MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin haftalık Meclis grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Elazığ'da ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdundaki baskılara dayanamayıp yaşamına son veren tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'ya ilişkin konuşan Bahçeli "Tasvip edilemez, Allah'ın verdiği canı kimse alamaz" ifadelerini kullandı. Kara'nın intiharının siyasi olarak istismar edildiğini savunan Bahçeli, bu nedenle cemaat yurtlarının hedef alınmasına tepki gösterdi. "Cemaat ve tarikatlar bir realitedir ve hayatın olağan akışı içinde var olmaya devam edecektir" diyen Bahçeli, ayrıca şarkı sözleri nedeniyle iktidara yakın medya tarafından hedef gösterilen ünlü sanatçı Sezen Aksu'yu da "Serçeysen serçeliğini bil" ifadeleriyle hedef aldı. Tutuklu iş insanı Osman Kavala'ya ilişkin de konuşan MHP lideri, Gezi Davası'na katılan CHP'lileri de hedef gösterdi.   

Konuşmasında zamlara karşı yapılan protestolarla gündeme gelen Kazakistan’a ilişkin açıklamalarla başlayan MHP lideri “Bir süredir Kazakistan'ı hakimiyeti altına alan kaotik tablo çok şükür tesirini neredeyse kaybetmiştir. Endişeyle takip ettiğimiz iç çatışma ortamı sükut bulmuş, hayat normale dönmeye başlamıştır. Bundan ziyadesiyle memnun olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi.

“Ayrımız yoktur, gayrımız yoktur ama ortak hasmımız çoktur” diyen Bahçeli, Türk devletleri arasında askeri bir güvenlik anlaşması yapılmasını istedi, “Ülkelerimiz ayrı olabilir ama milletimiz aynıdır, adı da Türk milletidir” ifadelerini kullandı. Bahçeli, Kazakistan’a ilişkin şunları söyledi:

Kazakistan'daki olayların önü alınmıştır fakat Türkiye de dahil olmak üzere öne çıkan ülkeler için tehditler her zaman muhtemeldir. Hazırlık ve uyanık olmak bir mükelefliyettir. Demokrasiyi işgal etmelerinin anahtarı olarak kullanıp toplum veya milletlerin varlık haklarına musallat olan emperyalist çevrelerin bundan sonra da boş durmayacağı kesindir. Soğuk savaş döneminin tarihi bir simetrisi yaşanmaktadır.

Konuşmasında Irak’ta Türkmenlere yönelik düşmanlık yürütüldüğünü iddia eden Bahçeli, bunun insanlık suçu olduğunu belirterek ‘barbarlık’ olarak niteledi. Türkmenlerin yeni kurulacak hükümette görev almalarının tarihi ve siyasi bir mecburiyet olduğunu söyledi, “Irak Türkmenleri yok sayılamaz” dedi. Bahçeli, mezhep ayrımcılığını ise ‘tarihi bir yanlış’ olduğunu söyledi, “ilkellik” olarak değerlendirdi.

ENES KARA’NIN İNTİHARI
Bahçeli, Elazığ'da ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdundaki baskılara dayanamayıp yaşamına son veren tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın intiharının ise siyasi ve ideolojik ön yargılarla istismar edildiğini savunarak, gencin yaşamına nasıl son verdiğini anlatması dikkat çekti. “Bahanesi ne olursa olsun, bir gencimizin girdiği ruhi bunalımdan çıkamayarak intihar etmesi bizleri derinden üzmüştür. Enes, öncesinde yayınladığı videoda ailesinin zoruyla bir cemaat yurdunda kaldığını ifade etmiştir. Bu elim intiharın ruh sağlığıyla ilgili detaylı görüş bildirecek değiliz. Ancak TBMM'ye sunduğumuz ruh sağlığıyla kanun teklifimizin bir an önce görüşülüp kabulünü bekliyor, ısrarla istiyoruz. İstismarın her zeminde karşısındayız. Geleceğimizi riske atamayız. Gençlerimizi sahipsiz bırakamayız. Suçsuz günahsız insanlarımızın israfına tahammül edemeyiz. Malum intihar vakası ne ilk ne de son olacak" diyen Bahçeli, devamında, sık sık baskı ve ölümlerle gündeme gelen cemaat yurtlarının hedef alınmasına tepki gösterdi. Bahçeli, şunları söyledi:

Burada üzerinde durmak istediğimiz asıl mevsu; söz konusu intihar olayının muhafazakar insanlarımıza karşı intikam aracına dönüştürülmesidir. Bu doğru değildir, insani, vicdani hiç değildir. Fırsatçılık yaparak inancımıza dil uzatanlar bir defa samimiyet iflası yaşayan ilkesizlerdir. CHP’nin ve malum yoldaş medyasının sürekli gündemde tuttuğu Enes Kara intiharı kolektif bir saldırı ve tahakküm vasıtası haline getirilmiştir. Kimin inanıp inanmadığı bizim merak sahamız içinde değildir. Herkesin inanç hürriyetini sonuna kadar yaşamaya hakkı vardır.

Tarikat ve cemaatler devletle rekabete meyil etmedikten, devleti ele geçirme hatasına düşmedikten sonra sosyolojik bir realite olarak hayatın olağan akışı içinde var olmaya devam edeceklerdir. Bizim derdimiz ve sorun ettiğimiz konu tarikat ve cemaatlerden ziyade yüce dinimize yönelik suçlamalardaki sinsiliktir. Biz hiç kimsenin avukatı değiliz ama mesele dinimiz olunca sözümüzü ondan bundan asla esirgemeyiz. İster özel yurt olsun isterse de devlet yurdu olsun bu tip üzücü intihar hadiselerine geçmişte defalarca şahit olunmuştur. Elbette hiçbir öğrencimizin aç ve açıkta kalmasına göz yumamayız. Devletin en temel görevlerinden birisi de öğrenci yurdu inşa ederek evlatlarımızın barınma ihtiyacını köklü çözümlerle buluşturmaktır. Kaldı ki son yıllarda bu alandaki sevindirici ve ümit verici gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yine de marjinal kesimlerin öğrenci kisvesine bürünmüş bölücü ve yıkıcı odakların yurt sorunu üzerinden istismar kampanyası yürüttükleri gerçektir.

Merhum Enes Kara’nın böyle bir sorununun olmadığı, devlet yurdunda kalmak için herhangi bir müracaatının da bulunmadığı yapılan açıklamalarla sabittir. Geride kalan bir hafta boyunca asıl nedeni karanlıkta kalan bir intihar olayı üzerinden inançlarımıza saldıranlar sanki ilk kez bir intihar yaşanmış gibi manevi değerlerimizi karalama yarışına girenler art niyetlidir. Hiçbir intihar tasvip edilemez, Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka hiç kimse alamaz.