Umut Taştan

İzmir Şakran Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan adil yargılanma ve hapishane koşullarının düzeltilmesi talebiyle 207 gün ölüm orucu sürdüren Didem Akman’ın annesi Zülfiye Akman, cezaevi yönetiminin sözünü yerine getirmediğini ve bu nedenle Akman’ın yeniden ölüm orucuna başlayabileceğini belirtti.

Didem Akman ve Özgür Karakaya, 19 Şubat 2020'de ölüm orucuna başlamıştı. Karakaya, eylemine Halkın Hukuk Bürosu avukatı Aytaç Ünsal’ın tahliye edilmesinin ardından son vermiş, Didem Akman ise 207. gününde eylemine ara vermişti.

Halkın Hukuk Bürosu, Twitter hesabından müvekkilleri Akman’ın ölüm orucu eylemine ara vermesine ilişkin “Didem Akman, havalandırma saatinin arttırılması ve ailesi ile aynı anda görüş yapabileceğine dair Yargıtay kararının uygulanacağı yönünde hapishane idaresi tarafından verilen taahhüt ve demokratik kitle örgütlerinin taleplerinin takipçisi olacağı beyanı üzerine ölüm orucuna 207. günde ara verdi” ifadelerine yer vermişti.

'İDAREDEN NASIL KİTAP SAKLANIR?'

Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Didem Akman’ın annesi Zülfiye Akman, cezaevindeki hap gasplarının son bulması için çağrıda bulundu. Didem Akman ve arkadaşlarının 2 haftadır tecrit uygulamalarına ve hak gasplarına karşın eylemde olduğunu belirten Akman, “İdare yönetimi, tutsaklara ‘Elinizdeki fazla kitapları bir yere koyun’ demiş, onlar da koymuşlar. Daha sonra hücreleri arayıp, ‘Siz bizden kitap saklıyorsunuz’ diyerek ellerindeki tüm kitapları almışlar” ifadelerine yer verdi.

“Fakat idareden gizli nasıl kitap saklanabilir? Her şey onların denetimi altında gelişiyor. Sürekli arıyorlar, arama yapıyorlar” diyen Zülfiye Akman, açıklamalarına şu şekilde devam etti:

Kitapların hepsi onlara ait değil, tahliye olanların kitapları da var içlerinde. Suç yüklüyorlar. Onlar da bu duruma karşı doğru dürüst uyumadan kapı dövüyorlar, sloganlar atıyorlar, haklarını istiyorlar. Kızım ve arkadaşları Güzin ve Tuğçe 2 haftadır uyumuyorlar. Dört duvar arasında tutsaklar kitap okumadan ne yapabilir? Bu onlar için çok değerli. Ben onların seslerini duyurmak, herkese seslenmek istiyorum.

Kitapları sınırlıyorlar. 2 ayda bir kitap alıyorlar. 2 aya kadar onlar ne okuyacak ne yazacak. Sakıncalı diyorlar kitap ve dergiler için, yani her cezaevine alınan kitap ve dergiler bunlar. Bir tek Şakran Cezaevindekiler için mi sakıncalı? Kızım ve arkadaşları da bunu ve diğer yasak-tecrit uygulamalarını protesto ediyorlar.

Kızım 2016'da Şakran'a getirildi. Ankara'da havalandırması 4 saatti. İzmir'e geldi 1 saat oldu. Şartların iyi olmadığına dair Adalet Bakanlığı'na dilekçeler verdik. "Ya koşulları iyileştirilsin" "Ya da koşulların uygun olduğu yere sevk edilsin" dedik. Bu tecrit uygulamalarına karşı bir sürü oturma eylemleri, hücre yakma eylemleri yaptılar. Çok kez ölümden döndüler. Ama kızım bu uygulamalara artık dayanamadı.

'ÖLÜM ORUCUNA DEVAM EDECEK'

Tecridin sürmeye devam etmesinden dolayı bedenini ölüme yatırdı. Cezaevi şartları iyileştirilsin diye kızım 206 gün Ölüm Orucu yaptı. Durumu çok kötüydü, yalnızdı, refakatçi verilmiyordu.

Üzerine pis sular akıyordu, banyo yaptırmıyorlardı. Gürültüden sabahlara kadar uyuyamıyordu. Zamanla görme kaybı yaşadı. 64 kilodan 30 kiloya kadar düştü. 4 kez görüşmenin ardından şartları kabul edildi ve kızım ölüm orucunu bıraktı. Talepleri birkaç gün daha kabul edilmeseydi onu kaybedebilirdik. Kızım, ölüm orucunu bırakırken şartları uygulanmazsa tekrar devam edeceğini belirtti.

Ben bundan çok korkuyorum. Ben kızımı tekrar ölümle pençeleşirken görmek istemiyorum. Gözümün önünden gitmiyor hali, resmen kızım can çekişiyordu. Gece bakıyordum nefes alamıyordu, eli ayağı buz gibi oluyordu. Korkuyordum. 3 ay tedavi gördü hastanede, hala iyileşmiş değil, belirli rahatsızlıkları devam ediyor. Ben bir daha kızımı bu halde görmek istemiyorum, hak gaspları son bulsun istiyorum. Pandemi bahanesiyle her şeyi erteliyorlar.

Ben anne olarak elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım, çocuğumu bir daha öyle, bir cenaze gibi görmek istemiyorum. Kamuoyuna sesleniyorum. Herkese sesleniyorum. Ağır şartlar kalksın, tecrit kalksın. Bir daha kimse ölüm orucu yapmasın, yapmak zorunda kalmasın. Benim yüreğim yandı başka annelerin yüreği yanmasın. Kitap haklarını ve şartların bir an önce iyileşmesini istiyoruz.