Umut Taştan

KHK ile ihraç edilen ve 29 Aralık’tan beri kaybedilen Hüseyin Galip Küçüközyiğit hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu tarafından yapılan ‘telefon sinyal takibi’ başvurusu Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi.

Hüseyin Galip Küçüközyiğit, 29 Aralık 2020’den beri kayıp. Şimdiye dek Küçüközyiğit’in nerede tutulduğunu öğrenmeye yönelik mücadeleleri sonuçsuz kalan ailesi, onun kaçırıldığını ve zorla kaybedildiğini düşünüyor. Küçüközyiğit hakkında yapılan başvurular takipsizlik kararıyla reddediliyor, onu araması gereken emniyet mensupları, bulunup bulunmadığını ailesine soruyor.

Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Özyiğit, 45 gündür kayıp olan babası bulmak için verdiği mücadeleyi ve mahkeme kararlarını Toplumsal’a değerlendirdi.

Babasının daha önce önemli görevlerde bulunduğunu ve daha sonrasında ihraç edildiğini belirten Nursena Küçüközyiğit, hakkında açılan dava sonrası babasının teslim olduğunu ve 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiğini belirtti. “6 yıl 2 ay ceza alıp çıkmıştı içeriden. İstinaf aşamasındaydı dava, düşmesini bekliyorduk” ifadelerine yer veren Küçüközyiğit “Hukukçu olduğu için süreci biliyordu, dosyadaki çelişkilerin farkındaydı. Sonrasında Ankara’da avukatlık yapabilmek için baro başvurusunu yaptı. Önce kabul edip, sonrasında reddettiler. Malum uğraştırıyorlar. Bir ofiste bir yandan çeviri yapıp, bir yandan da başvuru belgesini bekliyordu” dedi.

BULUNMASI İÇİN ARAŞTIRMA YOK
Gerek yaşadığı Kocaeli’nde gerekse Ankara’da emniyete ve savcılığa başvurduğunu belirten Küçüközyiğit, şu ifadelere yer verdi:

Biz Kocaeli’nde yaşıyoruz annemle, hep yanımıza geliyordu. 30 Aralık sabahı yanımıza geleceğini söylemişti bir gün öncesinde ama gelmedi. O gün akşama kadar bekledim, gelmeyince de 31 Aralık’ta karakola başvurdum. Sonrasında sokağa çıkma yasağı vardı. Hafta sonu da CİMER’e yazdı, milletvekillerine ulaşmaya çalıştım. 4 Ocak’ta savcılığa gittiğimde evrakları göndermemişlerdi. Aynı gün karakola gittiğimde bir polis ‘bu evraklar babanızın ifadesi alındıktan sonra gönderilir’ dedi. Ama babamın bulunması için yapılması gereken takipler yapılmıyordu. Neden yapılmadığını sorduğumda da birisi ‘6 haftada olur 6 ayda olur. Bekleyeceksin, devlet işi gücü bırakıp arayamaz babanı’ dedi.

Daha sonrasında kayıp büroya gittim ve orada babamın numarasının yanlış girildiğini farkettim. Defalarca söylememe rağmen yanlış girilmiş, yıllar önce kullandığı numara girilmiş. Kasıtlı mı değil mi bilemem ama garip bir durum. Bunu düzeltilmesini istedim.

'ÜÇ KİŞİ TAKİP EDİYOR'
Nursena Küçüközyiğit, babasının kaybolduğu 29 Aralık gününe ait kamera kayıtlarına kendisinin ulaştığını, emniyetin bu yönde çalışma yürütmediğini belirtti. Bulduğu kamera kayıtlarında babasının 3 kişi tarafından ofisine gidene kadar takip edildiği belirten Küçüközyiğit, “5 Ocak akşamı işlemlerin hızlanması için Ankara’ya gittim. Bir gün sonra kamera kayıtlarına ulaştım kaybolduğu güne ait olan. Görüntülerde babam 16.20’de ofisine geliyor. Peşinde 3 kişi var, takip ediyorlar. Babam binaya girince bir anda duraksıyorlar. Çünkü hem onları görebilir hem de şaşırıyorlar, binaya girmesini beklemiyorlar muhtemelen. Bir saat sonra ofisten çıkıyor ve görünmüyorlar orada. Ben dükkan dükkan gezdim, kamera kayıtlarına ulaşmaya çalıştım ama sokağa çıkma yasağından dolayı çoğuna ulaşamadım. Bir tek apartman kamerasına ulaşabildim. Oradaki esnaf ‘akşam bir olay olsa, polis sabah gelip alıyor kayıtları’ demişlerdi. Babamın durumunda hiç kimsenin öyle bir kayıt alma girişimi olmadı” ifadelerine yer verdi.

Farklı zamanlarda babasının ofisine gelen üç polisin çelişkili beyanlarda bulunduğunu söyleyen Küçüközyiğit, bu bilgilerin dahi araştırılmadığını, dosyaya savcının ise 18 gün sonra atandığını şu ifadelerle anlattı:

Kayıp bürodan geldiğini söyleyen bir polis babamın ofisine geldi. Bana ‘babanızın aracı zaten geziyormuş, 2 Ocak’ta Çiftlik’te gözükmüş’ dedi. 2 Ocak sokağa çıkma yasağıydı, aracını kullanabiliyor olsa bizi arardı dedim ama çok ciddiye almadı ‘kayıt var’ dedi. Birkaç saat sonrasında karakoldan geldiğini söyleyen başka bir polis geldi. ‘Bu aracın 29 Aralık’tan beri kaydı yok’ dedi. Kendisinden önce gelen polislerin beyanlarını söyledim kendisine. Onlarda ‘bizim sistemimiz bozuktur belki’ tarzı şeyler söylediler. Bir hafta sonra yine ofise başka bir polis memuru gitmiş 11 Ocak’ta ve o da ‘araç en son 29 Ocak’ta çevreyolunda gözüktü’ demiş. Bu çelişkili bilgilerin hiçbirinin doğruluğu araştırılmadı. Normalde bir iki günde yapılan savcı ataması, babamın dosyasına kaybolmasından 18 gün sonra atandı.

"Kocaeli’nde karakol başvurum, Ankara’da ise direk savcılığa başvurum vardı. Kocaeli'deki başvurum işleme alınmadı” diyen Küçüközyiğit “Bu başvurum ile ilgili çok kısa sürede takipsizlik kararı verildi, ‘araştırılması gereken bir suç görülemediği’ söylenmiş ama ben kayıp başvurumdan sonra bulduğum kamera kayıtlarını da ayrıca göndermiştim. Dosyaların birleşmesini bekliyorduk ama takipsizlik kararı verildiği için yapılabilecek bir şey kalmamıştı. İtiraz ettik, o da reddedildi” dedi.

POLİS 'BULDUNUZ MU?' DİYE AİLEYE SORUYOR
Savcılığın talep ettiği ‘telefon sinyal takibi’nin mahkeme tarafından reddedildiğini bugün öğrendiğini belirten Küçüközyiğit, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Birleşmiş Milletler’e (BM) de başvuruda bulunduklarını belirterek şu ifadelere yer verdi:

Bugün de Ankara’da ‘telefon sinyal takibi’nin reddedilmesine karar verilmiş. Savcılık bunun gerçekleşmesini istiyor ama mahkeme reddediyor. Savcılığın bu talebine hakim ‘yakalama kararı olursa takip edilebilir’ tarzı bir karar veriyor. MOBESE kayıtları ile ilgili de taleplerimiz vardı, bununla ilgili henüz bir yanıt verilmedi. Herhangi bir araştırılma yapılmıyor 45 gün geçmesine rağmen. Aracı da bulunamadı, çelişkili ifadeler var. Arada bir arıyorlar ve ‘buldunuz mu, aracı bulundu mu, haber aldınız mı?’ diyorlar ama yaptıkları bir faaliyet yok. Ben polislerle 6 Ocak’ta konuştum, beni 20 Ocak gibi aynı birimden bir polis arayıp ‘aa aracı da mı kayıp’ dedi. Gerçekten sinir bozucu bir süreç yaşıyoruz Hiçbir işlemin yapılmadığına hepimiz şahit oluyoruz. Konuyla ilgili AYM’ye de başvuru yapıldı ama oradan da yanıt yok. Birleşmiş Milletler’e de bavurumuzu yaptık, oradan süreç ilerliyor. Genelde böyle olaylar yurt içinde değil, yurt dışından çözülüyormuş maalesef süreç.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu'nun telefon sinyal takibi için mahkemeye talebi:

Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin savcılığın talebine yönelik karşılığı ise şu şekilde: