Savcılık Yassıada'yı tahrip edenlere değil, "Yassıada’yı TOBB Başkanı ve firması tahrip etti” diyen Cemal Canpolat hakkında soruşturma başlattı. Canpolat, bugün Çağlayan Adliyesi'nde ifade verdi.

CHP, büyük sermaye grupları tarafından tahrip edilen Yassıada'ya gitmiş ve buradaki kısıtlı, daha doğrusu yasaklı incelemeden sonra bir basın açıklaması düzenlemişti. Eski CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat da 4 Haziran 2016 tarihindeki inceleme gezisinin ardından Yassıada'da yaptığı açıklamada sorumlunun Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve onun şirketi olduğunu ilan etmişti. Bu zamana kadar Hisarcıklıoğlu'na yönelik herhangi bir hamlede bulunmayan savcılık Cemal Canpolat'a soruşturma açtı.

CHP İstanbul İl Başkanlığı Çevre ve Doğa Hakları Komisyonu, dört yıl önce Yassıada’nın imara açılmasını protesto etmek amacıyla Yassıada’da basın açıklaması yapmıştı. CHP heyetinin inşaat alanlarının incelenmesine izin verilmemesi üzerine basın açıklaması Yassıada’da yargılamaların yapıldığı spor salonunun önünde okunmuştu.

YASSIADA HİSARCIKLIOĞLU’NA PEŞKEŞ ÇEKİLDİ!
Konuşmasında sorumlunun TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu olduğunu ilan eden Canpolat, “Niçin bu kadar emniyet tedbiri alındı burayla ilgili. Neden yukarıdan bu kadar etkili talimatlar geldi. Çünkü burayı alanlar, burayı tahrip edenler, doğasını bozanlar, başta TOBB Başkanı Sayın Hisarcıklıoğlu olmak üzere onun firması, onun şirketine aittir. Genel başkanımız TOBB’da demokrasi konusunda, laiklik konusunda sesinizi çıkarmıyorsunuz dediğinde, niçin çıkarmadıkları burada ortaya çıkmıştır. 12,5 milyon oy alan ana muhalefet partisinin genel başkanına yalakalıktan dolayı demokrasi dersi vermeye kalktı. Çünkü burası TOBB başkanına peşkeş çekilmiştir” ifadelerini kullanmıştı.

Cemal Canpolat hakkında açılan soruşturmaya ilişkin bugün Çağlayan Adliyesi'nde savcı karşısına çıktı. Canpolat'a destek için CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve eski CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem de adliyeye geldiler.

Savcılık işlemleri sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Canpolat şu ifadeleri kullandı:

Yassıada da 4 yıl önce yaptığımız bir toplantı, yassı adanın betonlaşmaması için yaptığımız bir toplantıydı. Yassıada birçok alanda kültür merkezlerimizden birisidir. Ayrıca doğa ile uğraşanlar çok iyi bilir, mercan balıklarının merkezidir. Oranın tahrip edilmesine karşı çıkmıştık, büyük bir etkinlik gerçekleştirmiştik. O etkinlikte Yassıada’yı betonlaştırdılar, beton adası yaptılar. Bunu yapanlara karşı toplumsal bir tepki oluşturmuştuk. O tepki 4 yıl sonra dava konusu oldu. Ayrıca TOBB Başkanı’na o süreçte verdiğimiz bir cevap vardı, TOBB Başkanı, Genel Başkanımıza ‘TOBB’a gel aday ol, boyunun ölçüsü al’ dediğinde, bizde orada cevap verdik kendisine. Yassıada’nın niçin peşkeş çekildiğini orada gürdük. Yassıada peşkeş çekilmiştir. Tahrip edildi, doğası mahvedildi, İstanbul’un en yeşil alanı mahvedildi, betona dönüştürüldü. Bizde betona karşı mücadele edeceğimizi söylemiştik, mücadelemiz sürecek.

Yassıada’yı betonlaştırmayacağız demenin davasıdır bu, Yassıada’nın yeşil kalmasının davasıdır. Bunu da hakaret olarak ele almışlar

Eski İstanbul İl Başkanı Canpolat’a destek için gelenlerden biri de CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ydu. Kaftancıoğlu davaya ilişkin şu açıklamarda bulundu:

Bu aslında bakıldığında bütüncül olarak; şu anda iktidarda olan zihniyetin kendi gibi düşünmeyen herkesi cezalandırdığı bir davadır. Ayrıca davanın niteliği ne olursa olsun, bir Cemal Canpolat davası değil, bu dava aslında Cumhuriyet Halk Partililerin, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlarının, Cumhuriyet Halk Partisi’nde halk için, kent için mücadele eden ve doğruları söyleyen herkese sopa gösterme davasıdır.

Lafı hiç uzatmadan şunu söyleyebiliriz ki; Cumhuriyet Halk Partili olmak demek, halkın hukukunu korumak, kentin hakkını korumak demektir. Nasıl ki Cemal Başkan o dönemde bu mücadeleyi verdi, bizler de aynı mücadeleleri sürdürüyoruz. Bu göstermelik davalarıyla da hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin mücadeleden geri kalmasını ya da doğru bildiğini söylemesine engel olmayacaktır. Umuyoruz ve diliyoruz ki yeniden hukukun üstünlüğü tesis edildiğinde doğru söyleyenlerin değil, doğru söyleyenlere sopa olarak hukuku gösterenlerin yargılandığı günleri de hep birlikte göreceğiz.