Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, “Covid-19 ve Cezaevleri Ocak-Temmuz Raporu” hazırladı.

Raporda, “Resmî açıklamalara karşın Covid-19 hastalığı, iktidarın ve özellikle de cezaevi yönetimlerinin aldırmaz tutumu nedeniyle cezaevlerinde etkisini çok daha yoğun gösterdi. Adalet Bakanlığı’nın ve cezaevi yönetimlerinin tutuklu ve hükümlüleri kaderiyle baş başa bırakan yaklaşımlarına tanık olduk” denildi.

Cezaevlerinde yaşanan sorunlar ise şöyle sıralandı:

“* Koğuşların, odaların ve genel olarak cezaevlerinin temizliği;

* Tutuklu ve hükümlülerin kalabalık ortamlarda zorla tutulması;

* Tutuklu ve hükümlülere maske verilmemesi ya da kısıtlı verilmesi, sabun, deterjan, çamaşır suyu gibi temel hijyen malzemelerinin verilmemesi ya da kısıtlı verilmesi; yemeklerin azlığı, kalitesizliği ve sağlıksızlığı;

* Durumu daha ağır olan hasta mahkûmlar için hiçbir özel önlem alınmaması;

* Cezaevi görevlilerinin temel hijyen kurallarına uymaması;

* Tutuklu ve hükümlülerin hastane sevklerinin yapılmaması ya da geciktirilmesi/zorlaştırılması;

* Hastanelerde tutuklu ve hükümlülerin uluslararası anlaşmalarla da güvence altına alınan sağlık hizmetlerine erişiminin (kelepçesiz muayene dayatması gibi) kısıtlanması.”

 ‘8 KİŞİLİK KOĞUŞLARDA 20 KİŞİ KALINIYOR’

Raporda, 14 Nisan’da Meclis’te kabul edilen infaz düzenlemesiyle 90 bin kişinin tahliye edildiği vurgulandı. İnfaz düzenlemesinde yaşanan ayrımcılık vurgulanarak, gazeteciler ve ağır hasta tutukluların halen cezaevinde olduğu belirtildi. Raporda, ayrıca infaz yasasıyla boşalan koğuşların büyük bir kısmının “karantina koğuşlarına” dönüştürüldüğünü bir kısmının da infaz koruma memurlarına tahsis edildiğine dikkat çekildi.

Raporda, “Salgın döneminde de 8 kişi için düzenlenmiş 65 m2’lik koğuşta 20’nin üzerinde mahkûmun birlikte tutulduğu, aynı ölçülerdeki bazı başka koğuşlarda 30-35 kişinin bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Koğuşta sadece bir tuvalet, bir banyo ve 8 ranza olduğu, yeterli ranza bulunmaması nedeniyle yerlerde yatıldığı, yerde de yatak serecek yerin kısıtlı olması nedeniyle nöbetleşe uyunduğu ifade edilmektedir” denildi.

Kalabalık koğuşlarda özellikle temiz hava alımının da sıkıntılı olduğuna dikkat çekilen raporda, astım ya da Koah vb. akciğer rahatsızlıkları olanlar için “rahat nefes alabilecekleri kalabalık olmayan ayrı bir koğuşa nakil talepleri”nin reddedildiği vurgulandı.

‘YETERLİ VE SAĞLIKLI BESLENME İMKANLARI YOK’

Beslenme konusunda da cezaevlerinde yoğun şikayetler olduğu kaydedilen raporda, “Tutuklu ve hükümlülerin beslenebilmeleri için tahsis edilen iaşe bedeli 8.5 TL’dir. Artan enflasyon ve gıda fiyatları dikkate alındığında 8,5 TL’lik bir bütçe ile dengeli beslenmek imkânsızdır. Hemen hemen tüm cezaevlerinden yemeklerin azlığı, kalitesizliği ve sağlıksızlığı şikâyetleri artarak gelmektedir” ifadelerine yer verildi.

TEDAVİ HAKKININ KISITLI OLMASI

Tutukluların muayene ve tedavi haklarında da kısıtlamalar olduğu kaydedilen raporda, “Tutuklu ve hükümlüler hastane sevklerinin işkenceye dönüştüğü, kelepçeli muayene dayatmasının sürdüğü, teşhis ve tedavilerinin geciktirildiği/yapılmadığı yakınmalarını artarak dile getirmektedirler. Bir cezaevinde göz doktoruna muayene olmak için yapılan müracaatın 5 aydır bekletildiği ifade edilmektedir” diye belirtildi.

PANDEMİ BASKI ARACI HALİNE GELDİ

Raporun sonuç kısmında ise şu ifadeler yer aldı: “Hak ihlalleri bitmeyen cezaevlerinde, Covid-19 hastalıktan çok yeni bir hak ihlali olarak yaşanmaktadır. Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimleri için Covid-19’un mücadele edilmesi gereken bir hastalık değil tutuklu ve hükümlüler üzerinde baskı kurmanın bir aracı olduğunu söyleyebiliriz.”