermiyorsun ki. Çocukluğunda açtığın yarayı kimse kapatmaz. Çocuğunda zaten nasıl kapatacağını bilmiyor. Sonra ne olacak? Çocuğunda kendi çocuğu hakkında kararlar verecek. “Ben şarkıcı olmak istiyordum, garson oldum. Yavrucağım şarkıcı olsun” diyecek. Çocuğun müzik kulağı yok, olsun, varını yoğunu koyacak albüm yapacak. Olan bize olacak yine. Bet sesli nağmeler dinleyeceğiz. 

Çocuğa sadece yardımcı olsak hayatında. Okul başarısının yüksek olmasıyla gurur duymayı amaçlamadığımız; vicdanlı, şefkatli, adil, sorumluluk sahibi, sevgi dolu mutlu çocuklar yetiştirsek. Bizler de yaşımız kaç olursa olsun kendi hayallerinin peşini bırakmayan anneler olsak. Daha güzel olmaz mı?