MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşuyor.

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Bahçeli, seçim için bir kez daha 2023'ü işaret ederek şimdiye kadar 55 ili gezdiklerini belirtti. Bahçeli, "'Adım adım 2023', 'İl il Anadolu' temasıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızın esası ve özü bu düşüncelerimizde mahfuzdur. 30 Ekim’den bugüne kadar 55 ilimizi ziyaret ettik, gittiğimiz her yerde coşkuyla karşılandık" diye konuştu.

Atanamayan öğretmenler sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyleyen Bahçeli devamında, "Sınıfında öğrencileriyle baş başa kaldığında borç yükünün altından nasıl kalkacağını düşünen bir öğretmenin verimli olması mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener'i hedef alan Bahçeli, "CHP ile İP'in paçası tutuşmuş olacak. İP'in başkanı Türkiye'nin farklı farklı mahallelere bölündüğünü söylüyor. Bu dil bölücüdür. Bölünen zilletin ta kendisidir. İP Başkanı yüzde 50+1'in şahsıma sorulmasını istemiş. Onlara yüzde 50+1'i anlatayım da biraz ders alsınlar" dedi.

Bahçeli'nin konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

Bizimle kim uğraşıyorsa hâlâ sorumluluğumuz devam ediyor, millet düşmanlarına korku salıyoruz demektir. Onun için dedikodular bizleri yıldıramaz. Bu kutlu davanın gücüne asla ve asla sekte vuramaz. Olsa olsa bizlere  doğru yolda olduğumuza dair fikir verir. Hem kendimizi hem de hasmımızı bilirsek başarı, zafer, gelecek bizimdir. Türk milletinin, MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın karşısında virüs gibi yayılan hasımlarımızı bilmek mecburiyetindeyiz. Bizim tarafımız millettir, mazlumlardır, demokrasidir.

MHP’yi her zaman doğru anlayan, Cumhur İttifakı’nı doğru anlatan, bununla kalmayıp her zaman sahip çıkan Türkiye sevdalıları hep var olacaktır.

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü. Öğretmenlerin sorunlarını samimiyetle ele almak, empatiyle onları anlamak, beklentilerini sırasıyla karşılamak, sosyal, ekonomik ve mesleki taleplerini yerine getirmek durumundayız. Elbette öğretmenlerimizi bir güne sıkıştırmak hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmayacaktır. Öğretmeni de Türkiye’nin gelişme ve büyüme mücadelesinden ayrı görmek söz konusu değildir.

Sorunsuz öğretmen sorunsuz eğitim ve öğretim demektir. Sınıfında öğrencileriyle baş başa kaldıklarında nasıl geçineceğini, borç yükünün altından nasıl kalkacağını düşünen, kaygılarıyla, korkuları arasına sıkışan bir öğretmenin verimli olması, kendisininden beklenen faydayı gösterebilmesi mümkün değildir. Öğretmenlerimiz huzurluysa evlatlarımız da huzurlu olacaktır. Hiçbir hakkı öğretmenlerimizden çok göremeyiz. Atanamayan öğretmen sorununa neşter vurulmalı, bu konu artık kapanmalıdır.

Türkiye düşmanlarıyla kucaklaşmak maksadıyla "helalleşme" sayfası açan Kılıçdaroğlu'nun dilinin altındaki bakla nedir?

CHP budur. PKK’yla HDP’nin kanlı madalyonun iki yüzü olduğunu cümle alem gördü de bir tek siz mi fark edemediniz? Bu nasıl boş kafadır.

Demirtaş’ın neden tutuklu olduğunu ben söyleyeyim. Çünkü teröristin yeri sokaklar, siyaset koridorları değil demir parmaklıkların arkasıdır. Bu ülkede kuyumuzu kazmaya çalışan Soroşçulara müsamahası yoktur. CHP yönetiminin teröristler ve Sorosçularla bu denli iç içe geçmesi öncelikle kendi partilerine hakarettir.

Kılıçdaroğlu’nun “İktidarımızda başörtülü bakan olacak” ifadesi de sömürüdür, istismardır. İktidara gelmesi hayal olan bu zihniyetin Türkiye’de başörtüsü meselesinin çözüldüğünden haberi yoktur. Başörtülü bakanı konuşmaktan önce ikna odalarında eziyet ettiğiniz genç kızlarımızın hesabını verin de görelim.    

Yüzde 50 +1 anlatayım da ders alsınlar. Cumhurbaşkanı’nın iki turlu seçimle doğrudan halk tarafından geçerli oyların salt çoğunluyla seçilme kuralı anayasa değişikliğiyle kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmiştir. Cumhurbaşkanı veya devlet başkanını halkın seçtiği 99 ülkede geçerli oyların yüzde 50+1’ini alan adayın seçilmesi anayasal norm olarak kabul edilmiştir. Yine dünyada 103 ülkede cumhurbaşkanını ya da devlet başkanını halk seçerken bunlardan 99’unda salt çoğunluk uygulanmaktadır.

Cumhurbaşkanı veya devlet başkanını halk tarafından seçilmesinde uygulanan ikinci usul yüzde 40+10 olarak isimlendirilen sistemdir. Bu sistem sadece Bolivya, Kosta Rika, Ekvador ve Arjantin’de geçerlidir.Bu sistemde ilk rakibine yüzde 10 fark atan rakibin seçilmesi esas gösterilmiştir. Cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının halkın seçtiği tüm sistemlerde demokratik meşruiyet gereğince salt çoğunluğun oylarıyla seçilmesi temel kaidedir.. Bu konuyu tartışmaya açmak; yönetim sistemine karşı güvensizliği körükleyecektir. Bu masum bir talep değildir. Yüzde 40 oranını dillendirmek başkalarının değirmenine su taşımaktır. Bunu ulu orta konuşanlar da iyi niyetli sayılamayacaktır.

Ekonomi sadece ekonomi olmaktan çıkmıştır. Kontrol sizde değilse baskı aracına dönüşmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye tarihi bir eşiktedir; ya finans simsarlarının sözü geçecek ya da böyle gelse de böyle gitmeyecektir. 

Ekonomi vasıtasıyla Türkiye’ye saldıranlara dahası insanlarımızı faiz, kur, enflasyon sarmalına hapsetmek için uğraşanlara fırsat vermemek, müsaade etmemek herkesin ortak sorumluluğudur. Küresel enflasyon hızlı tırmanış halindedir.  Enflasyonla mücadele için çözüm önerisi; kısa vadeli faiz oranını enflasyon oranı kadar artırmak ya da azaltmaktır.

İnsanlarımızın ekonomik sıkıntılarını biliyoruz, artan döviz kurlarından yakınmalarının farkındayız. Ancak takip edilen politikalar doğrudur, yakında her şey düzelecektir.

Türkiye bir karar vermek ve irade koymak durumıuyla baş başadır. Ya enflasyon artışına faizleri yükselterek tepki veren, enflasyon-kur sarmalı içerisindeki döngüyü kabulleneceğiz. Ya da yüksek faiz politikasından kademeli bir şekilde vazgeçerek, enflasyonla mücadeleyi yeniden tanımlayan bir politikaya geçeceğiz. Her iki politikanın da risk ve maliyetleri olduğu malumdur. İkinci adım yapısal adımların atılmasını gerektirmektedir. Ekonomi için öncelikli konu belirsizliğin ortadan kaldırılmasıdır.