Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) cezaevlerinde artan ölümlerin ardından “Cezaevlerinde Sağlığa Erişim Raporu” yayımladı. CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca tarafından hazırlanan ve MYK’ye sunulan raporda cezaevlerindeki yoğunluktan yaşanan sağlık problemlerine kadar birçok noktaya dikkat çekildi.

Türkiye’nin cezaevi yoğunluğunda Avrupa birincisi olduğunu vurgulanan raporda kapasitenin çok üstüne çıkıldığı vurgulandı.

Raporda şu rakamlar sıralandı:

• Türkiye’nin genel cezaevi kapasitesi 233 bin 194 kişidir.

• Cezaevinde bulunan 297.019 kişi, kapasite ile orantılandığında her 100 yer için 127 kişi düşmektedir. Türkiye bu oranla da Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında cezaevi yoğunluğunda ilk sıradadır.

TEDAVİ CEZAEVİ İDARESİNİN TAKDİRİNDE
“Cezaevlerinde en çok karşılaşılan sağlık sorunları arasında endokrin rahatsızlıkları, nörolojik sistem bozuklukları, kas-eklem sorunları, ürogenital sistem rahatsızlıkları ve solunum sistemi rahatsızlıkları gelmektedir” denilen raporda şunlara dikkat çekildi:

Sağlık sorunu ile ilgili tedavi almak isteyen tutuklu/hükümlülerin doktora gidebilmesi hususunda sağlık eğitimi almamış cezaevi idarecilerinin karar veriyor olması başlı başına bir sorundur. Birinci derece sağlık hizmeti alan bir tutuklu/hükümlü kendisine uygulanan tedavinin yanlış veya yetersiz olduğunu düşünse dahi tek yapabildiği birinci derecede tedavi olduğu aynı doktor ile görüşmektir.

BU YIL 12 MAHKUM İNTİHAR ETTİ
Raporda 2021’de 12 tutuklu veya hükümlünün cezaevinde yaşamına son verdiği aktarılırken şunlar denildi:

Fiziksel etkisini gösteren hastalıkların yanı sıra psikolojik rahatsızlıkların gereken önemi görmediği de ortadadır. Cezaevinde de tutuklu ve hükümlüler ile bir arada olan cezaevi personelinin, psikolojik rahatsızlıklarla ilgili basit bir eğitimden geçmeleri ve bu doğrultuda kişileri izleyip değerlendirerek; psikolojik rahatsızlığı olanları veya intihara meyilli olanları tespit edebilecekler ve kişiler böylece psikolojik tedavi imkanına ulaşabilecektir.

Raporun sonuç metninde ise şu ifadeler kullanıldı:

Adalet Bakanlığı’nın, cezaevlerindeki sağlık koşulları anlamında istatistik tutmadığı, kaç hasta olduğu kaçının tedaviye erişebildiği yönünde etkin çalışma yürütülmediği anlaşılmaktadır. Sivil toplum örgütleri açısından da faaliyet yürütmenin zor olduğu cezaevlerinde bu ve benzeri hak ihlallerinin tespiti oldukça zordur. Ayrıca ikinci veya üçüncü derece sağlık hizmetlerine yönlendirilmiş tutuklu ve hükümlülerin doktorunu seçme şansı tanınması ve/veya başka doktorlardan fikir almasına olanak sağlanması; anayasal ve uluslararası ilkeler doğrultusunda yapılmış uygulamalar olacaktır.