Toplumsal İstanbul

İstanbul, çok önemli bir sempozyuma ev sahipliği yaptı. Maltepe Belediyesi tarafından organize edilen 'Maltepe Forum: Yeni Dönemde AB ve Türkiye' konulu sempozyum dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ilir Meta ve ev sahibi Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç'ın konuşmasıyla başlamıştı. 

Elite World Asia Otel’de düzenlenen forumun bugün de önemli konukları vardı. Forumun beşinci oturumunda "Türkiye için Avrupa Birliği ile ortak bir gelecek mümkün mü, değil mi" konusu tartışıldı. Eski milletvekili, İkinci Yüzyıl Derneği Başkanı, Gazeteci Metin Işık'ın moderatörlüğünde düzenlenen beşinci oturumun konukları Almanya Belediyeler Birliği Onursal Başkanı Christian Ude, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ile Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen oldu.

Oturumda konuklar, Avrupalı gençlerin Türkiye'ye baktığında ne gördüklerini, daha yaratıcı ve yenilikçi bir Avrupa için üniversitelerin yerini ve yerel yönetimlerin toplumsal barışa katkısını irdeledi. Katılımcıları ve ekranları başında kendilerini izleyen yurttaşları selamlayarak programın açışını yapan Gazeteci Metin Işık, dün katıldığı oturumda Avrupa Birliği hedefi hakkında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "CHP olarak Avrupa Birliği'ne tam üyeliği hedeflerimiz arasında görüyoruz" ifadelerini alıntıladı ve "Bizim Avrupa Birliği'ne bakışımızı madde madde özetledi sayın Genel Başkanımız. Sayın Ali Kılıç dün bu salonda bugünlerde unutulan ama yıllardır pişirilerek önümüze getirilen Avrupa Birliği'ne üyelik meselesini yeni dönemde aktive etmek için bir işaret fişeği yaktı. Ben bu girişimi gelecekteki hedeflerimiz açısından çok önemli buluyorum" dedi.

'BU KADER AB'NİN DE KADERİDİR'
Avrupa Birliği sürecinin uzun bir süreç olduğunun altını çizen Metin Işık, İbn Haldun'un "Coğrafya kaderdir" sözlerini hatırtarak "Bu sözden hareketle, biz de 'bu coğrafya Türkiye'nin olduğu kadar Avrupa Birliği'nin de kaderidir' diyoruz. Dönem dönem coğrafi komşuluktan dolayı yürütmek durumunda kalınan süreçlere indirgenen AB süreçleri, bazı dönemlerde de üyelik perspektifinin canlandığı, ülkemizde 'AB'ye girdik' naraları atıldığı bir dönem yaşanmıştır ve bu süreç uzamıştır. Geldiğimiz noktada bu ilişki her iki taraftan da alakart yaklaşımı sergilemektedir. Avrupa Birliği'nin belli sorunlarla boğuştuğunu biliyoruz. Yükselen milliyetçilik, üye ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması, AB ortak yapısının tamamlanması başta olmak üzere son genişlemeden bugüne derinleşme sürecini tamamlamakta zorlanan AB, küresel gelişmelerin dışında daha çok kendi iç sorunlarına odaklanmıştır. Bu sorun Türkiye için de geçerlidir. Yaşanan sorunlar da bunu tetiklemiştir ama Türkiye Avrupa Birliği yolunda gitmelidir" değerlendirmesini yaptı. 

'BİR ÇÖZÜM HAVUZU KURMAK GEREKİR'
Metin Işık'ın açış konuşmasının ardından sözü bıraktığı Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Ukrayna'da yaşanan krizin Avrupa Birliği'ni dünyaya tekrar hatırlattığını ve Türkiye için de AB ile ilişkileri hangi ölçüde tutacağını düşündürmeye başladığını belirtti. Hatay'da 12 yıldır Suriyeli kardeşleriyle birlikte yaşamak zorunda olanbir toplumun belediye başkanı olduğunu belirten Savaş, ciddi bir göç sorunu olduğunu ve bunun en fazla yükünü çeken belediyenin Hatay olduğunu vurguladı. Halihazırda bu göç durumunun Avrupa Birliği'ne entegrasyonu zorlayacağını belirten Savaş, "AB'ye entegrasyonu, bundan 10 yıl önce konuştuğunuzda farklı bir açıdan konuşma şansınız vardı. Ama şu an geldiğimiz noktada durum çok farklı. Sadece Suriye'den göç değil; iklim krizi, tarım sektörünün krizi ve geliri düşük olan Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinden kentlere göçüş ve kentlerde gettolaşma, kendi ülkesinden batıya göçme zorunluluğu da doğuruyor. Buna benzer bir durumu da biz Suriye meselesi dolayısıyla Hatay'da yaşamaktadır. Birden, düzensiz misafir aldığınızda hazırlıklı olamıyorsunuz. Dolayısıyla ciddi problemler yaşıyorsunuz. Hızla artan nüfusla birlikte daha fazla okul gerekiyor, daha fazla çöp çıkıyor, daha fazla su ihtiyacı oluşuyor, daha fazla arıtma yapman gerekiyor, daha fazla yok yapman gerekiyor. Siz bu karmakarışık durum içerisinde bir de uyum sağlamak için çaba sarfetmek zorunda kalıyorsunuz. Bütün bu sorunların çözümü, Birleşmiş Milletler, Avrupa, genel hükümetler ve yerel yönetimlerin birlikte hareket etmesinde. İşin içine üniversiteleri de dahil ederek bir çözüm havuzu kurmak gerekir" ifadelerini kullandı.  

'TÜRKİYE'YE TAM ÜYELİK YOLU AÇILACAK'
Lütfü Savaş'ın ardından konuşan Prof. Dr. Faruk Şen ise böyle bir toplantının uzun aradan sonra ilk defa yapıldığını vurgulayarak söze başladı. Uzun süredir AB üyeliğinin Türkiye'nin gündeminden düştüğünü belirten Faruk Şen, "Türkiye'de herhalde 6 Kasım'da ya da 22 Haziran 2023'ten sonra Avrupa Birliği'yle ilişkilerde bir değişim bekleniyor. Neden değişecek? Nasıl, Yunanistan'a cuntadan kurtulup demokrasiye geçildiğinde hemen Fransa'nın başkanlığında tam üyelik yolu açıldı... Türkiye'de de düzen değiştikten sonra tam üyelik yolu açılacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu. 

SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI
Yapılan konuşmalar, tartışmalar ve görüşmelerin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da açıkladığı manifesto dikkate alınarak forumun sonuç bildirgesi hazırlandı.

“Yeni Dönemde AB ve Türkiye Forumu Sonuç Bildirgesi” adı verilen 18 maddelik bildirgede şu maddeler yer aldı:

1) Türkiye’nin yeri ‘Tam Üye’ olarak Avrupa Birliği’dir.

2) Yeni dönemde AB ancak; demokratik, özgürlükçü ve hukuka saygılı bir Türkiye ile güçlü olabilir.

3) Vize serbestisi sürecinin hız kazanması gerekmektedir.

4) Türkiye, Yeşil Mutabakatı öncelikli hedef olarak belirlemelidir.

5) Üyelik müzakereleri hemen başlamalı ve 23. yargı ve temel haklar ve 24. adalet, özgürlük ve güvenlik fasıllarına konulan blokaj kaldırılmalıdır.

6) Fasıllar açıldıkça Türkiye’de yapması gerekenleri ivedilikle yerine getirmelidir.

7) Gümrük birliğinin modernizasyonu için Türkiye ve Avrupa karşılıklı olarak yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

8) Enerji güvenliği konusunda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek politika hamleleri yapılması gerekmektedir. AB ülkeleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan güdümünde hareket etmemelidir. Haklı olarak sormamız gerekiyor:

9) Doğu Akdeniz Doğalgaz Forumu’nda Türkiye neden yer almıyor? Türkiye, bu sorunun yanıtını almak zorundadır.

10) Mülteci ve sığınmacı konusunda Türkiye sığınmacıları tutmak zorunda olan bir ülke konumuna sürüklenmemelidir. Türkiye ile AB’nin sığınmacı sorununda ortak sorumluluk ve külfet üstlenilmelidir.

11) Türkiye-AB arasında üyelik müzakereleri karşılıklı çıkarlar ekseninde yeniden başlatılmalıdır.

12) AB siyasetçi ve bürokratları muhalefetle daha sık ve samimi ilişkiler kurmalıdır.

13) AB, üzerine kurulduğu değerlerini, ulusal çıkarlarına feda etmemelidir.

14) AB’nin yeni bir genişleme süreciyle birlikte Arnavutluk ve diğer Balkan ülkelerinin üyelik yolu açılmalıdır.

15) Bu kapsamda Türkiye -Balkan Ülkeleri ilişkileri daha sağlıklı temellere oturtulmalıdır. Bu anlamda kültürel ve sosyal ilişkilerin güçlendirilmesini teşvik etmek amacıyla kardeş belediyeler daha aktif ortak projeler üretmelidir.

16) AB’nin yeni döneminde üyelik konusunda; ülkeler arasında eşitlik temeline dayalı yeni ilişkiler kurmalıdır.

17) Bununla birlikte Türkiye’de siyasette;
– Terörle mücadele yasası, TBMM’de uluslararası hukuk normlarına göre yeniden şekillendirilmelidir.
– Kamuda şeffaflık öncelenmeli, bunun için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.
– Kişisel verilerin korunması ve kişisel verilerle ilgili kurulan kurulun tam bağımsız olması sağlanmalıdır.

18) Özetle demokrasi, özgürlük ve hukuka hızla bir dönüş sağlanmalıdır.