Gazeteci Nevşin Mengü, Zafer Partisi Genel Başkanı’nın iyi bir medya ajansıyla anlaştığını, ciddi bir trol ordusu ile gündemde kaldığını öne sürdü.

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcılarından Gürol Ayan da, sosyal medya üzerinden yanıtı şu sözlerle verdi:

Ben Zafer Partisi’nin Tanıtım ve Halkla İlişkilerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım. Olmayan ajansımız ve bu trol hesapları bizimle paylaşırsanız kendilerine bir teşekkür ederiz

Partinin adından en çok söz ettiren sosyal medya paylaşımlarından biri de “Sessiz İstila” adındaki belgeseldi. 

Oda TV'den Feramuz Erdin gündemdeki bu son tartışmayı bizzat konunun muhatabı Gürol Ayan’a sordu.

'SESSİZ İSTİLA' NASIL VE NEDEN GÜNDEM OLDU 

Gürol Ayan’a göre, hem partilerinin hem de sosyal medyadaki paylaşımlarının ve Sessiz İstila filminin gündemde bu kadar yer tutmasının yegâne sebebi, “Gerçek” olmasıydı.

İlk yanıtı bu oldu ve devam etti:

Türkiye, dünyada hiçbir örneğine rastlanmayacak şekilde sınırlarını vasıfsız göçmenlere açmış durumda. Suriye’dekilerin artık güncel olmasa da savaştan kaçma gibi bir mazereti vardı ve komşu devlet olarak üzerimize düşeni biz zaten fazlasıyla yaptık. Ama Afganistan, Pakistan ve daha birçok ülke vatandaşının akın akın ülkeye kabul edilmesine anlam vermek mümkün değil. Bunlar canını kurtarmak telaşındaysa zaten İran’a geçtiklerinde bunu sağlamış oluyorlar. Hükümet, Türk halkının bin bir bedel ödeyerek edindiği kısıtlı konforu bu insanlarla paylaşmasını istiyor. Neden?

Kendi tabanı da hükümetin bu göçmen politikasına karşıydı. Buna rağmen neden ısrarla aynı göç politikası izleniyor.

Fısıltı gazetesindeki iddialara göre bunun birkaç sebebi vardı.

1-Türkiye’nin güneyini de kapsayacak şekilde Suriye’nin kuzeyinde bir Arap kuşağı oluşturmak.

2-Anadolu’yu Türksüzleştirmek.

3-Türk-Arap savaşı çıkartarak fırsattan yararlanan Kürtlerin bağımsız devlet kurmasını sağlamak.

4-Kurulacak hilafete ümmet hazırlamak.

Fısıltı gazetesinde sürekli konuşulan iddialar bunlardı.

Bu iddiaları Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gürol Ayan’a sordum. Yanıtı şu oldu: 

Bir gizli ajandaları olduğu çok belli. Çünkü kendi tabanları da dâhil, halkta hiç karşılığı olmamasına rağmen bu politikada çok ısrarcılar. Bu haliyle ortaya konan ihmal en basit haliyle vatana ihanettir. Siyaset her neyse ama bürokrasinin buna alet olması ve bazı kamu görevlilerinin buradan görevini ihmal ederek gelir elde etmesi kabul edilemez. Bu şekilde kulağımıza çok dedikodu geliyor. Hükümetin asıl görevi bunları araştırmak ve engellemek iken, yabancı çokluğundan şikâyet eden vatandaşın peşine düşmesi sözün bittiği yerdir. Hükümet, niyeti konusunda şeffaf değil. Büyük bir tehlike hakkında uyarıda bulunanı takip ettikleri kadar ülke sınırlarını takip etseler, bu durumda olmazdık.

Ümit Özdağ’ın gündeme getirmesi ile oluşan atmosfer, hükümetten gelen tepkiler, kamuoyunun verdiği reaksiyon da gösteriyor ki, göç ve göçmen konusu seçim öncesinde hükümetin Aşil topuğu haline gelmiş durumda.

Gürol Ayan ile sohbetimiz sırasında, Zafer Partisi’nin bu konuyu kendilerine “bayrak” yaptıklarını anlıyorum.

Uzunca bir süre Türkiye gündeminden bu konuyu düşürmeyecekleri izlenimi ediniyorum. Onu da kendisinin ağzından çıkan şu cümleler belli ediyor:

Biz zaten bu konuya siyaset üstü yaklaşıyoruz. Mevzu bahis olan milli güvenliktir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde ön gördüğü durumların hızla oluştuğunu görüyoruz.

 Kendilerine yakıştırılan “Irkçı” ifadelerini şiddetle ret eden Gürol Ayan, bunun bir dezenformasyon faaliyeti olduğunun altını çiziyor.

Gürol Ayan’ın dikkat çektiği bir nokta ise, göçmenlerin ucuz iş gücü olarak görülmesi.

Anadolu’da göçmenler yüzünden Türklerin iş bulamadığını ve evlerini geçindiremediğini iddia eden Gürol Ayan, “SGK primi ödeyemeden emeklilik yaşına gelen Türkler ile vatandaşlık almış göçmenlerin durumu nasıl olacak, hiç düşünüldü mü? Böyle giderse, yarın emeklisine maaş ödeyemeyen bir Türkiye ile karşılaşmak kimseyi şaşırtmasın” diyor.