Gazeteci Barış Terkoğlu, bugün Cumhuriyet’te yayımlanan “SADAT’ın bıraktığı parmak izi” başlıklı yazısında SADAT’ın sitesinde yer alan “Kursiyerler, Gayri Nizami Harp Kursları sonucunda; başta psikolojik harp ve harekât olmak üzere, sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş imkân ve kabiliyetine ulaştırılır” ifadesine dikkat çekti.

Burada yer alan “tedhiş”e vurgu yapan Barış Terkoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:

Günlerdir SADAT’ı konuşuyoruz. “Sedat gitti SADAT geldi” diye yuvarlıyoruz. Geçmişinde asker olduğunu bildiğimiz sakallı adamların işlerini sorguluyoruz.

Bir süredir üşenmeyip kendilerini tanıttıkları metinleri okuyorum. Türkiye’de kurulmuş bu ‘kamuflajlı’ teşkilatın verdiği eğitimler arasında ‘Gayri nizami harp (GNH) kursu’ var.

Diyelim eğitime kayıt yaptırdınız. Hangi kabiliyetleri kazanacağınızı merak ediyorsunuz. Onun yanıtı SADAT’ın sitesinde şöyle veriliyor:

‘Kursiyerler, GNH Kursları sonucunda; başta psikolojik harp ve harekât olmak üzere, sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş imkân ve kabiliyetine ulaştırılır.’

Demek irticadan atılan askerlerin kurduğu SADAT sayesinde, bu kabiliyetleri kazanabiliyorsunuz! Uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye’deki SADAT veriyor!

Bu kadar marifetin içinde en çok ‘tedhiş’ kelimesine takılıyorum. Eski Türkçe ya, nazik bir laf gibi duruyor. “Yıldırma, dehşet verme, korkutma” diye tanımlanan sözcük, aslında bugünkü ‘terör’ kavramının eski dildeki hali.

Sürpriz değil. Basit bir medya taramasıyla bir zamanlar “terör” kavramının yerine kullanıldığı okunabiliyor. Örnek olsun, 1970’li yıllarda elçilerimizi katleden ASALA, hep ‘tedhiş örgütü’ olarak medyada yer almış.

Dönüşümün kaynağı bizden değil…

1980’li yıllardan itibaren Batı’daki ‘terör’ kavramının oturmasıyla, ‘tedhiş’ yerini ‘terör’e bıraktı. NATO belgelerinde de TSK evrakında da bu tarihten itibaren, tarif hep ‘terör örgütü’ oldu. ‘Tedhiş’ kelimesi terk edildi. Artık ‘PKK tedhiş örgütü’ değil, ‘PKK terör örgütü’ diyoruz. Hatta demeyeni sorguluyoruz.

Terör kabiliyeti kazandırmanın hem uluslararası kanunlara hem Cenevre Sözleşmesi’ne hem iç hukukumuza göre suç olduğunu söylesem itiraz eder misiniz? Bu kısmı okurun yorumuna bırakıp dilden devam ediyorum. Peki, ‘tedhiş’ kavramına neden bu kadar takıldım?

SADAT, ‘ak sakallı askerler’in teşkilatı olduğu için dilleri eskide kalmış olamaz mı?

Evet, doğru...

SADAT’ın beyni Adnan Tanrıverdi, bu tanımı çok seviyor. FETÖ’nün Taraf gazetesi, Balyoz kumpas belgelerini yayımladıktan sonra, Tanrıverdi’nin kumpasa destek veren açıklamaları arşivde var. Tanrıverdi, ‘Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj tedhiş planları’ ifadesini kullanmış.

‘Tedhiş’ ve ‘FETÖ’ kelimelerinin altını çizerek devam ediyorum…

 Yazının devamı için tıklayın