Sözcü Gazetesi yazarı Çiğdem Toker bugünkü yazısında, kamu özel işbirliği modeli uygulanan Yassıada ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesindeki İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) çalışmasına dikkati çekti.

Yassıada raporunun, projenin hukuksuzlaştırma sürecine, kapalı bütçesine, denetimsizliğe eğilerek “Yassıada iddia edildiği gibi gerçekten bir bellek mekanına dönüştü mü?” sorusuna yanıt aradığını belirten Toker, çalışmanın 6. Sayfasındaki şu satırlara dikkati çekti:

"HUKUKSAL AYAK BAĞLARINDAN KURTULMAK İÇİN HER ŞEY YAPILIYOR"
“Yassıada 1. derece doğal sit alanıyken, aşama aşama tabi olduğu mevzuat dışına çıkarılmış. Önce Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizm amaçlı devrini talep ediyor, iki yıl sonra 1. derece doğal SİT durumu kaldırılıyor, 2013'te yatırıma yol veriliyor. Kırılma noktasını, projenin Mayıs 2015'te, bakanlıktan TOBB'a devri oradan da TOBB iştiraki Gümrük ve Turizm A.Ş'ye (GTİ) devri oluşturuyor. Yassıada'nın GTİ'den ana yüklenici olan Mesa İnşaat'a devir kısmı, ihale süreci yeterince açık değil. Açık olan şu: Bu süreç boyunca Yassıada'yı koruyan hukuksal ‘ayak bağlarından’ kurtulmak için her şey yapılıyor” diyen Toker, yazısının devamında İPA raporundan aktardıklarıyla şunları kaydetti:

Çalışmanın temel tezlerinden biri şu: “Proje Anayasa'yı ihlal etmektedir. Çünkü Anayasa'nın 63. Maddesi devlete tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması sorumluluğunu yükler.”

Bu iddiaya yetkililerin bir cevabı var mı?

Cevaba ihtiyaç duyan başka sorular da var:

– Adada, projenin hayata geçirilmesi sırasında yok olan kültürel miras ögeleri nelerdir?

– Adanın vaat edildiği gibi bir bellek mekanı olarak kamuya nasıl açılacağı ile ilgili bir yönetim planı var mıdır?

– Adaya erişimle ilgili nasıl bir öneri getirilmiştir?

– TOBB'a gelir sağlayan şirketler Yassıada yatırımını onaylıyor mu?

– Mali ve idari denetim var mı?

Bu sorulara cevap gelme ihtimali düşük olsa da kayda girmesi önemlidir.