İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2021’in son günlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle (İBB) ilgili yaptığı çıkışlarla, gündemin üst sıralarına yükseldi.

Soylu’nun iddialarını, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sahiplenince, İBB’ye bünyesinde “terör iltisaklı kişileri çalıştırma” iddiasıyla özel teftiş başlatıldı.

Türkiye’de ekonomi gündeminin öne çıkmasıyla Soylu geri planda kalınca, kendisini ‘kadim rakibinin” ekranlarına attı.

ALBAYRAKLARIN A HABER’İNDE
Süleyman Soylu ile Erdoğan’ın damadı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kavgası yakın dönem Türkiye siyasetine damga vurmuştu. Bürokratik kadrolar üzerinde de ilerleyen kavga öylesine büyümüştü ki Trabzonlu iki bakan kameralar önünde birbirlerine omuz atmaktan bile geri durmadılar.

Siyasetin zirvelerindeki tansiyon elbette iktidar medyasına da yansıyordu.

Berat Albayrak’ın abisi Serhat Albayrak’ın başında bulunduğu Turkuaz Medya Grubu, İçişleri Bakanı’nı itinayla görmezden geliyor, mecbur değilse Sabah’ın birinci sayfasında Soylu’nun gülümseyen fotoğraflarına rastlanılmıyordu. İktidarın vurucu gücü A Haber ise Soylu’yu mümkünse hiç görmüyordu.

Sonra devir değişti...

Saflar yeniden belirlenirken Turkuaz Grubu’nun İçişleri Bakanı’na uyguladığı örtük sansür tabiri caizse gevşetildi. Artık o da A Haber’e çıkabiliyor, Sabah’tan gülümseyen yüzüyle sözlerini aktarıyordu.

Dün akşam Süleyman Soylu yine A Haber’deydi.

10 BİN DOLARI ALAN SİYASETÇİYİ AÇIKLAYAMAYAN SOYLU’DAN YENİ İDDİALAR
İçişleri Bakanı canlı yayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili yeni iddialarda bulundu.

Önce, “Bazı gazetecilere maaş vermek sizi haklı çıkarmaz. Bazı gazetecilere her ay 15 bin lira, bazı gazetecilere her ay 30 bin lira maaş bağlamak sizi haklı çıkarmaz” iddiasını dile getirdi.

Daha sonra da İBB’de “557 kaydı olan terörist var” iddiasında bulundu.

Daha önce, Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçi olduğunu söyleyen Soylu, ısrarlı sorulara rağmen bu siyasetçinin kim olduğunu açıklamamıştı.

Dün de gazetecileri zan altında bıraktı ama kim olduklarını söylemedi.

İBB cephesinden yanıtlar Soylu’nun iddialarına yanıt geciklmedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun, yayın devam ederken, “İptal edilen 31 Mart 2019 seçimi için de Sayın Bakan iddialı konuşmuştu ve ‘Tam da bu kadar ciddi iştir.’ demişti. Sonuçta 1 kişi bile ceza almadı. Sayın Bakan bu akşam da A Haber’de ‘ciddi’ iddialarda bulundu. İnşallah bu kez ispat eder” ifadelerini kullandı.

Murat Ongun, Soylu’nun bir diğer iddiasına ilişkin ise, Soylu’nun eski sözlerini hatırlatarak, “Yurt içinde 150’nin altında ama İBB’de ‘557 kaydı olan terörist var.’ Takdir Milletimizin” dedi.

İMAMOĞLU YANIT VERDİ: TROL GİBİ DAVRANMASIN BAKANLIK YAPSIN
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da bugün yaptığı açıklamada Soylu’nun iddialarına tek tek yanıt verdi. İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Onun için bütün bu yalan ifadelerin üstüne bir de efendim ‘Gazetecilere maaş veren, 30 bin lira, 40 bin lira’… Sayın Bakan'ın inandırıcılığını toplum şöyle sorgulasın: Ne dedi sayın Bakan? Bir televizyonda '10 bin dolar maaş alan milletvekili' dedi. Bu konuda ne dedi? 'Savcılığa gidip suç duyurusunda bulunacağım' dedi. Ne kadar geçti üstüne? Herhalde 7-8 ay geçti. Televizyondaki muhabbette o gazeteci niye bunu sormadı ona? 'Yahu siz daha önce de 10 bin dolar bir milletvekili maaş almıştı' dediniz. ‘Niye gidip bunun başvurusunda bulunmadınız? Bunun hesabını sormadınız. Şimdi siz bunu söylüyorsunuz.' Gazetecilik rolü üstlendim, kusura bakmayın. 'Şimdi siz bunu söylüyorsunuz. Biz nasıl inandıracağız milleti? Şimdi de diyorsunuz ki ‘20 bin lira, 30 bin lira gazeteciler maaş alıyor.’

Trol gibi davranmasın sayın Bakan, bakanlık yapsın. İçişleri Bakanlığı'nı yapsın. Yapamıyorsa da gereğini yetkili makam yapsın diye diliyorum, istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ciddi bir meseledir. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ülkenin, hepimizin kahramanca izlediği polisinin, jandarmasının başındaki yetkili kişidir. O saygınlığa yakışacak bir biçimde davransın. Benim dileğim ve isteğim odur. Yoksa iki genel başkanın katıldığı, bir polis merkezinin yapıldığı ve açılışının yapıldığı ortama tek bir polisin, tek bir memurun, tek bir komiserin dahi baskıyla gönderilmediği bir süreci sorgulasın.

KILIÇDAROĞLU İDDİASI
Bu arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, A Haber'de katıldığı programda, geçen ay T24'ten Murat Sabuncu'ya yaptığı açıklamada "kendisinin, eşinin ve çocuklarının telefonlarının dinlendiğini" söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili bir iddiada da bulundu.

Süleyman Soylu, "Türkiye Cumhuriyeti Kılıçdaroğlu'nu dinleseydi, Pensilvanya ile konuşmalarını da duyardık. Kılıçdaroğlu desin ki 'Pensilvanya ile diş muayenehanesinde konuşmadık' desin. 15 Temmuz'daki 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sloganı hakkında konuşmadık desin" ifadelerini kullandı.

Soylu’nun daha önce milletvekillerine yönelik “hangi işbirliklerini yaptığınızı, ne yaptığınızı biliyoruz” açıklaması, ‘Soylu milletvekillerini mi takip ettiriyor?’ gibi sorulara neden olmuştu.

İçişleri Bakanı’nın CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik dünkü sözleri iddia olarak kayıtlara geçerken, bu iddiayı nereye dayandırdığı ise merak ediliyor.

Soylu’nun CHP lideriyle ilgili iddiasının doğru olup olmadığı bilinmez ancak kendisinin, Fethullahçılara yönelik övgülerinin sesi gök kubbede hala yankılanıyor.

FETÖ’nün kanalı STV’de yaptığı övgüler, 12 Eylül 2010’daki referandum sürecindeki hamleleri hala hafızalarda…

Türkiye İşçi Partisi’nin Araştırma Raporu olarak yayımlanan “Duvar” isimli kitapta, Soylu’yla ilgili çeşitli bilgi ve iddialar yer alıyor.

O iddialardan birisi de Soylu’nun AKP’ye katılmadan önce Pensilvanya’ya giderek Fethullah Gülen’le görüşmesiydi…

İddianın sahibi Ahmet Dönmez. FETÖ’nün kapatılan yayın organı Zaman gazetesinin eski muhabiri…

'CEMAAT ADETA SOYLU ÜZERİNDE BİR ’PROJE’ GİBİ ÇALIŞIYORDU'
FETÖ ile Süleyman Soylu ilişkisiyle ilgili iddiaları Duvar kitabından okuyalım:

“Türkiye sağının tarikat ve cemaatlerle kurduğu yakın ilişki sır değil. Gülen Cemaati’nin, gelecek planları için her grup kişi ve yapıyla ilişkiye giren pragmatik tutumu göz önünde bulundurulursa Soylu ile ilişkilenmemesi zaten mümkün değildi. Bu ilişkinin nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu taraflardan biri anlatmadığı müddetçe öğrenemeyeceğiz.

“Cemaat ile Süleyman Soylu arasında tahminlerin de ötesinde çok güçlü ilişkiler vardı” diyen Ahmet Dönmez, bu ilişkilerin 2009’da bizzat Fethullah Gülen’in onayı ile başlayıp 2013’te de yine Gülen’in “görüşmeyi kesin” demesi ile sona erdiği iddiasında.

Ergenekon soruşturmaları sürecinde Cemaat ile Soylu arasında yakınlaşma başladığını belirten Dönmez, “İlişkileri çok üst seviyedeydi. Cemaat adeta Soylu üzerinde bir ’proje’ gibi çalışıyordu… Çünkü Soylu, Cemaat’in ilgisini karşılıksız bırakmayıp bu yakınlaşmayı alabildiğine kullanan, ‘embedded’ (iliştirilmiş) siyasetçi görünümündeydi. Her tavrı ile ‘Ben sizdenim’ mesajı veriyordu” diye yazdı. Fethullah Gülen’in en yakın halkası içinde bulunan Barbaros Kocakurt’un onayıyla maddi destek sağlandığını da öne sürdü.

Yapılacak Anayasa değişikliğinin mimarı olarak Cemaat, 2010 referandumu öncesinde “Evet” kampanyası yürüten herkesle sıcak ilişkiler kuruyordu. “Demokrasi Buluşmaları” adı altında referandumda “Evet” kampanyaları düzenleyen ve şehir şehir gezen Soylu’ya da bu dönemde bazı şehirlerdeki organizasyonların masrafı için maddi destek verilmişti.

Aralarında Trabzon, Gaziantep ve Adana’nın da bulunduğu 10 ilin masraflarını karşılayan Cemaat, o zamanın parasıyla 50 bin TL yardımda bulunmuştu.

SOYLU PENSİLVANYA’DA: AKP’YE KATILMADAN ÖNCE GÜLEN’E SORDU

İlişkili olunan dönemde Soylu’nun, Pensilvanya’ya götürüldüğünü belirten Ahmet Dönmez bu ziyaretle ilgili şunları yazdı:

‘2010 referandumu sonrası, 2011’in başlarıydı. Referandumdaki katkıları için kendisine orada teşekkür de edildi. Gülen’in ikamet ettiği yerleşkenin içindeki eski binanın alt katında 6-7 kişi beraber yemek yediler. Ulaştığım bilgilere göre Süleyman Soylu burada Gülen’e karşı son derece sitayişkârdı. ‘Efendim buraya herkes gelmek istiyor. Böyle güzel hizmetlerin başındaki zâtı, âhir ömrümde görmeden ölürsem eksiklik sayarım bunu kendime’ şeklinde bir ifade kullandığını da teyit ettim. Soylu kısa sıra öncesinde Hacca gidip geldiği için buradaki gözlemlerini anlattı. ‘Orada sizin arkadaşlara da rastladım, gözyaşları içinde size dua edenleri gördüm’ dedi. Karşılıklı hediyeleşmeler oldu. Orada bir gece kalan Soylu, AKP’ye katıldıktan sonra bir kez de ailesi ile ziyarete gitmeyi planladı. Fakat tam o sırada Gezi olayları patladığı için Amerika ziyaretini iptal etti. Gülen’i ziyaretten döndükten sonra, Soylu’nun cemaatle ilişkileri sıcak bir şekilde devam etti. Bir yıl sonra AKP’ye katılım süreci başladı.’

Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığı davetlerin ikincisini reddetmeyen Soylu, 5 Eylül 2012’de “Evime geldim” dediği bir törende AKP rozetini taktı. Ancak gazeteci Ahmet Dönmez’e göre Soylu, kararını vermeden önce Fethullah Gülen’e de danışmıştı.

Dönmez’in yazısına göre Soylu, AKP’den aldığı teklifi, Fethullah Gülen’in bilgisi dahilinde organik bir bağ geliştirdiği Cemaat’ten muhataplarına açtığında, onların görüşü olumsuzdu. ‘Ama dilerseniz hocamıza da bir soralım’ demeleri üzerine de Soylu, ‘Olur, bir kanaatlerini alalım’ karşılığını vermişti.

Dönmez’in yazdıklarına göre Gülen’den “Eğer kendisini üzmeyecekleri, onurunu zedelemeyecekleri bir şekilde kabul edeceklerse ve hayır, denemeyecek bir teklifle geliyorlarsa, olabilir” yanıtı geldi. Gülen için bazen “Hocaefendi” bazen de “Büyüğümüz” diyen Soylu, gelen yanıtı farklı bir kanaldan da teyit ettirmek istedi. Gülen’le irtibatının olduğunu bildiği bir başka arkadaşı üzerinden, gelecek kanaate göre hareket edecekmiş edasıyla, “Hocaefendi’ye bir sorar mısın, ne tavsiye eder?” ricasında bulundu. Dönmez, aynı konu ikinci kez önüne geldiğinde ise Gülen’in “Biz kendisini daha önce cevaplamıştık. Ama mademki bir kez daha soruyor, kanaatimizi tekrarlayalım: Mümkünse, yapabiliyorsa, dışarıda bir şeyler yapma şansı varsa AKP’ye girmesin” dediğini aktarıyor. Halbuki Soylu, yanıt gelmeden önce anlaşmış ve Erdoğan’a “Evet” demişti.”

Soylu’yla ilgili iddialar Duvar kitabına böyle konu oldu. Üzerinden zaman geçen iddiaların muhatapları doğruluğunu açıklayabilirler ya da yalanlayabilirler.

Fakat, iddiaların, ithamların odağındaki İçişleri Bakanı Soylu, bunları ortadan kaldıracak bilgileri kamuoyuyla paylaşmak yerine, muhalefet partisi liderini, muhalefet partisi yönetimindeki belediyeyi zan altında bırakacak iddiaları gündeme getiriyor.

Bunu yaparken de devletin emniyet birimlerinin, istihbarat birimlerinin elindeki verileri paylaşıyormuş görüntüsü vermekten uzak durmuyor. ‘10 bin dolar alan siyasetçi’ iddiasının arkasında duramayan, İstanbul seçimlerinde hile yapıldığına yönelik iddialarıyla kentte yaptığı dev operasyondan eli boş dönen İçişleri Bakanı, belli ki ‘hesap verme yeri’ olarak tarif edilebilecek bakanlığını, altı doldurulmayan iddialarla ‘hesap soracak yer’ olarak kullanmaya kararlı.