Son yıllarda sık sık skandallarla gündeme gelen Yükseköğretim Kurulu'nda yaşananlara bir yenisi daha eklendi. Şimdi de YÖS sınavlarının kaldırılmasının ardından öğrencilerin not ortalamalarına değil de ceplerindeki paralarına göre bölümlere yerleştirildiği iddiaları YÖK’e “yine mi?” sorularını yöneltti.

İddiaya göre Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'ın (YÖS) kaldırılmasının ardından YÖK, öğrencilerin not ortalamalarına bakmadan belirli bölümler için öğrenci başına 10 bin ABD doları almaya başladı. Bu paraların YÖK içerisinde bir çete tarafından paylaşıldığı ileri sürüldü. Bu iddiayı ortaya atan öğretim görevlisi, nitelik ve nicelik yönünden kağıt üzerinde belirlenen büyük öngörülerin aksine yabancı öğrenci meselesinin, YÖK marifetiyle Türkiye’de rant kapısı haline getirildiğini savundu. 

Gazeteci Ali Avcu, konuyu Damga gazetesindeki 'Kimsesizlerin Kimsesi' köşesine taşıdı. 

"Birkaç gün önce güvenilir bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre YÖK’ün YÖS sınavlarının kaldırılmasının ardından öğrencilerin not ortalamalarına değil de öğrenci başına seçtikleri bölümler için 10 Bin ABD doları alındığı ve bu paraların YÖK içerisinde bir çete tarafından paylaşıldığı ileri sürülüyor" ifadelerine yer veren Avcu'nun yazısı şu şekilde:

İddia sahibi öğretim görevlisinin anlatımlarına göre: Cumhurbaşkanlığı beklentileri doğrultusunda hazırlanan “Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Strateji Belgesi” çoktan idealist amaç ve hedeflerinin dışına çıkmış durumda. Nitelik ve nicelik yönünden kağıt üzerinde belirlenen büyük öngörülerin aksine yabancı öğrenci meselesinin, YÖK marifetiyle Türkiye’de rant kapısı haline getirildiği.

Özellikle pandemi sürecinde yurtdışı-yurtiçi öğrenci yatay geçiş süreçleriyle ilgili kendinden bir hayli söz ettiren Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı 24 Mart 2021 tarihindeki Genel Kurulunda almış olduğu kararla birçok suistimallerin önünü açtı.

Alınan kararla yalnızca yükseköğretim kurumları tarafından yapılan Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavlarının (YÖS) uluslararası öğrenci kabulünde kullanılabileceği kararlaştırıldı. Bu kararın sonucunda üniversiteler dışında yapılan YÖS sınavlarını ise üniversitelerden değerlendirme dışı bırakmaları istendi.

Ancak üniversiteler dışındaki kar amacı gütmeyen bağımsız kurumlarca gerçekleştirilen YÖS sınavları devre dışı bırakılırken, hiçbir objektif ölçme ve değerlendirme sistemi işletmeksizin yalnızca not ortalaması ile öğrenci kabulü gerçekleştiren üniversitelere yönelik herhangi bir düzenlemeye gidilmedi. Bu durum ise uygulamada büyük bir tezat oluşturdu.

RANT KAPISI OLUŞTU
Kabul edilen sınav envanterine getirilen sınırlama, uluslararası eğitim sektöründe baş gösteren informal yapıları daha da güçlendirdi. Dünya genelinde ve yereldeki aktörlerle işbirliği halinde gerçekleştirilen sınava dayalı ölçme ve değerlendirme sisteminin, YÖK tarafından Türkiye’de sınırlandırılması neticesinde; öğrenci yerleştirme usullerinde tek tip yeknesak yapıdan uzaklaşılarak ahbap çavuş ilişkisine dayalı ücretlendirilmiş bir formata geçilmiş duruma getirildi.

YÖS ‘de yaşanan bu olayların başını çektiği ileri sürülen Dr. Vedat Demir’in Cumhurbaşkanlığında çekilmiş görüntüsü verilen Fotomontaj Fotoğraflarla kontenjan pazarlığı yaptığı iddialar arasında.

İddiaya göre; hakkında kamu hizmetleriyle ilişiğinin kesilmesi ve yurtdışı çıkış yasağının getirilmesi. 2017 yılında açılan adli soruşturmada FETÖ şüphelisi olduğu iddia edilen Dr. Vedat Demir’in ayrıca son olarak görev aldığı Ankara’daki bir uluslararası eğitim vakfından ilişiğinin kesildiği ve öğrenci kontenjanlarının bir havuzda toplanan talep datalarıyla eşleştirilerek adayların ailelerine ulaştırıldığı, hatta konuyla ilgili birçok danışmanlık ve aracılık firmalarının havuzdan pay almak için sıraya girdiği ileri sürülmekte. Öğrenci başına talep edilen rakamların ise 10 Bin ABD doları olduğu ve bu rakamların yıllık bazda toplanmasıyla milyonlara varması, yapılan bir vurgunu gözler önüne sermekte.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Özellikle 2020 yılında pandemi nedeniyle Türkiye’deki üniversitelerin yurtdışına götüremedikleri YÖS sınav hizmetleri, bu alanda kamu menfaatleri doğrultusunda gönüllü hizmetler sunan diğer kurumsal organizasyonlar tarafından gerçekleştiriliyor. Sunulan bu katma değerli hizmetler karşısında infiale ve hezimete kapılan ve lise not ortalamasıyla fahiş ücretli yerleştirme ticareti yapan merdivenaltı yapılar hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

TUTANAKLARLA KAYIT ALTINA ALINDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal eden organize suç örgütü yapılanmasına ilişkin dosyadaki tutanaklarda Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığının üst düzey çalışanlarına yönelik çok vahim tespitlere de yer veriliyor. Yükseköğretim Denetleme Kurulu Üyeleri olan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan ve 2019/113 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığındaki Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı görevi sonlandırılan lisans mezunu Hasan Ali Yıldız iddiaların odağındaki isimlerden bazıları. Üyelerden Prof. Dr. İrfan Aslan’ın, kontenjan işleriyle uğraşan Dr. Vedat Demir ile olan ilişkilerine yer verilen tutanaklarda özellikle üniversitelerden Tıp, Diş ve Eczacılık Fakültelerine sınavsız öğrenci yerleştirme için kişiye özel kontenjan taleplerinde bulunulduğu ileri sürülen iddialar arasında. Hasan Ali Yıldız’ın ise Dr. Vedat Demir tarafından imza taklidi yapılmak suretiyle gerçeğe aykırı tanzim edilen bir takım ihbarları işleme alarak üniversite rektörlükleri üzerinde baskı ve yıldırma faaliyetleri yürüttükleri belirtiliyor. Tam bir korku imparatorluğuna çevrilen bir ortamda “YÖK” kimlikli kişilerden gelecek taleplere karşı koyan rektörlerin akıbeti ise belirsiz. Dr. Vedat Demir ile Prof. Dr. İrfan Aslan’ın telefon (HTS) kayıtları üzerinden ilişki yumağının detaylarına ulaşılması öngörülüyor. Ayrıca hâlihazırda irtibatta oldukları ve kayıt dışı öğrenci yönlendirme girişimleri icra ettikleri üniversite idarelerini de bağlamakta.

SAHTE İMZALARLA İŞLEMLER TANZİM EDİLİYOR
Hakkında sahte dilekçe hazırlanarak Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığında işlem tesis edilen mağdurlardan D.Ö. ise noter kanalıyla çektiği ihtarname ile yaşanan organize eylemlerin bir parçası olmadığını ve hakkında kumpas kurulduğunu bildiriyor. Muhatabı konumundaki Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı ile Kurul Üyesi Hasan Ali Yıldız cephesinin ise sessizliğini koruduğu ileri sürülüyor.

ÇARK GÖREVDEKİ ÜYELER MARİFETİYLE YÜRÜMEKTE
Objektif bir sınav ve belgelendirme hizmeti yerine sistemin süregelen dinamiklerini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeyi tercih eden yapıların Dr. Vedat Demir ile iltisaklı olduğu, Prof. Dr. İrfan Aslan’la birlikte görevdeki Kurul üyeleriyle organize hareket ettiği yönündeki tespit edilen belgelerin cumhuriyet savcılığına intikal ettirileceği söylenmekte.

Özellikle özerk yapıdaki ve nitelikli yabancı uyruklu öğrenci kazanması gereken üniversitelere YÖK kimliğini kullanarak nüfuz eden yapıların temizlenmesini isteyen yurtsever öğretim görevlileri başta AKP’li Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere yetkililerden bilim yuvalarındaki bu çeteleri temizlemelerini ve genç beyinler ile ailelerin daha fazla sömürülmesinin önüne geçilmesini istiyorlar.