İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Galata Üniversitesi akademik yılı açılış töreninde gündeme ilişkin konuştu.

Soylu, "Dün bir 'siyasi cinayetler' tartışması vardı. Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69'u bot hesaplardır" dedi.

21. yüzyılı, Batı'nın liderlikte "yok yılı" olarak yaşadığını söyleyen Soylu; Batı dünyasının bugün içinde bulunduğu vizyonsuzluğu ve yönsüzlüğü liderlik alanında çektiği kıtlığa borçlu olduğunu iddia etti. 

Soylu, "Ekonomileri gelişmiş, eğitim düzeyi yüksek, hakikaten böyle bir nüfus, hatırı sayılır bir medeniyet birikimi var. Tecrübesi var. Ciddi devlet birikimi var. Rönesans reformundan itibaren dünyada sanatta, bilimde, edebiyatta, hatta ekonomide çok açık ara ilerde olmasına rağmen gelin görün ki bugün oluşturduğu Orta Doğu politikası çökmüş. Avrupa Birliği hayali çatırdamış... Kendi medeniyet değerleriyle çelişen, ırkçılığın ve marjinalliğin pençesine savrulan, bırakın Orta Doğu politikasını, doğru dürüst bir uyuşturucuyla mücadele politikası, göç politikası, terörle mücadele politikası ortaya koyamayan bir Batı medeniyeti ve fotoğrafıyla karşı karşıyayız" dedi.

Bu fotoğrafı oluşturan en temel nedenlerden birinin, "Batı medeniyetinin 21. yüzyılda güçlü bir lider profilini ortaya koyamamış olması" olduğunu öne süren Soylu, şunları kaydetti:

Onun yerine güçlü küresel şirketler, güçlü derin devlet yapılanmaları, güçlü istihbarat teşkilatları ortaya birtakım stratejileri koymaktadır. En kötüsü bunların her biri dünyayı istedikleri yere sürüklemeye çalışmaktadırlar. En kötüsü her birinin daha sayfaları açılmamış ajandaları da vardır. Kendilerine özgü, kendi yapabileceklerine ait. Burada liderlik kavramından ne anladığımız da önemlidir. Siyasi erk sahibi olmak, siyasi makam sahibi olmak lider olmak değildir. Mevcut bir yapı içerisinde bir görevi yerine getirmek ve liderlik aynı şey değildir. Liderlikle rehberlik aynı şey değildir. Rehber, sizi daha önce açılmış bir yoldan götüren kimsedir. Lider ise topluma yeni bir yol açan kimsedir. Bir değişim ortaya koyan, dün ve bugünü farklı yapan kimsedir. Ufuk açan, vizyon açan, kendisinden başkalarına da tahammül eden, onların da ufkunu açan kimsedir.

'ERDOĞAN'IN ORTAYA KOYDUĞU DEĞİŞİM BİR LİDERLİK ÖRNEĞİDİR'
Soylu, Türkiye'nin 20. yüzyılın başında verdiği Kurtuluş Savaşı'nı ve 'güzel Cumhuriyet'i kurmasını güçlü bir liderliğe borçlu olduğunu iddia ederek şunları kaydetti: 

Rahmetli Menderes, Türkiye tarihinde önemli bir değişim ve liderlik ortaya koymuştur. Bedelini de canıyla ödemiştir. Hesabi olsaydı belki bu olmazdı. Liderler hesabi değildir. Rahmetli Özal bir liderlik ortaya koymuştur ve Türkiye'de pek çok alanda kendi deyimiyle 'transformasyon-zihniyet dönüşümü' gerçekleştirmiştir. Buradaki genç arkadaşlarımıza 'z kuşağı' diye güzellemeler yaparak ipotek koymaya çalışan birileri belki bu tarifimi anlamayacaktır ama 21. yüzyılın başından itibaren Türkiye'de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu değişim bir liderlik örneğidir. Hem de güçlü bir liderlik. Bunu otoyollar, şehir hastaneleri, hızlı trenler, havalimanlarını kastederek söylüyor değilim. İşin o tarafı çok güçlü ve çok başarılı bir yöneticilik ürünüdür. Asıl mesele, 10 yılda bir darbe bekleyen bir ülkede iyi bir sistem kurabilmek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi bir sistem kurabilmek. 'Doğu'nun makus talihi değişmez' cümlesine terk ettiğimiz Doğu ve Güneydoğuyu bugün terörden arındırılmış ve otelleri lebalep dolu bir cazibe merkezi haline getirebilmek. 60-70 yıl önce uçak üretmiş veya prototip bir otomobil üretmiş insanları neredeyse linç etmiş bir vesayeti tasfiye edip bugün insansız hava araçları teknolojisinde küresel liderliğe oynamak. Yazılım ihraç eden bir ülke haline geldik. Basit gazete manşetleriyle o da olmazsa IMF memurlarıyla terbiye edilen bir ülkeyi, bugün her türlü baskıya dayanan istikrarlı bir ülke haline getirebilmek.

'CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ KARAR ALMA SÜREÇLERİNİ HIZLANDIRMAKTADIR'
Soylu, bugün sosyal medyada ya da basında siyasetle ilgili olarak karşılaşılan tartışmaların neredeyse tamamının esasen bu liderliği değil, bu değişimi kıskanmakla ilgili olduğunu öne sürerek "Bu değişimin son ve en büyük halkası olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeli ekseninde oluşturulmaya çalışılan iklim, 21. yüzyılda Türkiye'nin yaşadığı bu değişime, Batı'yı vizyonsuz ve yönsüz yakalamışken, elimize geçen fırsatı elimizden almaya çalışmakla ilgilidir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle Türkiye'nin attığı bu adımın esasen küresel değişimle de uyumlu bir adım olduğuna işaret eden Soylu, şöyle konuştu:

Geçtiğimiz yüzyılda yönetim anlayışı yerelleşmeye doğru evriliyordu. Çıkan kanunlar, yönetmelikler, verilen yetkiler hep merkezden dağıtılan, merkezi zayıflatan, yereli güçlendirmeye çalışan. 20. yüzyılın bütün mantığı, paradigması bunun üzerine oturmuştu. Birimlerin başında profesyoneller vardı, birimler daha bağımsızdı, ağırlıklı olarak yerinden yönetim merkezdeki yönetme kabiliyetinin paylaşılması şeklinde güçlü bir anlayış hakimdi. Daha zayıf bir merkez, daha güçlü birimler. Ancak önümüzde küresel kapitalizm, küresel medya ve uluslararası örgütler eliyle toplumlar artık dışarıdan çok daha güçlü baskılara maruz kalıyorlar. Dolayısıyla güçlü merkez ihtiyacı güçlü ve hızlı karar alma mekanizmalarına duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bugün aile şirketlerinde ailelerin etkinliği yeniden artmaya başladı. Yetkilerin ve karar alma süreçlerinin merkezileşmesi hızlandı. Çünkü iletişim imkanları arttı. Merkezler sahaya güçlü bir şekilde nüfus edebilme imkanı kazandı. Artık toplantılarımızı bile görüntülü yaptığımız bir dünya düzeninde merkezin güçlenmesi de gayet doğaldır.

AKP'li Soylu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başladıktan sonra hızlı bir şekilde merkezin taşrayı harekete geçiren, kontrol eden, ihtiyaçlarını, eksiklerini analiz eden ve vatandaşın memnuniyetinin artması için sahayı baskılayan, eksiklikleri kendi tespit eden ve onunla beraber de politikalarını oluşturan bir anlayışı yönettiğini anlattı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yeni dünya düzenine uyan derin ve yetkin bir model olduğunu vurgulayan Soylu, "Çünkü karar alma süreçlerini hızlandırmaktadır. Ülkenin her noktasındaki sorunlara ilişkin hızlı müdahale ve hızlı politika üretme imkanı sunmaktadır. Bizim icadımız mıdır? Elbette ki hayır. Dünyada başarıyla uygulanan bir yoldur. Peki, parlamenter sistem bir mucize midir? Değildir. Öyle olsaydı kullandığımız 95 yıl boyunca bize darbeler üretmezdi. Bizi çok farklı bir yere taşıması gerekirdi. Evet, kullandık. Ülkemizi bir noktaya getirdik. Ama anlaşıldı ki bizi bundan ötesine götürecek takati yoktu ve yeni bir modele geçiş yaptık. Bunu dünyanın sonu gibi sunmak, dövizdeki dalgalanmalara bakıp sistem tartışmaları açmak, koalisyondaki parti sayısına bakıp her genel başkana bir makam vermek için başbakan vaatleri vermek, kimse kusura bakmasın ama Z kuşağı konuşup, A kuşağı işi yapmaktır" şeklinde konuştu.

Soylu, dünyayı Türkiye'den, Türkiye'yi dünyadan, etrafındaki coğrafyadan bugün ayıran en önemli fırsatın içinde bulundukları hükümet modeli olduğunu ifade etti.

95 yıl uygulanan sistem yerine getirilen modele de gelir gelmez itiraz etmenin, bilimsel bir yaklaşım olmadığını öne süren Soylu, "Türkiye'nin 21. yüzyılındaki belki de en büyük dönüşüm başarılarından birisi de her sahadaki değişimi birbiriyle entegre etme kabiliyetidir. Bir yandan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni getirdi, bir yandan yazılım ve teknoloji üretti bir yandan kamuda stratejik plan anlayışını getirdi, bir yandan terörle ve diğer suçlarla mücadelede kapasite üretti. Her biri kendisi adına ülke için çıktısını üretti" diye konuştu.

Türkiye'nin teknolojik alt yapısına da değinen Soylu, ülkenin yazılımlarına işaret ederek, "Dün bir 'siyasi cinayetler' tartışması vardı. Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69'u bot hesaplardır" dedi.

Soylu, Bakanlık olarak yürüttükleri çalışmalara da değindi. Ateşli Silahlar Projesinden (ASİP) de bahseden Soylu, özel güvenlikle ilgili hiçbir şeyde kağıda kaleme ihtiyaç olmadığını, her birinin yüzde 100 şekilde e-devlet üzerinden yürüdüğünü belirterek, "Mesela, dün akşam bir milletvekili yeni kurduğu bir siyasi partiye rant sağlamak için, konuşmak için, 'Ben silah başvurusu yaptım. Benim silah başvurumu kabul etmediler.' diye bir yalanı ortaya koydu. Hemen telefon açtım. Sisteme girdiler. 4 tane taşıma ruhsatlı silahı var şu anda.' dediler. 'Korumam yok diyor.' dedim. 'Koruması da var.' dediler. Sistem yalanı ve dezenformasyonu da hemen ortaya çıkaran bir sistem." ifadelerini kullandı.

Törene, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Galata Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özgür Çengel, Mütevelli Heyeti Başkanı Nilüfer Bulut, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.