Geçtiğimiz hafta bir gece yarısı kararnamesi ile görevinden alınan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ahmet Emre Bilgili'nin yerine Nazif Yılmaz atanmıştı. Nazif Yılmaz'ın Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nden bakan yardımcılığına atandığı ortaya çıkmıştı. Yılmaz, 2 Ocak 2014 tarihinden itibaren Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü olarak görev yapıyordu.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü köşe yazısında Milli Eğitim Bakanlığı Yardımcısı görevine Nazif Yılmaz’ın atanmasıyla ilgili dikkat çeken sözlerde bulundu. Terkoğlu bu atamanın sıradan bir atama olmadığını dile getirerek, “Yılmaz, eğitimden neredeyse “dini eğitimi” anlıyor. Bütün uzmanlığı bunun üzerine.” diye yazdı. Devamında ise Milli Eğitim’in artık dinci vakıfların, tarikat ve cemaatlerin resmen elinde olduğunu belirtti.

BİLAL ERDOĞAN İDDİASI
Milli Eğitim kulislerinde bu atamanın anlamını soruşturduğunu açıklayan Terkoğlu,“Bilal Erdoğan bakan olsa ancak bu kadar olurdu” dediler.” dedi. Öte yandan Terkoğlu, göreve atanan Nazif Yılmaz’ın , Bilal Erdoğan’ın doğrudan tanıdığı, bildiği, desteklediği bir isim olduğunu da yazdı.

Terkoğlu kulislerde anlatılanlara göre diyerek şöyle dedi: “TÜGVA, TÜRGEV, ENSAR, İlim Yayma Cemiyeti ve Cihannüma dernekleri bir süredir okullarda dini eğitimde yaşananlardan şikâyet ediyor, kulis yapıyorlardı. “Bizim için okullardaki dini eğitim önemli” diyen vakıf temsilcileri Bilal Erdoğan’la bir araya geldi “diye yazdı.

Yazar Terkoğlu, vakıf temsilcilerinin Nazif Yılmaz’ın Bilgili’nin yerine getirilmesini istediklerini aktardı. Ardından Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile görüşerek onu da ikna ettiklerini yazdı. Terkoğlu, son olarak ise vakıf temsilcilerinin bizzat Cumhurbaşkanı ile görüşerek, “Dini eğitim ile ilgili problemler yaşıyoruz, Nazif Yılmaz’ı istiyoruz” dediklerini açıkladı.

Terkoğlu, Erdoğan’ın da olumlu bakması üzerine ise atama gerçekleştiğini böylece her kesimin çocuğunu eğitmekle görevli Milli Eğitim'in bir grubun amaçlarına teslim edildiğini belirtti.

Terkoğlu yazısında şu ifadelere yer verdi:

Nazif Yılmaz “Türkçe öldü” diyerek imam hatiplerde Türkçe konuşmayı yasaklamayı öneren isim. Yayımladığı bildiri unutulur mu:

Arapça öğretilirken ikinci bir dil kullanılmaması gerekir. Öğrenciler, öğretmenleri ile ancak Arapça diyalog kurabileceklerdir. Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşabilir. Ya konuşur ya da yanında tercüman getirir.”

Yılmaz, kendisi öğretmenken yaptığı uygulama sayesinde aldığı sonucu şöyle anlatıyor:

Türkçe konuşmanın yasak olmasıyla öğrenciler mecbur kaldıkları için ister istemez Arapça konuşmaya başladılar. Rüyalarında dahi Arapça konuşanlar oldu.

Dün Atatürk fotoğrafının parçalandığı Kabataş Lisesi’nin Müdür Yardımcısı’nın beş yıl önceki söylediği sözleri hatırladınız mı: “Bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olması zamanı geldi.” Beş yıl sonra Nazif Yılmaz’lar sayesinde o noktaya ulaştık!

Hepimizin vergileriyle finanse edilen, bir yurttaşlık hakkı olan kamu eğitimi, dinci vakıfların insafına terk edilmişti. Yeni görevlendirme bunun sembolü oldu. Kendi çocuklarımızın geleceğine bile karar veremediğimiz düzene Türkçe bir kelime bulsak ne derdik?