Yeni Şafak yazarı Hüseyin Likoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Diyanet İşleri Başkanlığı'nca hazırlanan Cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün adının anılmamasına değindi  . 

Bu tartışmanın birkaç yıldır devam ettiğini, ancak bu sefer çok daha hararetli olduğu görüşünü dile getiren Likoğlu, Suriye - Irak tezkeresi üzerinden yaşanan gerilimden de bahsederek şunları kaydetti:

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı bu yıl tam Cuma gününe denk geldi, Meclis’te HDP’nin isteğine boyun eğerek tezkereye ‘Hayır’ oyu veren CHP, ulusalcılar nezdinde bayağı zorda kaldı. CHP, bu ezikliği üzerinden atmak için geçtiğimiz yıllara oranla daha fazla abandı 'Hutbede Atatürk’ün ismi anılmadı' konusuna.

CHP’li yetkililer birbiri ardına açıklama yaptı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanı’nı hedef aldı. Diyanet’in Atatürk tarafından kurulduğu vurgulandı, hâsılı kıyamet koparıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmaması hususundaki genelgesini hatırlattı, Başkan Ali Erbaş’ın çeşitli törenlerde Atatürk’ün ismini anarak yaptığı duaları hatırlattı, videolarını paylaştı. Bunların hiçbiri CHP’lileri kesmedi.

Likoğlu, bu tartışmaları bitirecek tek bir hamlenin olduğunu ileri sürdü. "Evet, Atatürk’ün camilerde devlet yetkililerinin isimlerinin anılmamasına ilişkin bir genelgesi var, doğru. Ama Anıtkabir’de Kur’ân-ı Kerim okunmayacağına ilişkin bir genelge var mı? Hayır yok" diye yazan Likoğlu, şöyle devam etti:

Atatürk’ün isminin camilerdeki hutbelerde, dualarda, vaizlerde anılması isteniyor mu, isteniyor, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dualarla yâd edilmesi gerekiyor mu, gerekiyor. O halde yapılacak en güzel şey, bugün 8 Kasım, çarşamba günü 10 Kasım. Bu yıl Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 83’üncü yıl dönümü. Sizce de Anıtkabir’de Kur’ân okumanın vakti gelmedi mi?