Toplumsal Haber Merkezi

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü önünde protesto düzenlemek isteyen öğrencilere polis müdahale etti. Eylemden saatler önce kampüs çevresini abluka altına alan polis, kampüse giren öğrencilerin etrafını sardı. Polis müdahalesinde darp edilen 11 öğrenciyle birlikte çok sayıda kişi gözaltına alındı. 

Gazete Patika'nın aktardığına göre polis, eylem alanına girmek isteyen gazetecilerin görüntü ve fotoğraf almasını da engelledi.

Bundan tam 40 yıl önce, 6 Kasım 1981’de YÖK kuruldu. Hepimiz bu isme aşinayız; kampüslerimizde, dersliklerimizde, üniversite giriş çıkışlarında, YÖK’le karşı karşıya kalıyoruz. YÖK bazen önümüze konulan müfredat, bazen bizi gözetleyen bir ÖGB, bazen cinsiyetçi bir akademisyen, bazen amfideki kamera, bazen bir turnike oluyor. Ne zaman üniversite içerisinde bir faaliyet yapacak olsak, karşımıza yönetmeliklerle, engellemelerle çıkıyor. 1980 darbesinin ardından devletin üniversitelerdeki devrimci mücadeleyi sindirmek, gençliği depolitize etmek için kurduğu YÖK; öğrencilere yönelik zorbalığın, şiddetin, işkencenin ve baskının sembolüdür. “Kalacak yerimiz yok” diyerek kampüsü terk etmeyen arkadaşlarımızı yerlerde sürükleyenler, üniversite içerisinde faşist çeteleri kollayanlar, CTS-CİTÖK gibi birimleri kapatarak erkek şiddetinin karşısında kadınların, LGBTİ+’ların kazanılmış haklarına saldıranlar; gökkuşağı rengine karşı nefreti örgütleyip topluluklarımızı kapatanlar; YÖK’ün temsiliyetiyle bu saldırıları gerçekleştirmektedir.

yök protesto

 Yaşamlarımıza yönelik tüm bu saldırılar sadece YÖK’le de sınırlı kalmıyor. Devletin tüm mekanizmalarıyla gençliğe dayattığı baskı ve saldırılarda senelerce araç haline getirilmiş YÖK’ün işlevleri de değişiyor. Devlet politikalarıyla üniversiteyi dönüştürmenin aracı olan YÖK’ün işlevi sınırlandırılarak bugün doğrudan devlet emriyle üniversiteler tahakküm altına alınıyor. Bugün bu tahakküm doğrudan kayyum rektörlerle oluşturulmaya çalışılıyor. Üniversitenin ÖGB’si polisle; üniversitenin kayyumu siyasi iktidarla kol kola girmiş bizi susturmaya çalışıyor. Artık kayyuma karşı gelenler iktidara da karşı geliyor, barınamıyoruz diyerek kampüslerine çadır atan öğrenciler devletin bekası için tehlike oluyor. Kayyuma karşı ses çıkarınca iktidarları sarsılmış olacak ki Boğaziçi’nde arkadaşlarımız Berke ve Perit tutuklanıyor. İtü’de yurt sorununa karşı bir araya gelen öğrenciler güvenlik tarafından yaka paça atılıyor. Kadın cinayetlerinin arttığı ve devletin failler hakkında herhangi bir yaptırım uygulamadığı şu günlerde kayyum rektör Naci İnci öğrenciler hakkında 6284 yasasını kullanarak koruma çıkartıyor. İstanbul Üniversitesi’nde devrimci öğrencilere yönelik faşist saldırılarla devrimci mücadelenin önü kesilmeye çalışılıyor. 

YÖK 40. KURULUŞ

 Devlet gençliği kontrol altında tutmak için işlettiği politikalarıyla; çıkar ilişkilerini sağladığı savaş politikaları üzerinden gençliği de bu savaşların bir aracı haline getirmek istiyor. Üniversiteyi şirketleştiren, öğrenciyi müşterileştiren piyasacı saldırganlık karşısında “Haklarımız var!” diyerek sesini yükselten tüm üniversitelileri hedef haline getiriyor. Pandemi sürecinde milyonlarca üniversitelinin eğitim hakkı gasp edilirken “Okuyamıyorsanız, dondurun!” diyerek bir kez daha üniversitelilere vaat edebilecek herhangi bir şeylerinin kalmadığını göstermiş oluyorlar.

Bizler tüm bu baskı politikaları ve saldırılar karşısında üniversitelerde okumaya, tartışmaya, eyleme ve örgütlenmeye devam ediyoruz. Gençlik, YÖK’ü de egemenleri de üniversiteden kapı dışarı edene kadar mücadelesine devam edecek. Çünkü biz bugün okumak için geldiğimiz şehirlerde yaşayacak yer bulamıyorsak, aldığımız burs-kredi yemekhane zammına yetmiyorsa sesimizi her zamankinden daha fazla yükselteceğiz. Yaşadığımız coğrafyada servetini katlayarak 6.4 milyar dolara yükseltenler varken çalışmak zorunda kalarak iş yerlerinde katledilen de yaşamına son veren de biz oluyorsak öfkemizi büyüteceğiz. Bize dayattıkları bu büyük geleceksizliğe karşı geleceğimizi ve özgürlüğümüzü kazanmak için devlet eliyle kurulan bu ablukayı dağıtacağız! YÖK, üniversitelileri teslim alamayacak!

YÖK 40'INCI KURULUŞ

Öğrenci hareketinin kampüslerden meydanlara büyüttüğü kararlı mücadele tarihinden günümüze, biz değil miyiz üniversiteler bizimdir diyerek sokaklarda binler olan? Biz değil miyiz kapatılan kulüplerimize, elimizden alınmaya çalışılan kampüslerimize sahip çıkarak aylardır her alanı üretimlerimizle, tüm renklerimizle dolduran? Kampüs kampüs dayanışmalar kurduk, haklarımız ve özgürlüğümüz için direnişe geçtik. Geleceğimizden, özgürlüğümüzden, üniversitelerimizden vazgeçmeye niyetimiz yok! Tüm öğrencileri bir adım daha almaya geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleyi büyütmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz.