İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da eleştirerek, "Utanmadan 2023 yılında kaç milletvekili çıkacağını bir Avrupa ülkesinin büyükelçisiyle konuştunuz. Çağatay Kılıç dedikodusu yaptınız . İlk Cumhurbaşkanı seçilenin iki ya da üç yıl gideceğini, ardından yeni cumhurbaşkanı seçmek zorunda olunduğunu konuştunuz. Ukrayna-Rusya krizinin, o savaşın sonuçlarının Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini değerlendirdiniz. Millet İttifakı içindeki bütün ayrıntıları, Ali Babacan'ı, Ahmet Davutoğlu'nu, HDP'den nasıl oy devşirileceğini konuştunuz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 14 Mayıs 1950'deki seçimin 72'nci yıl dönümü nedeniyle, Aydın'daki Adnan Menderes Müzesi'nde 'Adnan Menderes ve Türkiye Demokrasi Tarihi Forumu' düzenlendi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katıldığı toplantıda Aydın Valisi Hüseyin Aksoy, AKP Aydın milletvekilleri Metin Yavuz, Rıza Posacı, Bekir Kuvvet Erim, çok sayıda akademisyen ile kamu kurum ve kuruluş temsilcileri hazır bulundu. Foruma katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Demokrat Parti tarihini ve Adnan Menderes ile birlikte yaşananları yeniden anlatmanın oldukça anlamlı olduğunu ifade etti.

'SANKİ ALELADE BİR KANUN TEKLİFİ'
Konuşmasına başlarken, 16 Eylül 1961 tarihli Resmi Gazete'de Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının yayınlandığını hatırlatan Bakan Soylu, Menderes ve arkadaşlarını sevenler ile ailelerinin bu kararı ne hislerle okumuş olabileceklerini vurgulayarak, bu kararın sanki alelade bir kanun metni ve mahkeme kararı gibi sıradan yazıldığını dile getirdi.

Konuşmasında tarihten bazı anekdotlar aktaran Soylu, "1930'da Atatürk şehitler ile alakalı bir abide yapılması konusunda değerlendirmede bulunmuş. 1944'te bu karar tekrar alınıyor. 1952'de rahmetli Adnan Menderes bir karar alıp bir şehitler cemiyeti kurmayı ve bir anıt yaptırmayı öneriyor. 1955'te Resmi Gazete'de Adnan Menderes hükümeti Çanakkale'de bir araziyi şehitler cemiyetine ufak bir meblağ ile tahsis ediyor. İstanbul Valisi başkanlığında bir heyet çalışıyor ama bir adım atılamıyor. 1958'de Menderes bugünkü Çanakkale Abidesi'ni yaptırıyor" dedi.

Milletin geçmişe yabancılaşmak istemediğini dile getiren Bakan Soylu, dini ve tarihi ile bütünleşmek isteyen bir toplumun bunları önüne koyanla yola devam ettiğini kaydetti. Milletin bazen seçim zamanı geldiğinde sandıktaki iradesiyle hatırlatmalarda bulunduğunu belirten Bakan Soylu, şöyle konuştu:

'TÜRKİYE'Yİ BEKLETMEK İSTEYENLER ORTAYA ÇIKTI'
"Adnan Menderes, Celal Bayar ve arkadaşları Çanakkale Abidesi'ni yapanlar ve bu ülkeye kazandıranlardır. Uzun yıllar geçti. Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı'na kadar ve ondan sonraki sürece kadar o duruş sadece seyredildi. Oradaki bütün yapıtlar Erdoğan ile beraber yeniden ihya ve inşa ediliyor. Adnan Menderes ve arkadaşları şehirlerle köyleri birleştirdi. Hatta o dönemde CHP'liler bu köylüleri şehirlere getirilmesiyle ilgili eleştiriler ortaya koydu. Daha da öteye gidip kasketlileri, poturluları, şalvarlıları halkın içine sokmamak için gayret gösterdiler. Adnan Menderes o adımı atmasaydı şuradakilerin yüzde 99'u kendi köyündeydi. Hepimiz köyümüzde ailelerimizin çocukları olarak kalacaktık. Bir hakime hanım, bir vali, bir iş insanı ya da bir bakan, köylü çocuğu olamazdı. Bu yol bir vesileyle açıldı. Bugün çok tartışılan milli ve yerellik kavramı bu toplumun bütün unsurlarında her zaman var olmuş. Ama sadece yolları köyle ve şehirle Adnan Menderes buluşturmadı. Rahmetli Özal büyükşehirleri buluşturdu. Bir kalkınma hikayesini anlatmaya çalıştı. Erdoğan da bütün şehirleri tüm şehirlerle bölünmüş yollarla buluşturdu. Türkiye büyümeye ve kendini bulmaya çalıştı. Ne zaman kendine bir güç buldu, Türkiye'yi bekletmek isteyen, varlığını buzdolabına koymak isteyen, bu milletin dünyayla buluşmasını engellemek isteyenler ortaya çıktı."

Son günlerde algı kavramıyla ilgili bazı tartışmaların da gündeme geldiğini anlatan Bakan Soylu, şöyle devam etti:

BU İSMET İNÖNÜ CHP'SİDİR
"Siz doğru mücadeleyi ortaya koyarsanız hiçbir algı bunun önünü kesemez. Belli dönemler içinde birtakım konjonktürel olayların altında kalabilir ama gerçeğin önü kesilemez. Yıllar sonra gelinir, 72 yıl, 172 yıl ya da 372 yıl sonra Adnan Menderes'ten Tayyip Erdoğan'a kadar bu millete toplu iğnenin ucu kadar hizmeti olan herkes için bu ülke seferber olur. Bugün bazıları 'Bu Atatürk'ün CHP'si değil diyor. Peki bu kimin CHP'si? Bu İsmet İnönü'nün CHP'sidir. O gün darbeyi yapan da İsmet İnönü'nün CHP'sidir. Kurulduğu tarihle bugün arasında hiçbir benzerlik söz konusu değildir. Gençlere tavsiyem, Türk siyasi tarihinde İsmet İnönü'yü iyi anlamadan, onun yaptıklarına bakmadan, Türkiye demokrasiye kavuşamaz. Bu benim iddiam ama bu sözümü hafife almayın. Yakın demokrasi tarihinde İnönü'nün yaptıklarını, bütün siyasi cenaha yaptıklarını iyi anlamadan Türk demokrasisi kendini bulamaz. Batıcılık dahil olmak üzere bütün savların arkasında vardır. Bugün CHP'nin ortaya koyduğu bütün süreçlerin ruhunu, cümlelerini, psikolojik hareket tarzını ve tablosunu resmetmiştir. Hala o çizgiden devam edilmektedir. Türk demokrasi tarihi iki ayrı nehirde akar. Birisi millet nehri. Millet demek bu ülkenin kalkınması, dini değerleri, inancı, geleneği, hürmet, saygı demektir. Etrafındaki coğrafyayı anlamak, şefkat, merhamet demektir. Millet demek, bütün etrafımızdaki tarihin ta kendisidir. Bir de vesayet dediğimiz millet karşıtlığı vardır. Bugün elçilerle iş birliği yapanlar, Amerika talimatıyla darbe gerçekleştirenlerdir. Aralarında hiçbir fark yoktur."