Koronavirüse karşı burnuna organik tereyağı sürdüğünü ve herkese de tavsiye eden Sabah yazarı Hilal Kaplan, cemaat yurdundaki baskılarla gelecek kaygısını anlatıp intihar eden Enes Kara ile ilgili "İntihara sürükleyen bir hastalık söz konusu iken konuyu siyasal tartışma zeminine çekmeyi, en başta kaybettiğimiz gencimize haksızlık görürüm" dedi.

Kaplan, 'İntihar ve gençlik' başlıklı yazısında Enes Kara'nın depresyon nedeniyle yaşamına son verdiğini belirtti. Kaplan, "Depresyonu en çok pekiştiren faktörlerden birisi de yaşayanın içinden çıkamadığı suçluluk duygusudur: Hissettiği tek şey "yük olmak"tır: Kendisini ve başkalarını hüsrana uğratmış, varoluş sebebini bulamamış, beceriksiz ve işe yaramazdır. O kadar "kaybolmuştur" ki bir çıkış yolu olabileceğine dair inancını kaybetmiştir. İntihar eden tıp öğrencisi kardeşimizin vasiyetine baktığınızda da ölümüyle bir "işe yarama" isteğinin ne kadar ağır bastığını görebilirsiniz. Biriktirdiği para ile annesine fırın alınması ve kız kardeşlerinin seçimlerine saygı duyulması çağrısı..." ifadelerini kullandı.

"İntihara sürükleyen bir hastalık söz konusu iken konuyu siyasal tartışma zeminine çekmeyi, en başta kaybettiğimiz gencimize haksızlık görürüm" diyen Kaplan, şu ifadeleri kullandı:

Namaz kılmak isteyen ama aile baskısı yüzünden banyoda namaz kılan arkadaşım da oldu, Enes gibi dinden uzaklaştığını hissetse de ailesi tarafından taklidi ibadete zorlanan arkadaşım da oldu. Bunun yanlış olduğunu tartışmaya bile gerek duymam. Yanlıştır. Ancak Enes'in durumunda yaşadığı şehirden, kaldığı yurttan, okuduğu bölümden ve ailesine kendisini anlatamamaktan muzdarip bir gencin çaresizliği söz konusu.

Dünyada intihar oranı en yüksek ülkeler dinsiz nüfusun yoğun olduğu yerlerken, şiddet ve öz-şiddete sebep olan en önemli faktörlerden birisinin alkol olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmışken, din düşmanlığını ata sporu belleyenlerin söylediklerini kale almam. Bugün kahramanlaştırdıkları Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı, kaç genç kızı başını açması baskısıyla depresyona ve hatta intihara sürükledi, biliyor musunuz? Geçiniz.

İntiharı haklılaştıran, meşrulaştıran, ideolojik saplantılarına altlık yapan, gencecik bir naaşın soğumasını beklemeden üzerinde tepinenlerin kötülüğüne bakmayın gençler... Hissettiklerinizi paylaşın; ailenize, arkadaşınıza, hocanıza, olmuyorsa en yakındaki ruh sağlığı çalışanına anlatın ama yılmayın.

Üzerinizi kapladığını hissettiğiniz dalgaların sizi yutmasına izin vermeyin. Neticede yutulup giden sadece siz olursunuz; ölümünüzü romantize edenler adınızı üç gün sonra unutacak. Aldanmayın ve bilin: Yalnız değilsiniz. Suçlu değilsiniz. Çaresiz değilsiniz.