Umut Taştan

Halkın Hukuk Bürosu avukatı Aytaç Ünsal, Saray’ın gözdesi TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ‘İnsan Hakları Eylem Planı’na yönelik açıklamalarına bir mektup ile tepki gösterdi.

TBB Birliği Başkanı Feyzioğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planına ilişkin "reform değil devrim" demişti. Planın “doğrudan vatandaşa dokunacak devrim niteliğinde bir çalışma olduğunu” savunan Feyzioğlu, “yaklaşık iki sene önce bir yargı reformu strateji belgesi hazırlandı. O strateji belgesi hazırlanırken çok ciddi bir emek sarf edildi ve önemli bir birikim oluştu. Strateji belgesinin yol haritasında yürünürken "İnsan Hakları Eylem Planı"nın taslağı da şekillenmeye başladı.Baştan sona bu çalışmaya katıldık. Tüm meslektaşlarımızın görüşünü aldık. İnsan Hakları Eylem Planı hazırlığı başladığı ilk günden beri vardık. Doğrudan sorunlar ele alındı. Her kesimin görüşü ve çözüm önerileri dinlendi. Adalet Bakanlığı çok katılımcı bir anlayışla yola çıktı. Biz de layıkıyla cevap vermeye çalıştık” ifadelerine yer vermişti.

213 gün ‘adil yargılanma’ talebiyle ölüm orucu sürdürmüş ve daha sonrasında tahliye edilmiş olan avukat Aytaç Ünsal, Aralık ayında hakkında ‘cezaevinde kalamaz’ raporu bulunmasına rağmen Edirne’de gözaltına alınarak tekrar tutuklanmış ve Edirne F Tipi Cezaevi'ne götürülmüştü.

'SİZE MARUZ KALMAK ZORUNDA KALIYORUZ'
Cezaevinden Saray’ın gözdesi konumundaki Metin Feyzioğlu’na mektup yazan Ünsal, “İktidarın İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili açıklamalarınızı maalesef takip ettim. Maalesef diyorum çünkü ülkemiz gerçeği içinde televizyonlarda, gazetelerde size maruz kalmak zorunda kalıyoruz. Takdir edersiniz ki halkın adalet mücadelesini anlatan avukatlar yerine cübbe giymiş bir taciri dinlemek insanı sıkıyor” ifadelerine yer verdi.

“Reform değil devrim’ demişsiniz İnsan Hakları Eylem Planı için” ifadeleriyle Feyzioğlu’na seslenen avukat Aytayç Ünsal, mektubunda şu ifadelere yer verdi:

Kimsenin göremediğini gören, halkın kinle baktığına olumlulukla yaklaşan aklınıza hayran olmamak elde değil (!) Hele kişisel tarihinizdeki 180 derecelik dönüşleriniz var ki; bu kadar çevik dönebilmek büyük maharet. “Esnekliğinizi” kesinlikle koşullara adapte olma yeteneğinize bağlıyorum. Bu özellikleri öyle herkesin anlayabilmesi de mümkün değil zaten(!)

Bense şaşırmadım. Size bakınca Banker Kastelli’yi hatırlıyorum. Kastelli’nin görüntüsü daha silik o zamanlar çocuktum. Banker Maho kesinlikle daha yakın. Hani şu zavallı saf Bilo’yu kandırıp her seferinde 'Yaptım ama sor hele niye yaptım.' Diyen.

Ne alakası var, diye düşünmüş olabilirsiniz.  Anlatayım, yabancı yatırımcılar için hukuk reformu yapmalıyız, demiştiniz. Künyelerinizle, reislerden özenip giydiğiniz yeleğinizle. Etrafa 'Para var mı, para?' diye soran gözlerle bakan bankerlere benziyordunuz. Kimdir bu yabancı yatırımcılar? Ceplerindeki milyon dolarları sevabına Anadolu’ya bağışlayan hayırsever iş adamları mı, yoksa işbirlikçisi bir avuç hergele ile Anadolu’nun ve insanının canını okumaya and içmiş kan emici vampirler mi?  Kaz Dağları’ndaki binlerce ağacı kökünden söken maden tekeli Alamos Gold mesela. Ya da hepimize nişasta bazlı şeker yedirmek için şeker fabrikalarını kapattıran Cargill. Karadenizde fındık üreten çiftçinin ürününü denize dökmesi pahasına fındığımız üzerinde imparatorluk kuran Ferrero tekeli? Daha sayalım mı yabancı yatırımcı? Herhalde gerek yok.

Peki kim ister bu tekelleri? Kim eliyle gel gel yapar künyelerini şıkırdatarak sizin gibi? Kaz Dağları çevresinde yaşayan köylüler mi? Fındıklarını yok pahasına satmak zorunda kalan fındık üreticileri mi, ya şeker pancarı üreticileri, veya şeker fabrikası işçileri, kim? Yağmalanan vatan topraklarından, yağmadan zırnık almayı düşünenler olabilir mi? Leş kokusu almış, ağzından salyalar saçarak, dili dışarıda, şuursuzca çığlıklar atan çakallar ve sırtlanlar gibi kim sevinir? Hukuk simsarları? Siz ne dersiniz?

Hukuk bilgisini halkın kanını içen tekellerin emrine veren birinin halka cehennem, sömürücülere cennet olacak bir ortama devrim demesi beni şaşırtmadı. ABD emperyalizmi için Anadoluyu dikensiz gül bahçesine çevirmeye çalışanlara destek veren birinin coşkusunu anlayabiliyorum.

Fakat tam anlamadığınız bir konu var. “Bu eylem planı bizi yıldızlara ulaştıracak.” Demişsiniz. Son dönemlerde ay, galaksi sohbetlerinden çok heyecanlandınız herhalde. Sakin, sakin…

Evet, yıldızlar görüyorsunuz doğru. Fakat o yıldızlar, iktidarın size çektiği sopa sonrasında başınızın etrafında dönen yıldızlar. Çizgi film kahramanları gibi o yıldızların peşinden gitmeye kalkmayın.

Doğru şu an sizin karşınızda gördüğünüz bir yıldız var. İktidar sizin kutup yıldızınız oldu. Nerede görünse oraya koşuyorsunuz. Yana yakıla ona ulaşmaya çalışıyorsunuz, tüm gerçekliği kaybederek.

Ebru TİMTİK’in ölümüne ortak olarak kanunun, yargının, hukukun olmadığı bir düzene hukuk kıyafeti giydirmeye çalışarak, barolara, avukatlara düşman olarak uçtukça uçuyorsunuz. Ama şunu unutmayın ne kadar yükseklere uçarsanız yere çakılmak da bir o kadar sert olacaktır…