Geçtiğimiz hafta bir Yargıtay üyesinin, "yargıyı Hakyol ve Menzilciler ele geçirdi" sözlerini köşesine taşıyan Halk TV'den İsmail Saymaz, bu kez de Hakyol tarikatı üyesi Danıştay üyesinin sözlerine köşesinde yer verdi.

Nakşibendilerin İskenderpaşa Kolu'na bağlı Hakyol tarikatında yetişen Danıştay üyesi, harem-selamlık toplantı ve yargıdaki tarikatların ayrı WhatsApp gruplarının olduğu iddiasını yalanladı, "Sosyaldemokratlar, ülkücüler ve muhafazakarların ayrı WhatsApp grupları olabilir" dedi.

Yazıdan bir bölüm şöyle:

Yargıdaki olağanüstü yoğunlaşmayı nasıl açıkladığını sordum.

Şöyle devam etti:

"Muhafazakar bir iktidar var. İktidarda size yakın düşünenler sizi ünvanlı görevlere getiriyor. 17-25 Aralık'ta FETÖ ile mücadele edenler bu isimler oldu. Doğal olarak gelişti."

"Yani, kayırdılar" diye vurguladım.

Bir müddet düşündükten sonra şu soruyu yöneltti:

"Çankaya Belediyesi'nin işe aldıkları Keçiören'inki ile aynı mı?"

"Belediyeye tesisatçı almakla Yargıtay'a hakim almak aynı şey mi?" diye karşılık verdim. İktidarın tarikat ve cemaatlere öncelik tanıdığını ifade ederek, "Bunu geçmişte FETÖ yaptı. Değişen ne?" diye sordum.

Şöyle dedi:

"Bazılarının FETÖ ile mücadeleden anladığı bütün muhafazakarlarla mücadele. Siz TÜGVA'nın evinde kalanlara 10 yıl sonra örgüt muamelesi mi yapacaksınız?"

Danıştay üyesi, Hak-Yol adına kimsenin devletten koltuk istemediğini...

Tarikatın merkezinin olmadığını ifade etti.

İşte, adı bende saklı olan Hak-Yol'cu Danıştay üyesinin yanıtları...

"Mevcut yüksek yargının kahir ekseriyeti 15 Temmuz'dan sonra milli güvenliğe karşı tehdit oluşturacak her tür oluşumla aidiyet, irtibat ya da iltisaklı kişilerin yargıdan temizlenmesinde titizlikle mücadele veren muhafazakâr, milliyetçi ve sosyaldemokratların destek verdiği Yargıda Birlik Platformu arasından 2014'te oluşan HSYK üyelerince seçilmiştir. Bir tarikat ya da yapının egemenliğinden bahsetmek mesnetsiz bir iftira olduğu gibi bu kişilere haksızlıktır.

İskenderpaşa'ya ilişkin "yargıyı ele geçirme" ve "FETÖ'cüleri koruma" şeklindeki haksız isnatlar ise Ekrem Dumanlı'nın 2014 yılındaki "Kim bu Hak-Yol'cular" söylemini hatırlatıyor.

FETÖ kumpaslarına karşı duran, kumpası gerçekleştirenlere karşı etkin soruşturmalar yürüten, 15 Temmuz'a yiğitçe duruş sergileyen, Yargıda Birlik Platformu kurucu kadrosunun önde gelen muhafazakâr isimlerinden olan bu kişilere FETÖ benzetmesi iftiradır.

Yargıtay, Danıştay ve HSK'nın ele geçirildiği ifadesinin bilgi, belge ve araştırmaya dayanmadan, meçhul bir Yargıtay üyesinin asılsız beyanları ile verilmesi mesnetsizdir.

FETÖ karşıtı YARSAV’a sızarak başkanını seçimle devirenler şüphesiz ki İskenderpaşa ve Menzil’e gönül bağı olanların içine sızarak renklenebilirler. Bu sızma ihtimalini ifade etmek yerine topyekün hedefe koyarak, milli güvenliğe tehdit görerek, "FETÖ gibi mücadele edilmeli" demek dindar insanları derinden yaralamıştır.

FETÖ ile mücadele adı altında bu iki gruptan hareketle tüm dini gruplara yönelik bu sorunlu bakış açısı, FETÖ ile mücadeleye onulmaz zararlar verecektir.

Bunlar FETÖ sözcülerinin söylemine hizmet edecek gayri milli, iyi niyetten uzak ve talihsiz açıklamalardır.

Meçhul (!) Yargıtay üyesinin durduk yerde bu iddialarda bulunması ister istemez, acaba kendi hakkında rüşvet/borsa iddialar var da HSK'ca incelenmesi ve soruşturulmasının önüne mi geçmek için bu çıkışı yaptı sorusunu akla getiriyor.