Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz, AYM üyesi Engin Yıldırım'ın 'ışıklar yanıyor' paylaşımıyla başlayan tartışmaları bugünkü köşesinde yorumladı.

Saymaz, "Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyesi Engin Yıldırım, 'Işıklar yanıyor' şeklindeki tweeti atmasaydı, siyasi iklime bakarak karar veren yargı erkinin her geçen gün iktidarın hukuk bürosuna dönüştüğünü konuşacaktık belki de. Yıldırım'ın darbe göndermesi diye yorumlanan sorumsuz paylaşımı, hukukta yaratılan onarılmaz hasarın ele alınmasını imkânsızlaştırdı ve belirsiz bir geleceğe öteledi" diye yazdı.

İsmail Saymaz'ın Sözcü'deki "Işıl ışıl bir karanlık" başlıklı yazısı şöyle:

Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyesi Engin Yıldırım, “Işıklar yanıyor” şeklindeki tweeti atmasaydı, siyasi iklime bakarak karar veren yargı erkinin her geçen gün iktidarın hukuk bürosuna dönüştüğünü konuşacaktık belki de. Yıldırım'ın darbe göndermesi diye yorumlanan sorumsuz paylaşımı, hukukta yaratılan onarılmaz hasarın ele alınmasını imkansızlaştırdı ve belirsiz bir geleceğe öteledi.

AYM ve yerel mahkemeyi karşı karşıya getiren yetki kavgası, Enis Berberoğlu kararı ile başladı. MİT tırları davasında “gizli kalması gerekli belgeleri temin” suçundan 5 yıl 10 ay hapse çarptırılan Berberoğlu'nun başvurusu üzerine AYM, seçilme ve siyasette bulunma, kişi güvenliği ve hürriyeti haklarının ihlal edildiğine hükmetti. AYM, Berberoğlu 24 Haziran 2018'de ikinci kez milletvekili seçildikten sonra yargılamanın durması gerektiği halde hüküm verildiğini belirtti.

Berberoğlu davasının yeniden başlaması ve izin için fezlekenin TBMM'ye iletilmesi gerekiyordu.

Fakat…

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi AYM'nin yeniden yargılama kararı vermesinin yerindelik denetimi anlamına geleceğini savundu.

Mahkeme, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin 1. fıkrasını dayanak gösterdi.

Fıkrada şöyle deniliyor:

“İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.”

Bu karar üzerine, görüşlerine başvurmak için Yargıtay 18. Ağır Ceza Mahkemesi eski Başkanı Hamdi Yaver Aktan ile konuştum.

Aktan, aynı maddenin 2. fıkrasını işaret ediyor.

O fıkra şu şekilde:

“İhlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya, ilgili mahkemeye gönderilir.”

Aktan, AYM'nin kurumun yerine geçerek yerindelik denetimi değil, hukuki denetim yaptığını belirterek, “Burada ihlal, mahkeme kararından kaynaklanıyor. Şu an giderilebilir bir karar var. Yargılama durdurulabilir, siyaset yapma hakkı verilebilir” diyor.

AYM ile yerel mahkemeler arasındaki yerindelik kavgası, gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarında da yaşandı.

15 Temmuz'dan sonra tutuklanan gazeteci Şahin Alpay'ın başvurusu üzerine AYM, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile basın ve ifade hürriyeti ihlaline karar verdi.

Kararda, Alpay'ın bu yazıları Zaman gazetesinde kaleme almış olmasının, tek başına örgütsel amaçlar doğrultusunda yazdığı anlamına gelmeyeceği ifade edildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'nin yerindelik denetimi yapamayacağını savunarak direndi.

Alpay, bir daha AYM'ye gitti.

AYM, ihlallerin sonuçlarının kaldırılmasına ve 20 bin TL tazminata karar verdi.

Ayrıca kararda, yerel mahkemeyi şu şekilde uyardı:

“Bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme… yerindelik denetimi olarak nitelendirilemez.

Aksinin kabulü durumunda AYM'nin bireysel başvuruları karara bağlama yetki ve görevinin işlevsiz hale geleceği, bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak öngörülmüş olması amacıyla bağdaşmayacağı ortadadır.

AYM'nin hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin kararlarının yerine getirilmemesinin, mahkemeye erişim hakkı bağlamında, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırılığı daha vahim hale getireceği açıktır.

Kararların yerine getirilmemesi, bireylerin ve toplumun hukuk devletine olan inancını zedeler.”

Alpay, karar üzerine 17 Mart 2018'de tahliye edildi.

Prof. Dr. Ersan Şen'e göre İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına ya savcılık ya da Berberoğlu itirazda bulunmalı.

Karar üç günde düzeltilmezse evrak İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne gider. Mahkeme kabul ya da ret yönünde görüş bildirir.

Ret halinde kanun yolları tükendiği için yeniden AYM'ye başvurulmalı.

Şen, AYM üyesi Engin Yıldırım'ın iyi niyetli olmadığını ifade ediyor.

Yıldırım hakkında AYM'de disiplin soruşturması yapılabileceğini, 3'te 2 oyla görevden el çektirilebileceğini vurguluyor.

Bu kavga nasıl biter; şimdilik tahmin etmek güç.

Ancak AYM'den İçişleri Bakanlığı'na, her kurumun ışıklarını yandırdığı şu günlerde, “ışıl ışıl bir karanlıkta” ilerlediğimiz aşikar…